Sahip olduğumuz her şey, Allah’ın bize ikramıdır…

Sürekli şikâyet eden, şükretmeyen insan nankörlük eder. Nankörlük ve şikâyet ise, insanı içten içe çürüten bir zehir gibidir. İnsanı mutsuz, huzursuz ve tatminsiz kılar. İnsanda hep daha fazlasını isteten doyumsuzluk duygusu oluşturur. Hep daha fazlasını isteyen insan sahip olduklarının kıymetimi bilmez. Bunlardan mahrum olanları düşünmez, düşünmek istemez. Nankör, bencil, cimri, kıskanç, doyumsuz, hırslı, sabırsız, aceleci, kibirli, merhametsiz, geçimsiz, paylaşma ve yardımlaşma duygusundan yoksun, nefret dolu ve acımasız olmak gibi kötü huylara sahip olur. Kötü huylar insan ruhunun gözeneklerini tıkar. Şükretmememiz ve kötü huylara sahip olmamız şeytanı memnun eder. Çünkü şeytan; insanları şükretmekten alıkoyar.

Şükür; övmek, müteşekkir olmak, ödüllendirmek, nankör olmamak, iyilik bilmek gibi anlamlara gelmektedir. Psikologlar tarafından da şükür, insanı daha üretken, enerjik ve sağlıklı yapan, ruhsal bozulmaları ve yaşam memnuniyetini olumlu yönde etkileyen, psikolojik güç kaynağı olarak tanımlanmıştır. Ayni zamanda şükür fertlerin hayatına büyük anlam veren, umut, neşe ve güzelliğin takdir edilmesi gibi erdemlerin arasında yer almaktadır. Rabbimizin her buyruğu bizim iyiliğimiz içindir. Allah, kendisi için bir şey istemez. Şükür sahibi olmak her zaman için bizim faydamızadır. Allah, bizden nankörlükten uzak bir şekilde şükretmemizi istemektedir. Allah, insana doğru yolu gösterdiğini, şükretmenin ya da nankörlük etmenin insana kaldığını söylemektedir. Şükür, kıymet bilmektir…Şükretmek bir anlamda kıymet bilmek ve insanın halinden memnun olması demektir. nimet için ona minnettar olmak ve teşekkür etmektir. Şükreden insan en sabırlı ve metanetli olur. Sahip oldukları ile yetinmeyi ve en zor durumda dahi kendisinden daha zor durumdakiler ile paylaşmayı bilir. Şükür berekettir.