Sizlerle bu köşede birlikte olmayalı çok uzun zaman oldu. Sağ olsun sevenlerim ve hatta şahsen tanışmadığım okurlarım bile yazılarıma son verip vermediğimi, yeniden ne zaman yazılarıma başlayacağımı soruyorlardı. Ben de kişisel ve ailevi işlerimin yoğunluğu sebebiyle ara verdiğimi söylüyordum. Hayatımın ve işlerimin biraz daha beklediğim düzeyde seyretmesiyle yeniden sizlerle olmaya fırsat buldum ve yazılarıma kaldığım yerden devam edeceğim

             Aslında geçen zaman içinde gündem öylesine hareketli ve yoğundu ki fırsat olsa ilk yapacağım iş yazmak olacaktı ama neyse ki ülke gündemi yazacak  konu aratmayacağa benziyor. Böylesi yoğun gündemde dikkatimi çeken konular olsa da bu yazımda en taze konuyu işlemeye karar verdim.

            Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sık sık gerçekleştirdiği Kızılcahamam kampında partisine ait bazı milletvekillerinin yurt yetersizliği yakınmalarını dinledi. Peki Erdoğan vekillerinin yurt talebi karşısında ne yaptı? “Hallederiz, hemen gerekli yerlere yurt yapın” talimatı mı verdi? Yok canım, yurt ihtiyacını gidermek  yerine bambaşka bir çözüm bularak “Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakar demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey’e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak” dedi. Haydi bakalım buradan yakın. Bu nerden çıktı şimdi? Neymiş efendim, muhafazakarlarmış da bu onlara tersmiş. İyi de üniversite öğrencilerinin bir çoğu zaten 18 yaşını aşmış reşit olmuş. Sana ne reşit bir insanın özel hayatından, kiminle gezeceğinden, kiminle yaşayacağından? Sen muhafazakarsın da bakalım üzerinde baskı kurmak istediğin kişiler muhafazakar mı? Hem sen bu insanlar oy kullanmaya ve bu ülkeyi idare edecek siyasetçileri seçmeye yeterliyse özel hayatını nasıl yaşayacağını sana mı soracak? Bu öğrenciler reşit değilse o zaman da yaşam tarzları senin değil ebeveynlerinin sorunudur. Hani sen demokrattın? Hani sayenizde özgürlüklere yelken açılmıştı? Bu mu özgürlük anlayışı? Hem Allah aşkına neden aklınız hep vücudun belli bölgelerinde geziyor? El atmaya çalıştığınız bu durum apaçık Anayasa ihlali ile imza attığınız uluslar arası sözleşmelerin ihlalidir.

              Tüm bunları da muhafazakar kimlikle bağdaştırarak ve kız öğrencilerin haklarını korumak adına yaptıklarını söylüyorlar. İyi de bu ülkede sadece (sayısı muhtemelen çok çok az) kız öğrencilerin sözde(!) haklarının korunması mı asıl mesele? Ya etrafınızdaki yasa dışı birlikteliklere ne diyeceksiniz? Bugüne kadar inkar edilmeyen birçok açıklamaya göre bizzat AKP milletvekilleri içinde hatırlı sayıda asıl evliliklerinin yanında yasa dışı evlilikleri bulunanlar var. Peki bugüne kadar bu kadıncağızlar için ne yaptınız? Hadi yasayı falan bırakın da hangi vekil ya da siyasetçinizi yasal evlilikleri dışındaki birliktelikleri için aranızdan uzaklaştırdınız? Ya da bırakın uzaklaştırmayı hiç bu konuda uyardığınız oldu mu? İki öğrenci ya da genç birlikte yaşamaya kalkınca kadın yada kızcağız “kötü şöhretli”, “metre”, “dost” oluyor da koskoca adamlar utanmadan resmi evliliklerinin yanında birliktelik yaşayınca, hatta onlara ayrı ev açınca nasıl “eş” olabiliyor? Bu mudur muhafazakarlık anlayışınız? Yazık. 

                Bırakınız bu işleri. Bunlar samimiyetsiz, gereksiz ve de haddi aşan girişimlerdir. İnsanların özel hayatları sadece onları ilgilendirir. Bana ne Ahmet Ayşe’yle, Şaban Nimet’leyse, beni ne ilgilendirir, seni ne ilgilendirir? Bu ülkede küçük yaşta para karşılığı sözde evlendirilen ama doğru ifadeyle satılan (!) kızlarımız var, eş adı altında kuma hayatı yaşayan, hiçbir sosyal ve yasal hakkı olmayan kadınlarımız var, aile ve eş şiddetine maruz kalan kadınlarımız var. İşin içine bir imamın önünde “biz evlendik” beyanı olunca her şey akça pakça mı oluyor? Eşinden bir süre sonra sıkılan zengin amcalar kızları yaşındakileri eve kapatıp “karımdır” deyiverince muhafazakar olunuyor ama hayatlarında başkası olmayan iki genç buna yeltenince “tu ! kaka !” oluyor.

                Bunları yazınca birileri çıkıp “senin de kızın var erkeklerle birlikte mi yaşasın istiyorsun?” gibi konuyu popolarından anlayan bir tavırla ahmakça soru sorarsa şimdiden cevaplayayım “Kızım zamanı geldiğinde kendi kararlarını verme özgürlüğüne sahiptir. Ayrıca kızım (kendilerini tek ahlak öğreticisi sayan bazı eğitim kurumları ve yandaşlarının dediği gibi onların  terbiyesi ile değil) bizzat anne-babasının verdiği terbiye ile zaten yakışanı yapacaktır”.

               Çekin artık elinizi kızlarımızın kadınlarımızın bedenlerinden. Bunun özel hayata ve kadın bedenine saldırıdan başka anlamı ve neticesi yoktur.Son sözüm de kızlarımıza ve kadınlarımıza “Mustafa Kemal Atatürk’ün Dünya’da bile örnekleri az iken Türk kadınına kazandırdığı hakların 21. yüzyıl Türkiyesi’nde elinizden alınmasına izin vermemek, kadını meta olarak gören zihniyete duruş göstermek sizin elinizde, sadece biraz düşünün yeter.”