Bu seçme sözler bazı Türk Büyükleri(!)nin zaman zaman yapmış oldukları konuşmalarından bir alıntıdır. Anlayana diyelim ve sözü sahiplerine bırakalım.

    Şimdilerin AKP Milletvekili Sayın Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ….

“ (Nisan 2013) Başbakan’ın (Erdoğan) sıkıştığında rahmetli Türkeş’in sözüne sığındığını ileri süren MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, “Günü geldiğinde de ‘Milliyetçiliği ayağımın altına alırım’ diyor. Senin o bacağını kırarlar, kırarlar.” diye Türk siyasi tarihinde bile eşine az rastlanır sert sözler sarf etmişti.

     (Mayıs 2014) CNN Türk TV’de Enver Aysever’in sorularını yanıtlarken Tuğrul Türkeş  yine Erdoğan’ı hedef almıştı. Türkeş “Karşımda bir siyasi parti var. Bunun başı, genel başkanı, başbakan olan şahıs, benim partime,MHP’ye  suikast yapıldığında, yani bizim partiyle ilgili kaset olayları yapıldığında hönkürüyordu.

     Benim tek talebim O’nun yargılanmasıdır.” demişti.

     Bizans dahi duruşuyla bugün birçok AKP’liden daha millîdir, daha Türk’tür.”

   DP eski Genel Başkanı ve şimdilerin AKP Milletvekili  Süleyman SOYLU…

     Siyasette ‘’Dün, dündür, bugün bugündür’’ anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi.

- Başbakan padişah olmak istiyor

- Bu hükümete zıkkımın kökünü göstereceğiz

- Hükümet yolsuzluk çukurunun içinde

- Başbakan rantın babasını getirdi

- At üzerinde duramayan ülkeyi de yönetemez

Has Parti Eski Genel Başkanı, şimdilerin AKP Milletvekili KURTULMUŞ…

“İsrail en büyük zaferini AKP sayesinde kazandı. Birleşmiş Milletlerin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda İsrail’in nükleer kapasitesi var mı, yok mu oylamasında Türk delegasyonu çekimser kaldı. Geçtiğimiz sene 2010 Mayısında da Türkiye İsrail’in OECD üyeliğini onayladı, veto ettiğimiz takdirde üye olması mümkün değildi. Daha önce bir çok ülke veto etmişti. Otel lobisinde değil, Birleşmiş Milletlerde, OECD salonlarında ‘one minute’ demek marifettir. Sayın Başbakanın kalbi Ali diyor, dili Muaviye söylüyor.” dediği ortaya çıktı.

Marifet, otel lobilerinde 'One minute!'  demek değil, Birleşmiş Milletler Salonu'nda 'One minute' diyebilmektir. Bütün bunlar tartışılmıyor ve üstü örtülüyor. Kimse yaşananların farkında değil, öyle bir ustalıkla üstü örtülüyor ki, anlamak mümkün değil.'