AK Parti, durduk yerde açıkladığı; terör mağdurlarını ele alan yasa tasarısı ile siyasette ve basında polemik yarattı. En sert çıkışı haklı ifadelerle Devlet Bahçeli yaptı.
AK Parti’nin şehitlik tanımını genişletme çabası şehitlerimizin ruhlarına haksızlıktır, saygısızlıktır. Böyle bir girişimin akıl hocası kimse, AK Parti’nin kendi kalesine gol atmasına sebep olmuştur. Kendi ayağına kurşun sıkmak bir başka deyişle.
 “Sivil şehit” olmaz. Bu konuda, gerek siyasette başta Devlet Bahçeli olmak üzere, gerekse basında karşı çıkanlar yerden göğe haklıdırlar.
Kanunla “Şehitlik Makamı” veremezsiniz. Vermeye kalkarsanız öyle sorunlar çıkar ki; altından ne hükümet, ne de devlet olarak kalkamayız. Örnek mi?
Bu yasanın çıkarılmak istenmesindeki ana unsurlardan birisi “Uludere”de kazara can verenler olduğu anlaşılıyor. Bunların kaçakçı oldukları biliniyor. Şehitlik makam ve payesi ile halkın bir bölümünü hem teskin etmek hem ödüllendirmek oluyor bu girişimin maksadı anlaşılan. Peki, bu örnekten yola çıkarak, ileriki zamanlarda, güvenlik güçlerimizle çatışmaya girerek canını kaybedecek kaçakçı veya farklı maksatlı kişiler için emsal teşkil etmeyecek mi? Taviz taviz taviz. Yeter artık yahu. Sağduyulu Anadolu insanını şirazeden çıkarmayın.
En başta bu tabir ve makam, dini bir muhtevaya (içerik) sahip. “Seküler (din dışı) şehitlik olamaz!
 “Şehitlik Kavramı” doğrudan dini bir hüküm içerir.
“Allah yolunda ölenler…”Allah’ın nimetlerine “şahit” oldukları, kıyamet günü Hz.Muhammed’in yanında münkirler (islamiyeti reddeden-kafir) aleyhine “şahitlik” yaptıkları için “şehit” ünvanı alıyorlar. Bu gerçekten yola çıkarak, örneğin; yukarıda gerekçesini açıkladığım “Sivil Şehit” tabiri yerine aynı anlama gelen “sivil tanık” tabirini yerleştirdiğiniz zaman durumun nasıl bir garabet ortaya çıkaracağı görülür.
Şehitliğin içine dini olmayan bir muhteva yerleştirilemez! “Vatan için, bayrak için” hayatını feda edenler de, “Müslüman toprağını savunmak” “farz-ı ayn” olduğu için, “şehit olmuş sayılıyor.”
Radikal Gazetesinden Cüneyt Özdemir ve Eyüp Can olaya ütopik yaklaşıyorlar. Cüneyt Özdemir, Hrant Dink’i basın şehidi olarak tanımlıyor. Hadi onu anladık. Ya Eyüp Can’a ne demeli? Körle yatan şaşı kalkar misali, bulunduğu çevre onu da şaşırtmışa benziyor. Bakın ne yazıyor.
 “Daha, asker [şehit] tanımı bile vuzuha kavuşmuş değil. Askerliğin [zorunlu] olduğu laik bir ülkede, hangi askere kim dini bir mertebe verebilir?”
Eyüp Can beni hayal kırıklığına uğrattı. Başka bir şey demeyeceğim. Şehitliği, laiklik üzerinden hafife alıyor.
Şimdi benden AK Parti’ye laiklik üzerinden bir hatırlatma. Bir kere Meclis, dini bir tanıma dayana kanun çıkaramaz. Çıkartılırsa laiklik prensibi çiğnenmiş olmuyor mu? Partiyi kapattırmak mı istiyorsunuz?
Söylenmesi bile bir tuhaf olan “sivil şehit” lik için, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan veya Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş aldınız mı? Meclis yasa çıkartıp kimseye dini niteliği olan bir unvan veremez. Bu konuda tek “fetva” makamı Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Bir de bütün dinlerin şehidi vardır diyenler, ne kadar gülünç oluyorlar. Başvurulacak tek kaynak bu konuda, Kur’an- Kerim. Orada böyle bir şey yok. Eee. Şehitlik makamı sadece islamiyete özgü.
Cihan Harbinde, Milli Mücadele’de hayatını kaybeden gayrimüslimler, islam inancına göre şehittirler. Doğrusunu da Allah bilir. Gerçek şehitlerimize rahmet olsun.
Saygılarımla.