Televizyonlarda hemen hergün, Ülkemiz’deki Suriyeli Sığınmacılarla ilgili mutlaka bir şeyler görüyor ve duyuyoruz. Bugün, sayıları 200.000’e ulaşan, yaşanması zor kış şartlarında, sayının artacağını söylemek pek de yanlış olmaz.
Geçenlerde, TBMM Başkanı Cemil Çiçek bu husustan yakınıp; “Uluslar arası Toplumun,
Sığınmacıların ihtiyaçlarını karşılamayı
umursamamasını” sert bir dille eleştiriyordu.
Türkiye’nin, bu devasa sorunla tek başına uğraşmak zorunda kaldığını belirtiyordu.
Türkiye’nin şimdiye kadar harcadığı para 400 milyon doların üzerinde. Kutuplarda buzullarda sıkışan zor durumdaki iki balinaya, karetta karetta’lara yardım için ayağa kalkan Batılıların, burada hayatını kaybeden onbinler, sersefil kendilerini Türkiye’nin sıcak ve müşfik kollarına atan şanslı yüzbinlerce mülteci için kıllarını kıpırdatmamaları ne acıdır değil mi ?
Başta evdeki eşim olmak üzere, herhangi bir misafirlikte veya toplulukta bulunsam konu açıldığında,durumla ilgili insanımızın tepkisi bu konuda oluyor.İlk zamanlarda yakınlarıma
“Devletimizin de zekâtı vardır.” şeklinde yumuşatıcı tavır sergilemeye çalışıyordum. Fakat iş şirazesinden çıktı.Baş edilmesi güç bir durumla ülkem karşı karşıya.
İki ay kadar önce Türkiye’deki mülteci kamplarını ziyaret eden ünlü ABD.li aktris Angelina Jolie (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu iyi Niyet Elçisi)
Sığınmacıların gayet iyi şartlarda barındırıldığını görünce Türkiye’ye övgü dolu sözler etti.Fakat elini cebine atmadığı gibi mensubu olduğu Batı Alemine yardım mesajı da vermedi. Kendisi gibi farklı bir alanda dünyaca meşhur, İspanya Futbol Liginin Real Madrid takımında oynayan Portekiz’li futbolcu Cristiana Ronaldo beni müthiş duygulandıran bir yardımseverlik örneği verdi.
Avrupa’da,Uluslar arası turnuvalarda en çok gol atan oyuncuya verilen “Altın Ayakkabı” ödülünü açık arttırma sonucu satıp Bir buçuk milyon Euro’yu Filistin’deki zor durumdaki çocuklara harcanması
için gönderdi.Bu vesileyle Ronaldo’nun yaptığı çok farklı yardımları da basından öğrenmiş olduk.
“66 Ülkedeki, 167 Okula” da bu güne kadar yardım ettiğini öğrendik. Bizim ünlülere ve zenginlerimize duyurulur.(merhamet duygularımızı arttır ya Rab.)
Geçenlerde bir yazısını okuduğum Joast Lagendijk (1998 de bu yana Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Üyesi olup, 2004’den bu güne Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Eş Başkanı olarak görev yapan Hollanda’Devlet Adamı.Bir Türk olan eşi Nevin hanımla evlidir.Çok iyi bir Türk dostudur.) hatırımda kaldığı kadarıyla şöyle diyordu:
 “Kasım ayı ortasına kadar Uluslar arası Yardım Kuruluşları’nın yaptığı yardımın, toplam 550 Milyon Euro’yu geçtiğini belirterek, bu paranın en savunmasız durumdaki Filistin’liler ile Suriye içinde kalmayı sürdüren insanlarla, Lübnan ve Ürdün’deki sığınmacılara gittiğini belirtiyordu.
Lojandik, yazısında haklı olarak Cemil Çiçek’in kamuoyunu eksik bilgilendirdiğini söylüyor ve yol gösteriyor. Özetle: “Türkiyenin Ulusalve Uluslar arası Sivil Toplum Kuruluşları ve BM.Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi konunun uzmanı kuruluşlarla etkin bir şekilde niye işbirliğine gidilmediğini soruyor.Bu kuruluşlara biz kamplara giriş yasağı uyguluyormuşuz.Geçmiş yıllarda başta eski Fransa C.Başkanı Mitterand’ın karısı olacak kaltak,pek çok ülkenin sosyalist ve yeşiller parti mensupları güneydoğumuzda cirit atmıyor muydu? Kimden neden çekiniyoruz.Daha geçen hafta BM.Genel Sekreteri Ban-Ki-moon da bu kampları ziyaret edip,memnuniyetini dile getirerek dünyaya Türkiye’ye destek olma çağrısı yapmadı mı.
Bu kuruluşlardan yardım istemek Türkiye’nin prestiji mi söz konusu olan? LAJENDİJK’in yazısından söz ediyordum lâf nerelere geldi. Bu Türk dostunun dedikleri ile yazımı bitireyim.
 “Türkiye’nin,Uluslar arası Toplumun mali ve teknik desteğini davet ve kabul etme vaktinin geldiğine dikkat çekiyor.Ürdün ve Lübnan gibi, Türkiye’nin tarafsız icraata dayanan uzun ve ahlâki sicili olan uzman kuruluşların gelip teknik beceri ve kaynaklarıyla Türkiye’nin çabalarına destek olmasına imkân tanımalı”
 “AB.nin Türkiye’nin insani çabalarına desteğini arttıramamasının temel sebebi:
Türkiye nakit para yardımı talep etti, fakat AB düzenlemelerine göre;  AB  Sadece UNHCR
(BM. Mülteciler Yüksek Komiserliği) veya Kızılhaç/Kızılay gibi ortakları aracılığıyla insani yardım ulaştırabiliyor. Bu teşkilâtlara Türkiye’deki kampların içinde ve dışında serbestçe çalışma imkânı vermeyerek, aslında Hükümet, AB. nin ilâve yardımını bloke ediyor. Cemil Çiçek bu konulara niye değinmiyor? Diyor.
Göreceksiniz saygıdeğer okurlarım. Esed alçağı iki haftaya kadar gidecek ve güzel ülkem de rahat bir nefes alacak.Saygılarımla.