Bugün size Yılmaz Özdil’in "Maraş dondurmacısı gibi kafasında fesle dolaşan tarihçi…" diye tanımladığı, tarihle ilgili bir eğitim almadığı halde her ortamda sözde elindeki belgelerle kendisini tarihçi sanıp tarih konuşabilen, işi daha da ileri götürüp Atatürk’e ağza alınmayacak küfür ve hakaretler eden, Kaçaksaray’da tarihçi(!) sfatıyla sofrada ağırlanan, kendini “belli ölçüde deliyim” şeklinde tanımlayan Kadir Mısıroğlu adlı şahsı tanıtacağım.

28 Mayıs tarihli bir videoda Kurtuluş Savaşına ilişkin söyledikleri "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet, ne şeriat yıkılır, ne medreseler lağvedilir, ne de hocalar asılırdı. Bizim gâvur elin gâvurundan daha şiddetlidir." ile gündeme geldi. Hiç umursamamalı aslında, ama tepki göstermedikçe azıyorlar. Nasıl olsa işlerine geldiğinden iktidardan da çıt yok. Aslında söylediği şu: “Keşke Sevr’in maddeleri yürürlüğe konup ülke işgal devletlerince paylaşılsaydı da hilafet, şeriat sürseydi.” Dedik ya tarihle uzaktan yakından ilgisi yok. Be adam, Batı Trakya’daki Türkler geçmişte ne durumdaydı haberin var mı? İbadetlerini yapabiliyorlar mıydı? Türk adlarını değiştirmeye zorlanmadılar mı? Ben de kime soruyorum. Anlamaz ki… Ama ben onu anlıyor ve bir tavsiyede bulunuyorum. Seni burada tutan yok, kalk ister Yunanistan’a, ister şeriatla yönetilen ülkelere git. Gör Hanya’yı, Konya’yı.

Tanımayanlar için biraz kulak verelim söylediklerine. “Ben saltanatçıyım, cumhuriyetçi değilim. Anti-Kemalistim, şeriatçıyım.” diyen bu zata göre Osmanlıyı Atatürk yıkmış (Buna göre Selçuklu’yu da Osman Gazi mi yıktı, acaba?). “Çanakkale Harbi bir büyük harp değil, askeri bakımdan bir faciaymış.” “19 Mayıs'ı, 30 Ağustos'u bayram yapmak bu milleti küçültmekmiş.” Hala “Lozan bir hezimet” diyor, hala Atatürk’ü Dr. Rıza Nur’un "Hatırat"ı aracılığıyla vurmaya çalışıyor, hala "Musul bizimdi" deyip İnönü’ye çatıyor ve hala "hilafet şarkıları" söyleyip "saltanat rüyaları" görüyor.

Çıktığı televizyon programlarında kendisine sorulan sorularda açıkça Atatürk'e hakaret edip Atatürk'ü sevenlere ahmak ya da sahtekâr yakıştırmasında bulunuyor. 10 Kasım 2014’te "10 Kasım 09.05’te kenefe(tuvalete) gidin" paylaşımında bulunuyor. Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’ü savunup onlara vermeyen Selahaddin Eyyubi için “şerefsiz, hayvan oğlu hayvan": yine bu millete "İstiklâl Marşı" gibi bir hediye bırakan M. Akif Ersoy'a "Lan, serseri, pezevenk" diye hakaret eden, hızını alamayıp İstiklal Marşı’nın sözleriyle de dalga geçen bu adamdan her şey beklenir. İftiraları içinde en ağırı Atatürk’ün babasının Ali Rıza Efendi değil, Yenişehirli Abduş adlı bir Yahudi; annesi Zübeyde Hanımın bir genelev kadını olduğudur. Ona göre Atatürk Selanik doğumlu da değildir.(Atatürk’ün ailesi ile ilgili bu yalanlara gelecek yazılarımda yer vereceğim.

O başındaki festen, yakasındaki Osmanlı Tuğrası’na, iliklerine kadar katıksız bir Osmanlıcıdır. O sanki Halife Abdülmecit Efendi Çatalca İstasyonu’ndan sürgüne gönderilişi daha dün gerçekleşmiş gibi, öfkesini sürekli diri tutacak denli katıksız bir hilafetçidir. O bugün hala harf ve dil devrimi düşmanıdır. Amerika’yı eleştirmez, ama Atatürk’ü, İnönü’yü, Lozan’ı, M. Akif’i eleştirir.

Bakmayın şeriat istediğine.1983'te vatan hainliği suçu ile vatandaşlıktan atılınca İngiltere’den iltica talep eder. İngiltere’de beş parasız kalınca rotayı yine şeriata değil “kişisel rahatına” kırar. Burada beş parasız kalınca bu kez Almanya’nın yolunu tutar, dilinden düşürmediği şeriatla yönetilen İslam ülkelerine bir kez bile uğramaz. Almanya’da iken aklına kim geldiyse söverek, camileri dolaşıp, kurduğu sucuk fabrikası için Müslümanlardan para toplar. 1991 yılında bir yasayla tekrar Türkiye 'ye gelir, kaldığı yerden Atatürk’e, İnönü’ye ve bugün Tayyip Bey’in mirasçısı olmakla övünüp durduğu DP’nin kurucusu Celal Bayar’a “İnönü’den bile dinsiz” deyip, Cumhuriyeti kuranların neredeyse tamamına küfretmeye devam eder.

Ancak 1963 yılında, Türkiye’nin ilk Hac ve Umre Organizasyon şirketinin kurucularından ortağı Prof. Dr. Mehmet Müftüoğlu, şirketin başına bıraktığı Kadir Mısıroğlu’nun kasayı boşaltarak parayı buharlaştırdığını iddia ediyor. Yine Almanya'da saf ve temiz Müslümanlardan "Şirket kuruyoruz, şunu yapacağız, şöyle ortak olacaksınız" diyerek binlerce mark topluyor. Sonra şirket ortağı olduğunu zanneden Müslümanlara haber vermeden kapağı tekrar Türkiye'ye attığı, parasını isteyenlere de şirket battı dediği, topladığı paraları defalarca kendisine söylenmesine rağmen geri iade etmediği söyleniyor. Bu mudur Müslümanlık? Şeriat olsa cezası belli. Elleri kesilirdi. M. Kemal’in kurduğu devlet dönemi yasalarında yer almayan, ancak bugünkü iktidar döneminde yasalaşan “domuzun kasaplık hayvan statüsüne girmesini” , “zinanın suç olmaktan çıkarılmasını” neden eleştirmiyor? Atatürk’ün yabancıların elinden alıp millileştirdiği madenleri özelleştirme ile yine onlara teslim eden iktidara neden ses çıkarmıyor? Şeriat ülkesinde bunlar olabilir miydi?

Bu gibi yobazları gördükçe Atatürk’ün ne büyük bir lider olduğunu her gün daha iyi anlıyorum. Bir dönem vatandaşlıktan çıkarılarak hayatının önemli kısmını Almanya'da geçiren vatan haini ve Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu hiçbir zaman emeline ulaşamayacak ve bu milleti Ata’sından soğutamayacak, gün geçtikçe değeri daha da artacaktır. Saygılarımla hoşça kalın.