Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin mesaiye başlaması ile birlikte yapılması muhtemel bir anayasa değişikliği sonrasında yerel seçimlerin öne alınmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu çerçeveden bakıldığında meclisin açılması ile birlikte yerel seçimler için geri sayımın da başlamış olacağını belirtmek sanırım yanlış olmaz.
 
Benim kişisel kanaatime göre kafalar geri sayımın başlamasına müteakip öncelikle aday belirleme yöntemi üzerinde yoğunlaşacaktır. Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin gibi hizmetine, politikasına ve en çok da kişiliğine güvenen belediye başkanları “önseçim” isteyecektir. Halktan kopuk, partisine, partilisine sahip çıkmayan ve en çok da kendisini o göreve taşıyan örgütüne vefasızlık eden belediye başkanları ise türlü takla ve parende yollarını deneyerek “atama” yollarını zorlayacaktır.  Partilerin merkez yönetim kurulları tarafından belirlenecek ve kimilerinin pek işine gelmeyeceğini düşündüğüm adaylara yönelik belirleme yöntemi sonrasında ise yöntem her ne şekilde olursa olsun parti içi kulis faaliyetleri yoğunluk kazanacaktır.
 
Aday belirleme yöntemi konusunda Ak Parti için sıkıntı olmadığını/olmayacağını düşünenlerin yanılacağını öngörüyorum. Geçtiğimiz günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın adaylık açıklaması sonrasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Arkadaşlarımızın “Ben adayım!” demesi yeterli değil…” yönündeki demeci yerel yönetimler adaylık sürecinde iktidar partisini büyük bir sıkıntı beklediğinin habercisi gibiydi. Ak Parti tüzüğüne göre önümüzdeki genel seçimlerde tekrar aday olamayacak isimlerin belediye başkanı olarak değerlendirilmesi gibi varsayımları da göz önüne aldığımızda iktidar partisinin bu süreçte ister istemez bir karmaşa yaşayacağına kesin gözüyle bakıyorum.
 
CHP’nin aday belirleme yöntemi tam olarak kesinleşmese de örgüt ve yerleşim birimi bazında kamuoyu araştırmalarının yapılmaya başlandığı ve hatta bu araştırmalar sonucunun genel merkez yönetimi tarafından titizlikle incelendiği duyumlarını alıyoruz.
 
İzmir’e gelecek olursak yerel yönetim üstünlüğünü daha doğrusu yerel yönetim hakimiyetini elinde bulunduran CHP’yi çok kritik bir dönem bekliyor. Son yerel seçimlerde dönemin CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş öncülüğünde oluşturulan yerel yönetim aday listeleri halefi Rıfat Nalbantoğlu’nun bana göre çok titiz ve başarılı çalışmaları ışığında halktan eşi benzeri görülmemiş bir destek buldu. Listelerin oluşturulmasındaki hassasiyetten tutun da seçimlerin son gününe kadar örgütü diri ve heyecanlı tutan saha çalışmalarına kadar hemen her şey çok ama çok mükemmeldi.
 
 
Geldiğimiz noktaya bakarsak, kimi başkanların örgüt ve örgüt yöneticileri ile yaşadığı geçimsizlikler ve kurultaylar sürecinde üst yönetimdeki çalkantılı günlerde gerek duruşları gerekse tepki toplayan beyanları ile “bi taraf” olarak ya da olmak zorunda kalarak ayrışma görüntüleri vermesi CHP açısından iyi olmadı.
 
Tabloya İzmir’de yerel yönetimlerin çalışması açısından bakacak olursak; bugün benim en beğenmediğim belediye başkanı için bile (ki ismini herkes bilir) “çalışmadı, yapmadı, etmedi” deseler inanın bunu diyen her kim olursa olsun büyük bir kararlılıkla karşısında dururum. İzmir ve ilçelerinde vitesi boşa atan, yerinde sayan CHP’li belediye yoktur. Ama unutulmaması gereken bir şey var ki o da sadece hizmet üretmek bir belediye başkanı olarak tekrar seçilmek için çok önemli bir artı değildir. Yeniden seçilmek için asfalt dökmek, kaldırım yapmak, park-bahçe oluşturup yeni cazibe merkezleri yaratmak dışında gönüller kazanmak, sevmek-sevilmek gibi soyut kazanımlara da ihtiyaç vardır. Yani siz sokağına asfalt döküp, kaldırımına taş döşediğiniz ve hatta mahallesine bugüne kadar verilenden daha fazla değer verdiğiniz bir adama bir selamı çok görüyor ve hatta ondan iğrenircesine kaçıyorsanız bu o adamın gözünden kaçmaz. Ki o adam ne karısına ne kızına ne de komşusuna size, sizin için oy ver-dirt-mez!
 
Görünen o ki CHP İzmir İl Başkanı Sn. Ali Engin’i zor ve zorlu bir dönem bekliyor. Son yerel seçimlerde İzmir’de 30’da 1 yapan Ak Parti için önümüzdeki yerel seçimlerde en basitinden 30’da 2 yada 3, 4 her neyse o, başarı olarak addedilebilecekken 30’da 28 yaparak İzmir’de adeta tarih yazmış CHP için başarı çıtasını yükseltmek veya mevcut grafiği korumak şu an itibariyle kolay olmasa gerek!
 
Eğer önümüzdeki süreç CHP açısından iyi değerlendirilirse, örgüt ve kamuoyu yoklamaları iyi okunur, iyi tahlil edilirse, kimseyi ötekileştirmeden herkes kucaklanabilirse bu kale ilelebet kale olarak kalır. Yok değil; ne kamuoyuna ne de örgüte rağbet edilmez, “O bunu istemiyor, bu şunu istemiyor” denilerek bir ayrışma yaşanır ve yaşatılırsa yani yaşanmasına müsaade edilirse işte o vakit o kale yerle yeksan olur. Umudumuz, ümidimiz; eğrisi doğrusuyla, iyisi kötüsüyle ve günahı sevabıyla geçen bir dönemi geride bırakıp sosyal demokrasiyi kanıksayıp benimseyerek halka hizmeti kendine ilke edinmiş halkı seven halkçı kimliklerin göreve gelmesi için önlerinin açılmasıdır.
 
Bu duygularla bayramınızı kutlar; sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçen en önemlisi de milli birlik ve beraberlik bağımızı yitirmeden yaşayacağımız nice bayramlar dilerim.