Cumhuriyet Tarihinin en büyük “Rüşvet-Yolsuzluk ve Hırsızlık olaylarının ortaya çıkarıldığı günün sene-i devriyesi…

Gençliğimden beri 17 Aralık günlerini iple çekerdim. Hayranı olduğum Mevlâna Celâleddin Rumi’nin, vefatının yıldönümünde Konya’da yapılan “Şeb-i Arus” törenlerini televizyondan izlemek için. Önceleri Recep Birgit, sonraki yıllarda Ahmet Özhan’ın harika sesleri ile okunan ilâhi ve kasideler’e hep meftun olmuşumdur. Tuğrul İnançer’in Mevlâna’nın hayatı ve eserlerini anlatışını tekrar tekrar her yıl dinlemek Türk insanı için hep keyif olmuştur.

Taa…geçen senenin 17 Aralık gününe kadar. Bir yıldır Hükümet’in bazı üyeleri ile çocuklarının, yazımın başlığına aldığım konu gündemde hep. 17 Aralık 2013’ün üzerinden tam bir yıl geçti. Hükümet çok yanlış ve acemice tasarlandığı anlaşılan bir operasyonla, basın özgürlüğü adına Ülkemizin en çok satan ve okunan gazetesi Zaman’ın Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Hidayet Karaca’yı gözaltı aldı. İddialar çok saçma, kısa zamanda salıverildiklerinde suçlamaların ne kadar yersiz olduğu, 32 basın ve TV. emekçisinin, özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları anlaşılacaktır.

Maksatlarının 17/25 Aralık 2013’deki yolsuzlukları unutturmak için bu yola başvurdukları aşikâr. Unutulmayacak. Unutturmayacağız.

Siyasi iktidar en başından beri, suçlamaları hep “darbe girişimi” olarak niteledi. Saygıdeğer okurlarım; bir kere bile kimsenin ağzından “yolsuzluk ya da hırsızlık yok” açıklaması duydunuz mu? Camilerdeki vaaz ve hutbelerde bile o günden beri ”rüşvet-yolsuzluk-hırsızlık” konuları işlenmiyor. Diyanet İşleri Başkanı da “Bir Milyon TL.” lik makam aracı ile ödüllendirildi.

Bu yolsuzluklara kılıflar uydurulmaya başlandı sonraları..”yapıldı ama yüzde 20 yapıldı”, “hırsızlık değil de yolsuzluk yapıldı, yolsuza hırsız demek büyük günahtır” ya da “ufak tefek hırsızlıklar büyütülüyor, yolsuzluk gibi gösteriliyor” filân denmeye başlandı.

Pazar günkü gözaltılar için edilen rivayet, iktidar on günlük düzmece bir operasyon ile hem muhalifleri sindirmek, hem de yolsuzluk gündemini örtmek gibi tek taşla iki kuş peşinde olmak. Kimilerine göre mevzu daha derin, örtülmek istenen çok daha ciddi sıkıntılar var. Meselâ; İmralı’daki çocuk canavarı ile Kandil arasına sıkışanlar, olup biteni milletin gözünden kaçırmak için bu tür ses getirecek operasyon yapıyorlar, diyenler var. İllâ ki bir gerçek sebebi elbette vardır. Onu zamanla öğreneceğiz. Bu despotça davranışlarla, yaptıkları ne olursa olsun önce vicdan, sonra da zekâ eseri görülmemiş olması.

Saygılarımla.