Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan dava le iptal edilen projede konut yapılacak alanının tarım arazisi olması ve mahkeme kararına rağmen plan yerinin değişmemesi sebebiyle dava açtıklarını açıkladı.

Ödemiş’in Zeytinlik Mahallesi’nde yapılması planlanan TOKİ projesi, üst ölçekli plan kararları ile ilçede yürürlükte bulunan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarının uyulmaması ve tarım arazisine konut yapılması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açmıştı. Dava Büyükşehir lehine sonuçlanarak mahkeme planları iptal kararı almıştı.

Geçtiğimiz Haziran ayında TOKİ tarafından yeniden revize edilen plan ile ilgili olarak geçtiğimiz hafta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 30 günlük askı süreci başlatılmıştı. Planda konutların yapılacağı alanların değişmemesi dikkat çekti. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi ise planlara ilişkin dava açtı.

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından dava gerekçelerini şöyle sıraladı:

İzmir İli, Ödemiş İlçesi, Gölcük (Zeytinlik) Mahallesi, 3750, 3751, 3756 3757, 3758, 3759, 3760, 3762, 3763, 3764, 3765, 3768, 3770, 3771, 3772, 3773, 3774, 3775, 3776, 3790, 3791, 4532, 4533, 4534, 4535, 4705, 4706 numaralı taşınmazlara ilişkin 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay 6.Dairesinin 2020/11356 Esas, İzmir Doğu Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5.000 Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planına ise İzmir 5.İdare Mahkemesinin 2020/1704 Esas ile dava açılmış olup, süreç devam etmektedir.

Dava Gerekçeleri aşağıda belirtildiği şekildedir:

-Dava konusu planlar ile söz konusu parsellerde 18.05.2018 tarihinde onaylanmış 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına ilişkin alınmış bilirkişi raporu ve mahkeme kararı yok sayılarak mükerrer plan kararları üretilmiştir. Şöyle ki; İzmir 1. İdare Mahkemesinin 2018/1336 Esas ile açılan hazırlanan dava sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda “…dava konusu plan onama sınırları içerisinde kalan parsellerin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Kullanım Kanuna göre korunması gereken mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinden oluştuğu, aynı zamanda söz konusu parsellerin, komşuluğunda yer alan araziler ile tarımsal bütünlük gösterdiği, tarımsal nitelikli arazilerin tarımsal üretim altında tutulması, kesintisiz gıda üretimi açısından ulusal düzeyde yüksek kamu yararı taşıdığı, bu nedenlerle dava konusu plan onama sınırları içerisinde kalan parsellerin tarım dışı amaçla kullanımının uygun olmadığı…” şeklindeki tespitler ile alanın tarım alanı olduğu ve korunması gerektiği yönündeki tespitler mahkeme tarafından da kabul edilerek dava konusu planlar iptal edilmiştir.

Bilim insanları tarafından bilimsel dayanak ve tespitler ile hazırlanan bilirkişi raporu ve sonrasında alınan mahkeme kararına rağmen TOKİ’nin teklifi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hukuksuz bir işlem tesis etmiştir.

-Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca hazırlanan Planların Açıklama Raporlarında yapılan açıklamada; “… belirtilen iptal gerekçesi İzmir Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün görüşleri ile uygun düşmemektedir” denilmekte ve “..Bilirkişi Raporunda mahkemenin Bilirkişilerden beklenen konular ve bu bakımdan Bilirkişi seçilenler arasında Ziraat Mühendisi bulunmadığı dikkate alındığında, Bilirkişi Raporunda ortaya konan tarım alanı olmadığına yönelik ifadenin gözlemsel bir tespit olduğu, herhangi bir araştırmaya dayanmadığı görülmektedir.” şeklinde ifadeler bütünüyle hatalıdır. Planlama alanında yer alan parsellerin 5403 sayılı Kanun kapsamında tarım dışı amaçla kullanımının uygun olmadığına ilişkin İzmir 1.İdare Mahkemesinin 2018/1336 esasına kayden açılan davada verilen 2019/1062 sayılı karar ve bilirkişi raporunda anılan bilirkişi heyetinde 1 adet profesör ünvanıyla ziraat mühendisinin bulunmasına ve tarımsal alanlara esas yapılan tespitlerin mesleki açıdan ilgili kişi tarafından değerlendirilmiş olmasına karşın aksi bir durumun iddia edilmesi yapılan işlemin hukuksuzluğunu ortaya çıkarmaktadır.

-Dava konusu işlemler dikkate alındığında; üst ölçekli plan kararları ile Ödemiş İlçesi’nde yürürlükte bulunan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarının nüfus kararlarını ve kent makroformunu bütünüyle bozacaktır.

-Ödemiş İlçesi ve çevresinin temel gelir kaynakları arasında tarımsal faaliyetlerin ön planda olduğu dikkate alındığında dava konusu işlem bütünüyle hatalı bir işlemdir.

-1/25000 ölçekli Nazım İmar planı temel amaç hedefleri ile plan uygulama hükümlerine aykırı olarak sadece mülkiyet durumu göz önünde bulundurularak münferit talepler doğrultusunda yürütülen parçacıl planlama yaklaşımı ile üretildiği açıktır

-Toplu Konut İdaresi Başkanlığının teklifi doğrultusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan dava konusu plan ve plan değişiklikleri bilimsel dayanaktan yoksun olduğu ve korunması gereken alanları yok etmeye dönük bir işlem olduğu, dava konusu işlemlerin Ödemiş İlçesi İlave ve Revizyon İmar Planı kararları ile çeliştiği, Ödemiş İlçe Merkezinin kuzeyinde konumlanan Tarım Alanlarında kentsel baskılara neden olacaktır.

-Ödemiş İlçe Merkezine ilişkin Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 09.01.2017 tarihinde onaylanan Nazım İmar Planı Revizyonu ve 13.04.2018 tarihinde onaylanan Uygulama İmar Planı Revizyonu ile TUİK verilerine göre 2030 yılı için beklenen nüfus artışına dikkate alınarak yeterli gelişme konut alanları ayrıldığı, yürürlükte bulunan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama imar planında ayrılan gelişme konut alanları ile beklenen nüfus artışına yönelik konut arzının karşılandığı, bu durumda tarımsal niteliği korunması gerekli alanlarda ilave nüfus getirecek yeni bir imar planı onaylanması şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırıdır.

-Dava konusu alana ilişkin öncesinde alınmış bilirkişi raporu ve mahkeme kararında ifade edilen hususlar ve plan raporları dikkate alındığında; konunun ele alış biçim ve yaklaşımı, yapılan yetersiz analiz ve sentez çalışmaları ve bütünlükten yoksun planlama kararlarının oluşturulmuştur.

-Dava konusu plan ve plan değişiklikleri dikkate alındığında yapılan işlem; “kamu yararı” kılıfı altında tamamen kaynak yaratmak amacıyla yapıldığı, bu amaç uğruna daha öncesinde alınmış bilirkişi raporu ve mahkeme kararında da ifade edilen “…dava konusu plan onama sınırları içerisinde kalan parsellerin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Kullanım Kanuna göre korunması gereken mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinden oluştuğu, aynı zamanda söz konusu parsellerin, komşuluğunda yer alan araziler ile tarımsal bütünlük gösterdiği, tarımsal nitelikli arazilerin tarımsal üretim altında tutulması, kesintisiz gıda üretimi açısından ulusal düzeyde yüksek kamu yararı taşıdığı, bu nedenlerle dava konusu plan onama sınırları içerisinde kalan parsellerin tarım dışı amaçla kullanımının uygun olmadığı…” şeklindeki hususa aykırı olacak şekilde gerçekleştirilmiştir.

-Dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, İzmir Doğu Bölgesi 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5.000 Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Uygulama İmarn Planına ilişkin hazırlanan plan açıklama raporu yönetmelik hükmünde yer alan hususların hiçbirini taşımamakta olup, son derece yetersiz ve özensiz bir şekilde hazırlandığı, yapılan işlemin hukuksuzluğunu gizlemeye bir işlem olduğu görülecektir.

EGE'DE SONSÖZ

Editör: Haber Merkezi