Öteden beri Türkiye’de yapılmakta olan seçme ve seçim sistemlerine hiç sıcak bakmamışımdır. Yazılarımda defalarca seçim sistemini eleştiren konulara değinmiştim. Siyasi partiler yasası ve seçim sisteminin demokratik bir yapıya kavuşturulmadıkça ne seçim sonuçlarının gerçek halk fikrini yansıttığını ne de seçilenlerin gerçekten halkı temsil ettiğini düşünmek pek mümkün değil. Zira adayları tespit etmesi gereken delegeleri halk mekanizması belirlemedikçe, adayları da yine tamamen halka dayanan bir belirleme sistemi ile tespit etmeyip, üç beş kişilik kurullar tarafından listelenip halka dayatılırsa; Ziya paşanın dediği gibi  “Kadı ola davacı,  mübaşir ola şahit. Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?”
 
Şimdi bu konudan neden bahsettiğimi izah etmeye çalışacağım.
 
Sayın Tayfur Çiçek yerel basında yer alan haberlere göre, geçtiğimiz şubat ayında yıkılma işlemini tamamladığı eski perakendeci hali hakkında yaptığı açıklamada, “Buraya en uygun projeyi yapmak istiyoruz. Bunun için proje yarışması yapacağız ve en başarılı projeyi seçerek, ihaleye çıkacağız. Ancak, burasının meydan ya da iş merkezi olması noktasında da halkımıza danışacağımızı söylemiştik. Verdiğimiz sözü tutarak belediye binamıza bir sandık koyduk. Vatandaşlarımız burada beğendikleri proje için oy kullanabilecekler. İnternet üzerinden Bilgi İşlem birimimizin ayarladığı bir programla TC kimlik numarası kaydı ile oy kullandıracağız. Bu sayede oy kullanan vatandaşların mükerrer oy kullanmalarının da önüne geçmiş olacağız. Yaklaşık on gün boyunca oy kullanılacak olan sandığı daha sonra açarak çıkan sonuncu basın yolu ile vatandaşlarımıza duyuracağız. Bu proje Tirelilerin projesi olacak” şeklinde açıklamada bulunmuş.
 
Hepimizin bildiği gibi eski perakendeci hali denilen alan, Portakal pazarı olarak hatırladığımız alanın içinde yer almaktadır. Oldukça sık bir şekilde tarihi mekanlar ile değerinden asla kuşku duymadığımı eski Tire şehir merkezinin tam merkezinde bulunan bu alan, tarihi dokumuz açısından son derece önemli bir konuma sahip.
 
Hemen hemen tüm Tirelilerin Portakal pazarı olarak bildiği bu alanın tarihsel kökleri 15. yüzyıla kadar dayanıyor. Tire tarihi konusunda yayımladığı kitapları ile yakından tanıdığımız Tire Kültür Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Munis Armağan’dan aldığımız bilgiler, Portakal pazarının isminin aslında Portugal pazarı olduğu yönünde. Peki niye Portugal? Onun da nedeni şu. 15. YY. da yani 2. Beyazıt döneminde İspanya ve Portekiz’den tehcir edilen Yahudilerin Osmanlı Devleti tarafından sahip çıkılarak iskan ettirilmesi kapsamında  Tire’ye gelen Portekiz Yahudileri ticari hayatlarını bu alanda açtıkları pazarlar ile sürdürmüşler. Ve bunun üzerine Portekizlilerin ticaret yaptığı bu alan zamanla Portekiz kelimesinin söylenişi olan Portugal şeklinde anılmaya başlanmış. Portugal kelimesi de zaman içerisinde halk arasında portakal şekline dönüşmüş durumda. Yoksa buranın Portakal pazarı olarak anılmasının meyve ismi olan Portakalların satıldığı bir yer olmasından kaynaklanmıyor yani…
 
Tarihsel açıdan oldukça önemli olan bu alanda ne yapılacağının ve nasıl bir proje uygulanacağının belediye başkanımız tarafından halkımıza sorulmasını elbette ki, takdir edilecek bir davranış olarak ele almak durumundayız. Şehri yönetenlerin, şehrimizin geleceğine şekil verecek olan böylesine önemli konularda halkın düşüncelerine itibar etmesi kesinlikle demokrasi anlayışımıza yerleşmesi gereken bir davranış biçimidir.
 
Ancak burada henüz anlayamadığımız birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan biri, madem ki bu alana otopark ve iş merkezi mi yoksa alt katında otopark olan bir şehir meydanı mı yapılacağı konusunda başkan beyin daha önceden verilmiş bir sözü vardı da, ne diye bir takım bilboardlarda bu alana iş merkezi yapılacağına dair tanıtım reklamları konuldu? Eğer iyice hazırlanılmış ve başkan beyin ilişkileri doğrultusunda ortada verilmiş bir karar var ise neden “referandum” yapılıyor? Keşke o reklamlar “bu alana ne yapılacağını halkımıza soracağız” şeklinde bilinçlendirmeye ve halkı şehrin yönetimine davet ve dahil etmeye yönelik bir içerikte yayımlansaydı. Anlayacağınız birbiri ile teknik olarak çelişen bu iki davranış biçimi bir sürü kuşkuyu da beraberinde getiriyor. Başkan beyin bir an önce işin bu yönüne açıklık getirmesi gerektiği düşüncesindeyim.
 
Bir diğer kuşkum da, adına referandum denilen halka sorma eylemi hakkında olacak. Ülkemizde uygulanan seçim sistemleri konusunda ne düşündüğümü yazımın başında izah etmiştim. Bu bakış açısı ile bakıldığında yapılacak olan referandumun ya oldukça ciddiye alınarak kafalarda hiçbir kuşku bırakmaması gerekiyor ya da adının referandum değil de anket olarak lanse edilmesi gerekiyor. Eğer bu bir referandum ise, öncelikle sanal ortamda yapılan oylamalardan T.C kimlik numarası sorgulansa bile kesinlikle vazgeçilmesi gerekir. Ya da sandığın ve sanal ortamdaki oy kullanma sisteminin kontrolünün ve resmiyetinin en azından bir notere bırakılması şart gibi görünüyor.
 
Bunca açıklamanın ardından konu hakkında ne düşündüğüme gelirsek; başkan beyin biz ne söylersek tam tersini yapmak için yoğun gayret sarf edeceğini bile bile arz edeyim efendim… Ben şahsen tarihsel açıdan da çok önemli olan bu alanın şehrimizin en büyük eksikliklerinden biri olan şehir meydanı olarak değerlendirilmesini istiyorum. 
 
Ya da dediğim gibi sırf bizim gibi Tireliler bu yönde fikir beyan etti diye iş merkezi yapılacaksa bunun İller Bankası kanalıyla borçlanarak yapılmasının ve hiç değilse borç da olsa yapılacak olan projenin belediyeye kalmasını yani belediyemizin borç da olsa ciddi bir mal varlığına sahip olmasını isterim.  
 
Ancak üç yıldır halkın düşüncelerinin dikkate alınması noktasında karnesi zayıf olan bir zihniyetin bu kez “referandum” gibi (havalı! ) bir eylem ile halka sormaya kalkışmasını iyi niyet olarak algılamakla birlikte; ciddiyet açısından eksikliklerinin giderilmesi yönündeki talepleri ve gereklilikleri de bir kez daha vurgulamak durumundayım.
 
Yoksa Tireliler yazımın başında Ziya Paşa’dan aktardığım güzel soruyu ilelebet sorma durumunda kalacaklar. “Kadı ola davacı,  mübaşir ola şahit. Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?”