HABER:SÜLEYMAN GÜLEROĞLU

Açılışa İzmir Büyükşehir Belediyesi Tunç Soyer’in eşi İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer, Şerife Bacı Kadın Platformu Ödemiş Temsilcisi Mualla Akgün, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ödemiş Yerel Hizmetler koordinatörü Hikmet Güriş, Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş İlçe Başkanı Hamdi Halis, Cumhuriyet Halk Partisi Ödemiş Kadın Kolları Başkanı Ayşen Kaya Görgülü,  muhtarlar ve Belediye Meclis üyeleri katıldılar.

Şerife Bacı Kadın Platformu Ödemiş Temsilcisi Mualla Akgün, “ Bugün burada kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilişinin 87. Yıldönümü için toplanmış bulunuyoruz. Kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1930 yılında muhtarlık seçimleri 5 Aralık 1934 yılında Belediye ve milletvekilliğine katılma seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Aradan neredeyse 90 yıl geçmiştir. Türkiye’de 20 Bin 824 muhtardan bugün 1120 tane seçilmiş kadın muhtarımız vardır. Yani %2,2 ile temsil edilmektedirler. Yıllar içinde sadece 150 tane kadın Belediye Başkanımız gelmiştir bugüne bakacak olursak eğer 2021 yılında 1389 belediyeden sadece 45 tane belediye başkanı vardır. Kadının adı bile yok yakışıyor mu Türkiye Cumhuriyetine 1935 yılında milletvekilliği seçimlerinde %18 ile temsil ediliyordu kadınlar ama bugünkü siyasi temsile bakacak olursak eğer %17 ile temsil ediliyoruz. Nüfusun yarısıyız. Ama mecliste beşte bir bile değiliz. Kadınların gücünü hayatın her alanına eşit katmalıyız. Tek kanatla uçamayız. Ey kahraman Türk Kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlarda üzerinde yükselmelisin demiş Ulu Önder Atatürk ama bakıyoruz ki kadınlar bu uzun yıllarda hala omuzların üzerinde yükselmeye erişememişlerdir ”dedi.

Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş,“ Mustafa Ali kasap hocam hepimizi topladı. Hem de kadın efelerinin portreleri ile birlikte hayatımızda hepsi seçilmiş kadınlarımız seçim sadece oyla olmuyor gözle de oluyor. Hepsi de seçilmiş kadınlar oluyor. Ama Ödemiş kentinde seçilerek gelenler gerçekten üç tane değerli kadın muhtarımız var. Bir tane oda başkanı kadın arkadaşımız var. Kent Konseyi kadın meclisinde kadın arkadaşımız var. Eczacılar odasının ilçe temsilcileri de kadın arkadaşımız var. Çağdaş Yaşamı Destekleme de de kadın arkadaşımız var. Yani bu kadınların seçilerek belli bir yerlere gelmesi hepimizin arzusu ama şöyle bir geri gittiğimiz de 1934 yılında Ümmü bacımız seçilmiş muhtar olmuş okuma yazması bile yok.  O seçim gönüle dayalı hakkın içinde olan halkın beğenisini güvenin kazandıktan sonra kolay gerisi ona kalmış o yönüyle bakmayalım. Mustafa Kemal Atatürk kadına her zaman güvenmiş çünkü o güven sonradan oturulmuş konuşulmuş falan değil Ayşe bacıyla, Kara Fatma’yla,  makbule bacıyla kurtuluş savaşında beraber olmuş Halide Edip Adıvar dibindeymiş yani yanında olanlar seçilmiş olarak bugün Cumhuriyet tarihimizde, kurtuluş savaşı tarihimizde fazlasıyla var. Tabii ki kadının toplumdaki yerinin sayısal anlamda değil etkinliği anlamında çok daha fazla Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ama ilk öğretmenimiz de anne dolasıyla onun değerini de fazla verme durumundayız. İtalya’dan İsviçre’den Fransa’dan yıllar önce Mustafa Kemal kadına o gün o değeri ve önemi verdiyse zaten dünya çapında onun liderlik göstergesidir. Kadına her zaman güvenmiş, her zaman inanmış ilk Ankara’da öğretmen meclisini topladığında savaşın içinde kadın öğretmenler dışarı da erkekler içeri de kadın öğretmenleri içeriye çağırarak erkek öğretmenleri kaldırıp Kadın öğretmenleri oturtuyor. Bu hayata bir bakış ve uygulama liderlik onu ilk günden itibaren uygulamış biz de nasıl Ümmü Türe biz de muhtar olarak önderlik yapmışsa bugün birçok kadın meclisi üye arkadaşımız var”

Ödemiş Gençlik ve Spor hizmetleri derneği Başkanı Melis Eriş, “ Türk Kadını 1934 yılında gerisinde çok önemli bir mücadele bırakarak seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Bu hak edişin yıl dönümü olan bu günlerde bu hakların kazanılmasında nerelerden başladığını ve nerelere gidildiğini unutulmaması gerekir. Elbette edilenle bu haklar bir lütuf bir ikram, bir bağış değildir. Olması gereken budur. Kadınlar ezelden beri hayatın aktif yüzüdür. Cephede, evde, ülke yönetiminde iş hayatında yer almış pay sahibi olmuşlardır. Bugün elbette olmak istediğimiz yerde değiliz.  Biz kadınlar daha fazla çalışmak haklarımızı korumak, anlamak birbirimize anlatmak zorundayız. Maalesef kadınlarımızın çoğu haklarının farkında değiller, bunları kullanamıyorlar. Bu nokta da hepimizin bildiği üzere eğitim çok önemli biz kadınlarımızı ne kadar fazla eğitim alma hakkı kendilerini geliştirme, bağımlığını artırma imkanı verirsek Türk kadını o kadar başarılı olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın için ülkemizin değerini çok güzel bir şekilde şu sözlerle anlattığını görmekteyiz. “Bir toplum bir millet erkek ve kadın denilen iki cinsten meydana gelir mümkün müdür ki bir toplumun yarısı toplanıp zincire bağlıyken diğer yarısı göklere yükselebilsin gücümüzün yarısını arkamızda bırakarak başarılı olamayız ”  bu ekonomide de, siyasette de, sanatta da,  hayatın her alanında böyle olacaktır. Bu konuda verilen mücadelede herkes ortak bir bakış acısı geliştirmelidir. Bizler Ödemiş Gençlik ve Spor hizmetleri derneği olarak büyük çoğunluğun kadın olduğu bir yönetim kuruluna sahibiz”

İzmir Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer, “ Mustafa Kemal Atatürk’e çok teşekkür ediyoruz. Çağdaş medeniyetler seviyesine giden en güzel yol Cumhuriyet ve o yolu açan bize Mustafa Kemal Atatürk kadına verdiği değer, kadına verdiği hak ve tüm o fotoğrafları baktığımız da o dönemde yaşasaydım hep şe söylerdim.  yeşil elbiseli kadın var ya o benim yani 1930’lu yıllarda yaşasaydım aynı mücadeleyi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında vereceğimiz gibi şimdi de aynı mücadeleyi omuz omuza vermek taraftarıyım ben sizlerle Mustafa Ali Kasap hocamıza da teşekkür ediyorum bizleri bir araya getirdiği için medeniyetle ilgili bir hikaye var onu anlatmak isterim ve hem de toparlamış olurun. 1976 yıllarında dünyadaki medeniyeti düşünülen ve ön görülen uzaydaki medeniyetlerle uyuşturmak istiyorlar. NASA uzaya bir plak göndermek istiyor ve bu plakta da diyor ki dünyanın medeniyetini biz anlatalım orada başka bir medeniyet varsa eğer öyle düşünülüyor. Tabii bu medeniyeti anlatma konusunda dile karar veremiyorlar.  Çünkü yüzlerce dil var. Dine karar veremiyorlar. Onlarca dil var. Cinsiyette karar veremiyorlar, renge karar veremiyorlar. Altın plak uzayda plağın üstünde çöp bir kadın ve bir erkek, medeniyet sadece kadınların marifeti ne de sadece erkeklerin marifeti dolasıyla burada olduğumuz gibi Türkiye’yi el ele omuz omuza beraber medeniyete yükselteceğiz”

Mor Cepten Ege Efelerinin hikayesini ise Ressam Küratör Büşra Üçler anlattı, “ Mor cepken Ege efelerinin giydiği bir giysi. Günümüzde Ege, Muğla, Antalya ve Toros Yörüklüğünde yaşlı kadınlar tarafından hâlâ bilinir. Yörük kızlarının çeyiz bohçasına önce "Mor Cepken" konur. Kenarları sarı simgelerle işlenmiş, yelek biçiminde, mor renkli bir giysidir. Yörük kızları sevdikleriyle evlenirlerdi. Başlık parası gibi alışkanlıkları yoktu. "Mor Cepken" evlilikte yeri, zamanı geldiğinde, darda kalan yörük kadınının erkeğine karşı kullandığı bir boşanma özgürlüğünün simgesidir. Mor renk ihanete uğramış, aldatılmış, aşkın rengidir.

“Mor Çatı” adı oradan gelir. Bizler dünyaya Mor Cepkeni yeterince tanıtabilseydik 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü “Mor Cepken Günü” olarak kutlardık. Evli Yörük kadını, ihanete uğrayınca ya da kocası tarafından aşağılanıp dövülünce, bir şekilde Mor Cepkeni giyip herkesin görebileceği bir yere oturdu. Bu “ben bu herifi boşadım” demektir. O zaman akan sular durur, herkes işini gücünü bırakır. Masal anaları ile doğum ebeleri "Mor Cepken" giyen kadının çevresini alırlar. Boşadığı kocası ise evinden dışarı çıkamaz, kahveye gidemez, kimse yüzüne bakmaz. Büyük ödün verip de karısına Mor Cepkeni çıkartamazsa ömrü boyunca dul kalacaktır. Kimse ona dul-şaşı kızını bile vermez. Körocak olarak kalır. Göçebe yörüklüğünün kadınına tanıdığı hakka, özgürlüğe bakın siz.

Mor’ isyanın, erki tanımamanın, karşı duruşun da bir simgesiydi. Efelerin de Mor Cepken giymesi haksızlığa, zulme başkaldırıdır. O günlerde mor,  deniz salyangozlarından elde ediliyordu, bir salyangozdan ancak bir damla mor renk alınabildiğine göre bir top kumaş için kaç bin tane salyangoz gerektiğini varın siz düşünün. Osmanlı döneminde saraylılar dışında hiç kimse mor giyinemez, evini mora boyayamaz, mor perde takamazdı” dedi.

Konuşmaların ardından Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, eşi Selma Eriş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi İzmir Köy Koop Başkanı Neptun Soyer, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Ümran Akça Ateş, Cumhuriyet Mahallesi muhtarı Elvan Boz, Ödemiş Ticaret Odası Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Mualla Akgün ile birlikte kestiler.

Editör: Haber Merkezi