Asker Uğurlamaları

Son günlerde özellikle de akşamları, çevreyi korna sesleriyle rahatsız ederek caddelerde konvoylar halinde dolanan otomobiller görüyoruz. Sanmayın ki bunlar düğün ya da Evet’çilerin kutlamaları. Her ikisi de değil, yıllardır kendi içinde geleneksel duruma getirilmiş asker uğurlamaları. Daha doğrusu vatani görevleri öncesi acemi eğitimleri için görev yerlerine uğurlanmak üzere olan gençlerin askerlik öncesi yaptığı kutlamalar…
Askerlik yirmi yaşına gelen her Türk erkeği için zorunlu olduğu kadar kutsal bir görevdir. Öte yandan askerlik yapanlar acemi eğitimleri sırasında sıkça duyarlar; “Her Türk asker doğar,” derler.
Erkeklerin kişilik oluşumunda hiç şüphesiz askerliğin büyük bir yeri ve önemi vardır. Memleketinden, ailesinden, yuvasından ayrı düşerek sabretmeyi; başka yerler tanımayı; değişik yörelerden insanlarla dostluklar kurup arkadaşlıklar edinmeyi ve sılaya duyulan hasreti asker ocağı öğretir insana. Gençlerimiz acıyı da sevinci de asker ocağında paylaşırlar. Arkadaşlığın anlamını orada kavrarlar.
Bizler toplum olarak örf ve adetlerine son derece bağlı, gelenekçi bir yapıya sahibiz. Yıllar öncesi toplumun benimsediği bir gelenek yerleşiyor ve yıldan yıla da pekişerek son durumunu alıyor.
Bizdeki pek çok geleneğin ne zaman, nasıl ve hangi olaylardan sonra topluma yerleştiği pek bilinmez.
Asker uğurlama geleneği de çok eskidir ama son şekliyle, daha doğrusu eğlenme sınırları aşmış şekliyle gelenek olmaktan çıkmıştır.
Asker adayı gençler, silahaltına alınmasından yaklaşık bir ay önce çevresindeki tanıdıklarınca, akrabalarınca yemeğe davet edilirler. Yemeklerden sonra dilediklerince gecenin ilerleyen saatlerine dek gezip, dolaşırlar. Gönüllerince yerler, içerler, eğlenirler. Tamam, tüm bunlar sonuna kadar haklarıdır belki onların, peki ya çevrelerine her türlü zararı vermek gibi bir hakları mıdır?
Gecenin geç saatlerinde sarhoş naraları atarak çevrelerini oldukça rahatsız etmek, yüksek sesle müzik dinlemek, kafayı çekip ağızlarından zaman zaman küfürler çıkarmaları da hakları mıdır?
Çevreye fiziksel anlamda zarar vermek de hakları mıdır?
Çevremizdeki tabelalara karşı bir düşmanlığımız, kinimiz var sanki. Büyükler kurşun yarası açmayı, gençler sprey boyalarla sevdiklerine nağmeler yazmayı, çocuklar ise karalamayı çok seviyorlar. Daha da olmadı bir bakmışsınız gecenin ilerleyen saatlerinde alkollü bir sürücü tarafından toslanmış.
Boya spreyi ile yeni boyanmış sokaktaki duvarı boyayan, ilginç yazılar yazan biri için ne düşünebiliriz? Olgun bir vatandaş askere gidecek o gencin babasına gidip söylemiş: “Bak arkadaş, ben kendi gözlerimle gördüm. Bu duvarı senin oğlan karaladı, yazık değil mi?”
Aldığı yanıt da ilginç olduğu kadar son derece düşündürücü: “Hadi canım sen de. Çocuk, ömründe bir kere askere gidecek, ne isterse yapsın. Sen ne diye karışıyorsun?”
Yıllar önce traktör kullanan birinin yanıbaşına bindim. Asfaltta iniş aşağıya traktörün vitesini boşa alıp hızla gitmeye başlamasın mı? Sordum, “Ne bu hız?” Yanıt benzer türdendi: “Askerlik yerim belli oldu da.”
Kısaca şunu söyleyebiliriz, ömründe bir kez askere gidecek kardeşlerimizin gönüllerince, dilediklerince eğlenmeleri hakları elbette. Fakat onlar yalnız yaşamıyorlar. Fakat işi sulandırmadan, tadında bırakmaları gerekir. Çevresinde aynı demokratik haklara sahip binlerce başka insanlar olduğunu da unutmamaları gerekiyor. Her konuda sınırları zorlayan, hatta aşan durumlar başkalarına huzursuzluk veriyorsa, onları aşırı rahatsız ediyorsa bu asker eğlenceleri de olsa herkes haddini bilmek zorundadır. Kaldı ki askere gidecek gençlerimiz böylesine ciddi bir yapılanmanın içine girerken hazırlıklarını yapmış olmalıdırlar.
Sağ selamet iyi görevler ve şimdiden iyi teskereler…
{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }