Arada fark var mı dersem, cevabınız ne olur?
   Dönemin şartlarına göre değerlendirelim sonra da kararı siz verin!
   Osmanlı Devleti yıkılmış, Türk insanının topyekûn bir mücadelesi sonucunda yeni bir devlet kurulmuştur.  “Lozan”ın zafer mi, hezimet mi olduğu konusuna girmeden yeni devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı borçlarını da üstlendiğini hatırlatalım. Elde avuçta olan sadece “YOKLUK”, “MORALSİZLİK”…  Ama vatan-millet-devlet sevgisi hâlâ yüreklerde atmaya devam ediyor. 1.Meclis'te bulunan her milletvekili yeni devletin kalıcı olması için elinden geleni yapıyor. Yabancılara peşkeş çekilen tüm devlet-millet malları bedeli ödenmek kaydıyla devletleştiriliyor. Devlet özel teşebbüse örnek oluyor, destek veriyor, kılavuzluk yapıyor.
  Millet ile devletin her anlamda kucaklaştığı yıllar…
  Pek işimdi durum ne?
  “Sınırda sıfır sorun” ilkesi ile yönetime gelenler sınırlarımızda yaşananları görmezlikten gelmenin hazzını(!) yaşıyorlar. Irak ve Suriye konusunda takınılan tavrın Türkiye'ye olan maliyetini bile hesaplayamıyorlar. “BODOZLAMA”  bir dış siyaset sürdürmenin “BÜYÜK DEVLET” olduğunu iddia ediyorlar. Söyledikleri birbirini bir kez tutsa tutarlılar diyeceğiz ama…
  IŞİD.. KOBANİ derken arada perişanları oynayan TÜRKMENLER her zamanki gibi görmezlikten geliniyor. Arada Türkmen Liderler Türkiye'ye çağırılıp ağızlarına bir parmak bal sürülüp, gazları alınarak geri gönderiliyorlar.
   Cevabı sizde gizli.
   İçteki siyaset mi?
   İçteki siyaseti yönlendiren 312 milletvekili ile AKP'mi, 27 milletvekili ile  HDP mi? Yoksa suskun muhalefet olan 129 milletvekili ile CHP mi, 52 milletvekili olan MHP mi? Yoksa 15 bağımsız ve  1 DBPli milletvekili mi?
   Yıl 2014…
   Türkiye'de İmrali canisinin şartlarının iyileştirilmesi, kendisine “müzakereci” sıfatının verilmesi, “çözüm süreci” için “sekretarya”nın görevlendirilmesi, hatta hatta “ev hapsi” ardından da affedilmesi konuşuluyor. Gündemi saptırmak için de muhteşem başbakan yardımcısı “erken seçim kartı”nı ortaya çıkarıyor…
   Yeni Türkiye'den manzaralar!...