Türk Töresinde yani Türk devlet felsefesinde, Türk Milleti , Tanrı tarafından acunu yönetmek amacıyla yaratılmıştır. Türklerin Tanrı tarafından kutsandığı ve kut verildiği inancı, Türk inaç sisteminin temelini oluşturur. Acunu yönetmek için kut verilen Türk Millletinin ilini yani devletini, bağımsızlığını ve yurdunu korumak amacıyla da, yine Tanrı tarafından kut verilen Kağan, Türk Milletini töreye yani yasalara göre yönetmek ve töreyi düzenlemek, ili yüceltmek, yurdu bayındır hale getirmek, milletini zenginleştirmek zorundadır.

Bu durum Kültigin Anıtında şu şekilde ifade edilmiştir.

((Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insanoğlu kılınmış. İnsanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kagan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş.))

((Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilâtsız Gök Türk öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruku yine bilgili imiş tabiî, cesur imiş tabiî. Beyleri de milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabiî. ili tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi öylece vefat etmiş. ))

((Kağan oturup aç, fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum.))

Türk Töresinde bu büyük hedefleri gerçekleştirmek için Kağan’ın yapması gereken en önemli şey töreye bağlı kalması ve yönetirken alınması gereken önemli kararları Toy, Kengeş, Kurultay denilen kurula danışmasıdır. Bu karar alma meclisinin onayı olmadan Kağanın herhangi bir önemli konuda karar vermesi, uygulamaya koyması olanaksızdır. Esasen böyle bir durum, doğru karar olsa bile daha baştan töreye aykırıdır. Öte yandan Kağan’ın töreden ayrıldığına hüküm vermesi halinde TOY VE KENGEŞ’İN KAĞAN’I AZLETME YETKİSİNE KARŞILIK, KAĞANIN KENGEŞ’İ FESHETME YETKİSİ KESİNLİKLE YOKTU.

Toy yani kengeş meclisi, kağan, boy beyleri (her boyun lideri), katun (kadınların temsilcisi), kağanın görevlendirdiği yöneticiler, halkın kanaat önderleri ve zaman zaman da bağlı devletlerin yöneticilerinden oluşurdu. Bunlara toygun denilirdi.

Kengeş ve toylar Kağan’ın töreden ayrılması ya da ölmesi halinde olağanüstü olarak toplanır, yeni kağan adayının göreve başlaması kararını verirlerdi. Kağanlık savaşarak ilan edilse bile, kengeşten böyle bir karar çıkmadıkça göreve başlayamazdı. Bunun dışındaki olağan zamanlarda ise kengeş ve toylar, Kağanın daveti üzerine toplanır, törede yapılacak değişiklikleri, siyasal, sosyal ve ekonomik kararları tartışarak karara bağlarlardı. Kengeşlerde ayrıca yargılama konuları da ele alınır ve suçlularla ilgili cezalar belirlenirdi. Kengeş ve Toyların oturum yönetimi “Aygucı” yani müşavir anlamına gelen devlet görevlileri tarafından gerçekleştirilirdi.

Toy kararlarına uymayan kağanın Töreden çıktığına inanılır ve bunun ölüm dahil çok büyük cezası bulunmaktaydı. Öte yandan devletin ve milletin lideri konumundaki kut sahibi kağan’ın her istediği kengeş tarafından kabul edilecek diye bir durum söz konusu değildi. Örneğin Göktürk hükümdarı Bilge Kağan’ın şehirlerin surlarla çevrilmesi ve Budizmin desteklenmesi yönündeki talepleri Toy meclisi tarafından reddedilmiştir.