Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığı denetiminde, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile Ödemiş Müftülüğü “Aklı doğru kullanmanın önündeki engeller" konulu seminer düzenlendi.
Müftülük toplantı salonunda sat 14:00 te düzenlenen seminere; Ödemiş Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül, Belediye Başkan Vekili Şevket Akgün, Cumhuriyet Savcısı Erdem Eroğlu, Denetimli Serbestlik Müdürü Ruhşen Doğan, İlçe Tarım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Altıntaş, Murakıp Ali Efe, Ödemiş Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Şerif Ali Güven, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü uzmanları ve personeli, müftülük personeli, Emekli Murakıp Ömer Yanık ve Ödemiş Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün sorumluluk alanları olan Ödemiş, Beydağ, Kiraz, Bayındır ve Tire ilçelerinde Denetimli Serbestlik tedbiri altında bulunan ceza ve tevkif evlerinden nakil olan hükümlüler katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Ödemiş Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Faruk Yurdagül “Yasalar gereği son bir yıl içerisinde üç kez tahliye işlemi oldu. Sizler de bu yasalar uyarınca serbest bırakıldınız. Bu sizler için bir nimet ve bu nimetin de kıymetini bilin.   2005 yılından itibaren ceza ve infaz sistemi önemli ölçüde değişti.  Değişik ülkelerde uygulanan sistemler bizim ülkemizde de uygulanmaya başladı. Sizler için düzenlenen bu tür konferansların başarısı da sizden sonrakiler için bir ölçü oluşturacaktır. Sizler cezaevinde geçireceğiniz son bir yılı kanunlar gereği aileleriniz ile birlikte geçiriyorsunuz. Sizlere fayda sağlayabilecek programlar düzenliyoruz. Bu gün sizlere İlçe Müftümüz tarafından aklın doğru kullanımının önündeki engeller nelerdir konusunda çok değerli bilgiler verecek. Bu tür uygulamalarımız devam edecek. Bugünkü semineri hepinizin can kulağı ile dinlemesini ve kendinize göre dersler çıkarmanızı öneriyorum” dedi.
Seminere konuşmacı olarak katılan Ödemiş Müftüsü Mustafa Bilgiç  aklı doğru kullanmanın önündeki engellerin kibir, kin, zulüm, tembellik, bencillik, obezlik, haset ve öfke olduğunu belirterek bu konularla ilgili başlıklar halinde anlatımda bulundu. Yaptığı anlatımda; Kibir: Büyüklük demektir, büyüklük Allah’ı bilmemektir. İnsanın Allaha karşı haddini bilmemesi demektir. Kibir şeytandandır, insanı tutsaklaştırır. Kibirli insan hakkı ve hakikati göremez çünkü kibir aklı örter. Kibrin zıddı ise alçak gönüllülüktür, mütevazı olmaktır. Alçak gönüllü olmak toprak gibi olmaktır. Toprak hiçbir zaman nankörlük yapmaz, çalışmanızın karşılığını muhakkak alırsınız. Toprak ana gibi doğurgandır, mütevazı olan insan da toprak gibi doğurgandır. Kibirli insan nefret doğurur, mütevazı insan ise sevgi doğurur. Kin: Kin üç harften oluşur ama etkisi çok büyüktür. İnsandaki en tehlikeli duygu kin duygusudur. Kin normal insanı önce insanlıktan çıkarır sonra ise şeytanlaştırır. Kin insanı yönetmeye başladığı zaman akıl devre dışı kalır. İnsan hem kindar hem de dindar olamaz. Kindar insan özgür değildir, tutsaktır. Kindarlığın panzehiri hoşgörüdür, hoş görmek demek boş vermek anlamına gelmez, kindar insanlarla dengeli ilişkiler kurmak gerekir. Zulüm: Zulüm bir şeyi yerli yerinden etmektir zıddı ise adalettir. Adalet her şeyi yerli yerine koymaktır, hakkı hakikati gözetmektir. Zulüm insanın en büyük düşmanıdır, hiçbir sistem zulüm üzerine devam edemez bu yüzden zulüm dinsizlikten daha tehlikelidir. Zulüm, kin ve kibirin ortak özellikleri ise kalbi küçültmesi ve egoyu büyütmesidir. Tembellik: Ruhi gevşeklik, umursuzluk, havalecilik, üşengeçlik demektir. Tembellik öğrenilmiş çaresizliktir, arabesk bir düşünceye sahiptir. Bencillik: İnsanın kendisini evrenin merkezine koymasıdır. Bencil insan kendi mutluluğunu başkalarının mutsuzluğunda görür. Başkalarının başarısızlığını kendi başarısı olarak görür. Batı insanı tipi bencildir, hatta bencilliği teşvik eder. Bizdeki insan tipi ise olgun, kamil insan tipidir. Olgun insan hem kendisine hem de çevresine faydalı olan insan tipidir ve aktif iyilerdendir. Obezlik: Zevkçi ve hazcı insan tipidir, maymun iştahlı zevkçi ve hazcı kişilerdir. Akşam olsa da karnımızı bir doyursak düşüncesindedirler. Hayatı mutfak, tuvalet arasından ibarettir. Haset: Kıskançlık ve bencilliğin daha ileri aşamasıdır. Bu duygular her insan da vardır ama önemli olan bu duyguları akıl ve dinin rehberliğinde ehlileştirmektir. Din; kibri özgüvene dönüştürür. Din zulmü adalete dönüştürür. Din tembelliği çalışma ve çabaya dönüştürür. Din bencilliği bireyselliğe dönüştürür. Din oburluğu sağlıklı beslenmeye ve şükre dönüştürür. Din hasedi ise paylaşmaya dönüştürür. Din, öfkeyi kontrol etmeyi ve tedbirli olmayı, hata yapmamaya dönüştürür. Öfke: İnsanın zayıflığının ölçüsüdür. Konuları ile ilgili aktarımlarda bulundu.
Ayrıca toplantıya katılanlara tavsiyelerde bulunan Müftü Bilgiç, Öğrenmek için çocuklar gibi meraklı olun, gençler gibi coşkulu, ihtiyarlar gibi tedbirli olun, Sorgulanmayan hayat ise hayat değildir. Asıl işimiz okumak, yazmak ve paylaşmak olmalıdır. Eğer bunları yapıyorsak özgür, özgün ve biricik varlık oluruz. Sizler hayatın ta içerisinden geliyorsunuz. Arkadaşınızı işinizi ve eşinizi seçerken çok dikkatli olun. Önce arkadaşınızı düzgün seçin. Eğer kötü bir arkadaş seçiminiz varsa başınız beladan kurtulmaz. Gerekiyorsa arkadaş ve iş çevresini değiştiriniz. Bakınız Peygamberimiz bile Mekke’den Medine’ye hicret etmek durumunda kalmıştı. Aklımızı doğru kullanamaz isek bu akıl devamlı başımıza sorun çıkarır” dedi.
 
Editör: Haber Merkezi