Yazıma iktidar seçmenine bir soru ile başlamak istiyorum: “Siz gerçekten cumhurbaşkanında birden oluşan Atatürk hayranlığına inanıyor musunuz? Bugüne dek her fırsatta hedef aldıkları Atatürk nasıl oldu da birden bu kadar değerli oldu?”
TV’de haberlerde izliyorum. Cumhurbaşkanı konuşuyor: "Birileri çıkmış biz Atatürk'e Atatürk dedik diye bir sürü senaryolar yazıyor. Adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise bizim bunu ifade etmemizden daha doğal ne olabilir? Cumhuriyetimizin tüm önemli tarihleri gibi 10 Kasım'ları da artık bu anlayışla değerlendirmeli, Atatürk'ü sadece anmakla kalmamalı, anlamaya çalışmalıyız.” “Söylemi Marksist, faşist çevrelerin tekeline mi bırakacağız? CHP gibi amorf bir partinin Atatürk'ü milletimizden kaçırmasına rıza göstermeyeceğiz." Gülmekten kendimi alamadım.
Konuşmalarında sürekli ‘'Gazi Mustafa Kemal'' hitabını kullanan Erdoğan artık “Aziz Atatürk” demeye başladı. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Mahir Ünal katıldığı bir TV programında "Cumhuriyet de, Atatürk de bizimdir. AKP siyasetinin M. Kemal Atatürk ve cumhuriyetle hiçbir zaman, hiçbir sorunu olmadı." dedi. Atatürkçü açılım sürüyor ama Atatürk’e hakaret eden tarihçi müsveddeleri sarayda yemeklerde ağırlanıyor. Atatürk’ün annesine sövüp sayanlar 29 Ekim resepsiyonuna çağrılıyor? Gerçekten şaka gibi. Yeşilçam’a taş çıkartılıyor. Sanki komedi filmi.
Biz Atatürk dediniz diye senaryolar yazmıyoruz. O senaryoları yıllar boyunca siz yazdınız. Tek tek hatırlatayım isterseniz:
“Elhamdülillah şeriatçıyız. Referansımız İslam’dır. Tek hedefimiz İslam devletidir.”” (21.11.1994 Erdoğan-Milliyet)
“Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” (12.05.1994 Erdoğan-Hürriyet)
“Her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor” (14.11.1994 Erdoğan-Hürriyet)
“Türkiye kendine din olarak Kemalizm’i almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir…” (05.11.2006 Erdoğan-Hürriyet)
“Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir.”
“Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz.”
“Yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla usul usul, sonra evvel Allah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız.” (İnek olarak Laik Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini kastediyor.)
"Bu sabah resmi görevim nedeniyle bir törene katıldım. Süslü püslü görünüşüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. İçim kan ağlayarak, bugünkü törenlere katıldım. Ancak bu düzen değişmeli... Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola, harman ola, Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin"(10 Kasım 1996 Şükrü Karatepe Kayseri Belediye Başkanı, bugün Cumhurbaşkanı başdanışmanı)
"İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da, inancın emrettiği gerçek, niçin reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor?"(Bu iki ayyaştan biri İnönü anladık da öteki kim?)
"Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştı" (Atatürk ve İsmet İnönü'yü kastediyor.)
Anayasa'dan ilk üç maddeyi ortadan kaldıracaklarını söyleyen, Atatürk ve arkadaşlarına iki ayyaş diyen, bugüne dek Türk, Türkiye, Atatürk, Türk milliyetçiliği sözlerini ağzına almayan, tüm okulları imam hatipleştiren, kurumlardan TC ibaresini çıkaran, ders kitaplarından Atatürk'ü kaldıran, cumhuriyet çocuğunun andını yasaklayan, Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yandaşlara ve yabancılara peşkeş çeken, Atatürk’ün millete bağışladığı Atatürk Orman Çiftliği’ni gasp edip kaçak sarayı diken bunlar değil mi? Beyler daha önceleri nerelerdeydiniz? Düne kadar O’na etmediğiniz laf, yapmadığınız saygısızlık kalmadı. Şimdi koyu Atatürkçü oldunuz öyle mi? He canım biz de yedik. Bu sevginin bir tek açıklaması var: 2019 devlet başkanlığı seçimi. Yandaş gazete yazarı da bunu açıkladı: ”Yüzde 50+1'i almak için artık toplumun yüzde yüzünü kucaklamalıyız.” Ancak yemezler.
Biz dün ne isek bugün de oyuz. Atamızın askerleriyiz. Asla çıkar Atatürkçüsü olmadık, olmayız. Aldanmadık, aldatmadık. 2012’de “Bu hasret bitsin, okyanusları aş da gel” deyip bugün “2010’dan beri FETÖ için alanlarda hep uyarı yaptım.” diyenlerden de değiliz. 15 senedir, Kemalistlerin yaptığı eserleri satarak yaşadınız. 16 Nisan referandumunda HAYIR dediğimiz için ne fetöcülüğümüz kaldı ne teröristliğimiz, ne de vatan hainliğimiz. NASIL İNANALIM? Öyle bedava Atatürkçülük olmaz. Maraş dondurmacısını layık olduğu yerine yolla. İmam hatipleri laik okullara çevir, fitne yuvası tarikatları yasakla, millete ve devlete verdiğin maddi zararları servetinden geriye öde, suçsuzları hapisten çıkar, eğitimi laik hale getir, sonrasını düşünürüz. Saygılarımla hoşça kalın.