“Oku! İlim öğrenmek kadına da, erkeğe de farzdır”
 
“Kitap zekâyı kibarlaştırır. Zekânın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız. ” der. Cemil Meriç.
            Her insanın hayatında ulaşmak istediği emelleri gerçekleştirmek istediği hayalleri vardır. Bu hedeflerine ulaştıracak en önemli araç “bilgi” dir.
Kişisel gelişimin, ferdin kemalâta “noksansızlık, mükemmellik” ulaşmasının en önemli faktörü olan bilginin (enformasyon) yüzde 60’ı ise okumakla elde edilmektedir. Bir toplumun veya ülkenin ayakta kalabilmesi ve kalitesi, geleceğini teslim edecek gençlerinin birikim ve seviyesi ile doğru orantılıdır. Okuyan, okuduğunu; “etrafını cami, ağyarını mani”-gereksiz olanlardan kurtulup, gerekli olan ile uğraşmak- bir şekilde anlayan ve “yaşatma” odaklı çalışan gençler, geleceğin aydınlık ikliminin mimarları olacaklardır. Bu birikim ise yılların emek bilgisinin dercedildiği “içine alan” kitaplarla mümkün olacaktır.
            Ne yazık ki; geleceğimizin teminatı olan gençler, kitaptan, okumaktan, öğrenmekten her geçen gün uzaklaşıyor. Kütüphaneler unutuldu bile. Oraları da “bilgisayar cafe” oldu (Ödemiş Belediye Kütüphanesi canlı örneği)
            Dergi dahil yüzde 4’ü okuyan ülkemizde televizyon izleme oranının yüzde 95 olması, gazete günlük traj ortalamasının neredeyse 25-30 yıldır değişmeyerek, traj, 4 milyon civarında, bunun da bir milyona yakınının spor (daha doğrusu futbol ve şans oyunları gazeteleri oluşturuyor) olması gelinen nokta, acı gerçeği özetlemektedir. Oysa kan kaybeden, birikimimizin ana unsuru (öge) olan kitap ve yayın sektörünün canlı tutulması, devletçe desteklenmesi (özel tiyatrolara verilen parasal destek düşünülürse, önceliğin kitap ve faydalı yayınlar olması gerekir diye düşünüyorum. Son günlerde basına yansıyan ve Kültür Bakanlığınca haksız ve tartışmaya, tenkide açık; maddi desteğe mazhar ‘onurlanma’ olan Ferhan Şensoy Tiyatrosunun bugünlerde sergilemekte oldukları tiyatro oyununda milli ve manevi değerlerimizle nasıl alay edildiği düşünülürse, özel tiyatrolara olan bu desteğin gözden geçirilmesi gerekir. Zaten yurdumuzun büyük yerleşim birimlerinde Devlet Tiyatroları ve Belediye Tiyatroları bu işlevi görüyorlar. İnsanımızın gelir seviyesine göre kitap fiatları hayli yüksek.
            Okuma oranlarına bakıldığında ilk emri “OKU” olan bir dinin mensubu ve takipçisi olan toplumumuzun, ülkeler arası sıralamasında sonlardaki durumu içimizi sızlatmaktadır. Sadece evlerimizde zengin kütüphaneler tefriş ‘döşeme’ ederek kitap okuru olunmayacağı hepimizin malûmudur. Bu konuda projelerden yoksunluğun üzüntüsünü okumayı seven biri olarak yaşarken, Saygıdeğer Ödemiş Müftümüz Mustafa Bilgiç Beyefendinin şehrimize iki kütüphane birden kazandırma girişimi beni çok duygulandırdı, mutlu oldum. Maddi manevi destek biz Ödemiş’lilerin boynunun borcudur bu projeye. Kütüphanelerden birinin “Hamdi Bey Camii” diğerinin inşaatı bitme aşamasına yaklaşan “Şeker Camii” bahçelerinde olduğu müjdesini aldık. Kulakları çınlasın (ben; bir müddet Ödemiş dışında olacağım) Büyük Camii İmam-Hatibi Mehmet Ali Hocam da okumayı sever. Son günlerde elinde Cemil Meriç’in bir kitabını görmüştüm. Sayın Müftümüz, bizim çok ve değişik konular ihtiva eden eserler okumamızı salık verdi demişti. O günlerde daha, Müftümüzün Kütüphane girişimi faaliyete geçmemişti. İşte ! dedim, aranan ADAM gibi ADAM bulunmuştur. Zaten verdiği vaazlarda Edebiyatımızın unutulmaz şahsiyetlerinin eserlerinden örnekleri duydukça mest oluyordum. Allah kendisinden razı olsun. Dopdulu bir münevver kişi. İnşaallah emekliliğine kadar onu burada korur ve güzel Ödemiş’e temelli yerleşmesi için gayret ederiz. Camii cemaati olarak; ”M. Akif, Necip Fazıl dışında artık Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Pakistanlı büyük mütefekkir Muhammed İkbal, Cemil Meriç, Ayhan Songar, William Shakespeare vb. değerleri sayın müftümüzün o güzel anlatımıyla dinleyecek ve irşad olacağız.
            Yapılan araştırmalara göre okuma, eğitimde verimliliği yüzde 30 oranında arttırmaktadır. Ayni zamanda bireyin verimliliğine olan bu katkı sosyo-ekonomik yapıya yüzde 50 oranında etki yapmaktadır.
            Toplam nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100. 000 trajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2. 000-3. 000 civarındadır. Kişi başına düşen yıllık kitap alımı kardeş ülkede 100 ABD. Doları iken ülkemizde bu rakam 10 ABD. Dolarının altındadır. Batı ülkeler ve Japonya örneklerini geçiyorum, zira içim acıyor.
            Türkiye’de yüksek öğrenim görenlerin sayısı, 1965’e göre günümüzde 14 kat artmış olmasına rağmen; yüksek öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı, maalesef 1965’in de altında seyretmektedir.
            Türkiye’de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın tam 300 katını bir Norveç’li ayırırken, dünya ortalaması bile bizim ayırdığımız zamandan 3 kat fazla.
            Okumayla arttırılarak sağlıklı hale gelen iletişim; insanla-insan, insanla-tabiat ilişkilerini de sağlam temellere dayandırarak kişide estetik, zarafet ve adanmışlık (kendini yok farzederek, başkaları için yaşama) duygularını geliştirir. Onun için okuma kültürünün geliştirilmesi bir ülke için hayati bir konudur. Çünkü okur, dünyada olup bitenleri arka plânı ile anlayacak, iyi-doğru-güzel olanı daha iyi uygulayacaktır.
 
NELER YAPILABİLİR. .
 
            Erken yaşlarda örnek alınıp özenilen, anne baba, akrabalar, öğretmen başta olmak üzere karşılaştığı faydalı ve önemli insanlar, her an gördüğü yönetici ve esnafın elinde kitap görülmeyince, kütüphaneler gözden kaçırılıp, nice zararlı alışkanlıklara savurganlık yapıp, kitaba yapılan harcama israf görülünce, izlediğimiz film. çizgi film, çok seyredilen dizilerin sevilen kahramanlarının elinde veya mekânlarında kitaba rastlanmayınca sonuç kaçınılmaz oluyor.
            Netice olarak; küçük yaşlarda rol model olan aile fertleri (birey) daha sonra okul, akabinde sokak ve çalışma ortamındaki kişilerin kitap okuyan insanlar olması, bilinç altında kitap sevgisini vazgeçilmez kılacaktır.
Hamiş (alta eklenen yazı): Makalemde; yazı dilinde kullanılan bazı, unutulmaya yüz tutmuş fakat okumalarınızda karşınıza çıkabilecek Osmanlıca Türkçesi kelime ve terkip’leri (karışım) özellikle kullandım, bu günün Türkçesindeki karşılıkları da yanında belirttim. Bu suretle genç kuşak okurlarımın da bilgi hazinelerini genişletmesini düşündüm.
Saygılarımla. [rifatgurevin@hotmail. com]