CHP işte tam da budur, darbecidir. Ne yazıktır ki; bu gerçeği idrak edemeyip
halâ içinde kalmayı sürdüren dostlarım var.
Darbeci zihniyette olanların, gerçek yüzleri bir kere daha gün yüzüne çıktı. Son Susurluk olaylarının “Demokratik Hak ve Özgürlükle” uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ergenekon için, “Bu dava bitmez” şeklinde yorumda bulunanlar, dava sonuçlanma aşamasına yaklaşırken, yargıyı engelleme girişimini tehlikeli boyutlara taşıyorlar. CHP’ nin İşçi Partisi ile birlikte hareket etmesi gösteriyor ki; siyasi hareket olarak darbelerden medet ummaya devam ediyor.
Mahkemeyi hukuksuzlukla itham edenlerin, hukuksuz bir şekilde eylem yapmaları ve mahkemeyi çalışamaz hale getirmeleri kabul edilemez. Bu hadiseler göstermiştir ki; hakim ve savcılar baskı altındadır. Ne yazık ki, Ergenekon yapılanması siyasete sızmış ve ana muhalefeti organize edebilecek raddeye gelmiştir. CHP. nin orada hazır olmasının başka bir izahı olamaz.
Sahi, daha yakın zamanda CHP. Darbe yanında olmak gibi bir söylemden rahatsız olduğunu ifade ediyordu. Bunun siyasi ahlâkın neresinde yeri var.
Gelin Silivri’de o gün olanlara bir göz atalım:
Orada bulunan hayli kalabalık gazeteci, olayı film şeridi gibi okurlarına nasıl aktardılar:
“Sabah erken saatlerde yola koyulup, Silivri Cezaevi’ne ulaştığımızda, önceki duruşmalardan farklı bir görüntü ile karşılaşacağımızı anlamıştık. Türkiye’nin dört bir yanından otobüsler yol boyunca park etmişti.
İşçi Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği, Tüm Gençlik Birliği ve CHP. Teşkilâtlarına mensup insanlar ellerinde mensubu olduğu guruba ait bayrak ve flâmalarla cezaevine doğru yürüyüşe geçmişti. Onların arasında yürürken davanın 270. duruşmasında plânlı marjinal sol guruplara ait bir eylem olacağını tahmin edemedik. Bir müddet sonra kalabalıklara yapılan bir anons biraz sonra olacakların işaretçisi gibiydi. Bir kulübenin üstüne çıkmış olan İşçi Partisinin Gençlik Teşkilâtı Tüm Gençlik Birliği Başkanı İlker Yücel’in, “ Silivri’yi yıkmaya geldik. Silivri’nin duvarları yıkılacak” anonsu ile birlikte kalabalık, güvenlik amacıyla barikat kuran jandarmanın üzerine yüklenmeye başladı.
Askere tekme tokat sallayan göstericiler (saygıdeğer okurlarım, o askerlerden biri bizim oğlumuz, kızımızın nişanlısı, eşi olamaz mı? R. G. ) önlerindeki jandarma setini ezerek duruşma salonunun dış bahçesine kadar ulaştı.
Bu sırada panzerler devreye girdi. Panzerlerin harekete geçmesini engellemek isteyenler, panzerlerin önüne yattı. Çatışmada yaralanıp yere düşen jandarma erleri oradaki arkadaşları tarafından ambulanslara taşındı. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’nin KOMUTANLARININ HAKLARINI SAVUNDUĞUNU İDDİA EDENLER, MEHMETÇİĞE SALDIRMIŞTI. Ancak başarılı olamadılar. Aslında mahkeme basılarak, tutuklu sanıklar kaçırılmak istenmişti. Bunu sadece gördüklerimiz değil, orada duyduklarımız da doğruluyordu. Yaklaşık beş bin kişinin içinde,
Ergenekon davasının görüldüğü mahkeme salonunu basma plânı yapanların olduğunu duyunca kulaklarımıza inanamadık.
Öğleyin 12. 40 sularında mahkemenin hemen girişindeki bölümde duruyorduk. Bir gurup avukat, mahkeme binasından dışarı çıkarak bahçedeki kalabalığı selâmladı. Biz de açıklama yapacaklar diye yanlarına gittik. O sırada avukatlardan biri, mahkeme salonu bahçesinde ayaküstü sohbet eden Aydınlık Gazetesi yazarı CHP. li Mehmet Faraç, gazeteci olduğu söylenen İmambakır Üküş, iki CHP. li bayanın yanına gitti. Duruşma Salonu içinde yaşananlar hakkında bilgi verev avukat, onlara insanın kanını donduran şu tavsiyede bulundu:
“ŞU AN BURADA YÜZBİNLERCE İNSAN VAR.
BU İNSANLAR DURUŞMA SALONUNU BASARSA KİM BUNLARA ENGEL OLABİLİR?
BU KADAR İNSANI DURDURABİLECEK GÜVENLİK GÜCÜ YOK !”
Bunun üzerine İmambakır Üküş basalım mı? diye sordu. Cevap vermemeyi tercih eden avukata,
Üküş bir kez daha sorma ihtiyacı duydu: “Basalım mı ?” Avukatın cevabı ilginçti: “Basıp hepsini kurtarabiliriz. Şayet kolektif bir şekilde hareket edilirse kimse engel olamaz. İçerideki herkesi çıkartabiliriz. ” Dehşete kapılmıştık. Üküş tatmin olmamıştı ki; üçüncü kez avukata “Basalım mı ? diye seslendi.” Bu sırada o guruptan birkaç adım mesafede bulunan şair ve yazar Ataol Behramoğlu da etrafındaki insanlara: “Bundan sonra tek çaremiz kaldı. Dövüşeceğiz. Başka yolu kalmadı dövüşeceğiz! Diye bağırıyordu.
Sabahki girişimlerinde ‘mahkemeyi eline geçiremeyen’ kuşatmakla kalan ulusalcılar, bu sefer öğleden sonra plânlarını uygulamaya koydu. Başta da dediğimiz gibi önceki günkü olaylarda
Ergenekon tarafından birçok olayda kullanılan İşçi Partisi gençlik teşkilâtı Tüm Gençlik Birliği, organizatör konumundaydı. Birliğin Başkanı İlker Yücel, 1 Mayıs olaylarında Taksim’de çıkardığı olaylarla tanınan Halkın Kurtuluşu Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği, TuncayÖzkan Plâtformu ve CHP. Teşkilâtlarını yaptığı anonslarla adeta yönlendiriyordu.
Anonslarda yaşlıların, kapıların önünden çekilerek gençlerin öne geçmesi isteniyordu. Anonsu duyan kalabalık yeniden hareketlendi. Anonslar mahkeme salonundan gelebilecek herhangi kötü bir haberle harekete geçilebileceğine yönelik idi. Dışarı çıkan CHP Milletvekilleri ise kalabalığa seslenerek ‘davanın hukuksuz bir şekilde yürütüldüğü, hakimlerin görevlerini yerine getirmediği’ tarzında açıklamalar ise kalabalığı iyice geriyordu.
Benim de içime daral geldi. Gazetecilerin anlattıklarını burada kesiyorum. Yapılanlar, yargılamayı etkilemek değil, resmen mani olmak söz konusudur. Ülkemizin belli başlı hukukçularının müşterek kanaati İP ve CHP suç işlediler şeklindedir. Bu CHP’nin tarihi boyunca sicili o kadar kabarıktır ki, hangisini anlatayım?
Ha. . Bir de, CHP. li bazı milletvekilleri duruşma salonunda soğanlı lâhmacun partisi ile bir rezalet örneği de sergilediler.
Ödemiş’den geçmişe dair, acı bir anı:
 “Biz Demokrat Parti’liler için; 27. Mayıs. 1960 Darbesi sonrası, o güzel insanlar Yassıada’da sözde yargılanırken, bunlar Silivri’den Yassıada’ya tünel açıp, Menderes ve arkadaşlarını kaçıracaklar, paranoyasını uyduranlardır. Kaderin garip cilvesi, onları Silivri’ye savurmuştur. Ha. . Bir şey daha var yüreğimi cazır cazır yakan.
“Hiçbir şey gizli kalmasın. Tarihe not düşülsün, denir ya hani. Öylesine kavurucu acı mı acı bir hatıra: Ödemiş’li bazı Halk Partililer, Yassıada Mahkemelerinin sonlarına yakın, 27 Mayıs darbecilerine, Demokrat Parti’lilerin asılmasında kullanılmak için URGAN bile gönderdiler.
CHP BUDUR ARKADAŞ!