Türk ulusu tarihi boyunca birçok zafer kazandı. Malazgirt’ten başlayın, Osmanlı dönemi zaferleri, Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferler ve en son Kıbrıs Barış Harekâtı. Yandaş medyaya ve bir kesime göre bu zaferlere yenisi eklendi: 22 Şubat 2015 Pazar sabahı gerçekleşen. Şah Fırat Operasyonu Zaferi(!).
Yıllarca tarih öğretmenliği yaptım. Bildiğim bir zaferin kazanılması üç şekilde olur. Ya bir meydan savaşında düşmanı bozguna uğratırsın(Malazgirt, Miryokefalon, Sırpsındığı, Kosova, Varna, Niğbolu, Otlukbeli, Çaldıran, Mohaç, Sakarya ve Başkomutanlık(Dumlupınar) Meydan Savaşları). Veya bir yere saldırıp orayı ele geçirirsin(İstanbul’un Fethi, Mercidabık ve Ridaniye Zaferi). Ya da bulunduğun bir yeri savunur destan yazarsın(Kanije, Plevne, Çanakkale, I. ve II. İnönü Zaferi).
Şimdi biz bu son zaferi(!) hangisinin içine koyalım. Sen zaten toprağımız olan bir yere gidiyorsun, oraya saldıran yok, kaledeki boş sandukayı alıp başka bir yere getiriyorsun(içinde kemik falan yok) ve oradaki tarihi türbeyi havaya uçuruyorsun. Saldırı yok ama tehdit var diyenleri duyuyorum. O zaman ya "Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklara yapılacak saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır."(25.03.2014 Başbakan Tayyip Erdoğan), "Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu toprak uluslararası hukuk gereğince Türk toprağıdır ve bir tehlike söz konusu olursa her türlü karşılık verilecektir"(26 Mart 2014 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu) demeyeceksin. Ya da bir saldırı olursa gerekeni yapacaksın. Peki, ne oldu? Balyoz davası yaratıp “Fatih Camisi’ni bombalayacaklardı” yalanını uyduranlar türbemizi bombalayıp havaya uçurdular. Caber kalesini düşmana verip geri çekildiler. Onlara göre büyük zafer. Eee bu zaferi kazananlara bir de “Mareşal” rütbesi yakışır artık.
Burada irdelenmesi gereken birçok nokta var:
1. Mecliste karar almadan Türk askeri yabancı ülkeye gönderiliyor.(Anayasanın 92. maddesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkeye gönderilmesine izin verme yetkisini TBMM vermektedir.)
2. Ankara Antlaşması ile bize verilen vatan toprağı mecliste görüşülmeden terk ediliyor
3. Savaşmadan mevcut karakol ve toprak terk ediliyor, bir de üstüne üstlük kafaya göre başka ülke toprağına bayrak dikiliyor. Suriye toprağı olan Eşme’ye bayrak dikerken Suriye’den izin aldınız mı? Suriye açıkladı: Şah Fırat operasyonu anlaşma ihlali. Yarın Ermenistan bizim topraklarımıza bir anıt yapar ve bayrağını dikerse aynı şey değil mi?
4. Operasyon 23 Şubatta yapıldı. Ancak komuta odasındaki takvime göre 22.Ocak 2015. Burada akla iki ihtimal geliyor; Ya bir aydır kimse o takvime dokunmadı, ya da fotoğraf önceki tarihe ait. Bence birinci ihtimal çok zayıf. Hadi 2-3 gün değiştirilmedi, bir ayda da mı değiştirilmez? Büyük bir soru işareti.
5. Tarihimizin önemli bir yapısı havaya uçurularak bir tarihi eser yok edildi.
6. Türbenin kime ait olduğu konusu bir bilmece. Ben Caber Kalesindeki türbenin Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’a ait olduğunu biliyorum. Ancak türbenin üzerindeki 1086 tarihi kafa karıştırıyor. 1086’da ölen Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah. Diğer Süleyman Şah 1227 yılında Fırat ırmağını geçerken boğuldu. Ve Caber kalesine gömüldü. Sanırım türbe üzerindeki tarih yanlış.
Süleyman Şah'ın naaşını üçüncü kez taşımak komik bir hükümet tiyatrosudur. Kesinlikle gündemi değiştirmeye yönelik bir oyundur. Osmanlının torunları nihayet kendini gösterdi. Osmanlı da 90 yıl önce toprak veriyordu. Bunlar da aynı. Yani değişen bir şey yok. Şam’da namaz kılacağız derken düşülen bu komik manzarayı yandaş medya sayesinde kahramanca bir operasyon olarak yedirecekler. Aklıma Kıbrıs harekâtı geldi. Alınan riski düşünsenize. Ecevit yaptı operasyonu, birçok ülkeyi karşısına aldı. Yedi ambargoyu, ama dik duruşundan vazgeçmedi. IŞİD “Bayrağı indirmezseniz Süleyman Şah türbesini yerle bir ederiz.” demişti. Bayrağı indirdik.Bunun anlamı beceriksizlik ve acizliktir.
Birileri “Bizim mutsuzlar “Türkiye kaçmak yerine gerektiğinde savaşsaydı” diyorlar. Aman Allah’ım yoktan yere bir sürü şehit ve tarumar edilmiş bir ecdat mirası. Anlaşılan bu birilerinin ekmeğine yağ sürecekti.” diye yazmış. Sevgili kardeşim bu devlet 1950 yılında bizim topraklarımızla hiç alakası olmayan Kore’ye asker gönderdi, 721 şehit, 175 kayıp, 2111 yaralı verdi. O şehitler vatanı için mi canını verdi? Caber bizim toprağımızdı, yani vatanın bir parçası. Lütfen yazarken dikkatli olalım.
Bu arada Bizans dostu kahpe İnönü’’ başlıklı mesajı paylaşan Bapuşçu’yu şiddetle kınıyorum. Yaptığı ikinci terbiyesizlik.Partisi derhal disipline verip vekilliğini iptal etmeli.Atatürk'e, İnönü’ye hakaret serbest. Savcılarda tık yok. Birileri yeminini hiçe sayıp iktidar partisi başkanı gibi önüne gelene sayıyor. Yine tık yok. Savcılar birilerine çalışıyor. Olur-olmaz şeyleri hakaret sayıp halkı içeri atmakla meşguller. Burada Merkez Bankası Başkanı Başçı’ya bir parantez açmak istiyorum. Helal olsun. Bunca baskıya karşın dik duruşundan, bildiğinden asla vazgeçmiyor. Ona faizi düşürmediği için vatan haini damgası vuranlar bunca vatan toprağını, birçok kamu kurumunu sattıklarını, buna rağmen ülkenin borcunu kaça çıkardıklarını unutmasınlar. Bir de Nazlıaka’ya laf atıp bir Fatiha okusaydın diyenler, şehit olan 4 pilotun cenaze töreninde neredeydi? Tabi ki oğlunun TÜRGEV yurtlarının açılışında. Herhalde Fatiha’yı oradan okudu. Saygılarımla, hoşça kalın.