Ülkemiz tarihinde ilke kez halkın oylarıyla bir Cumhurbaşkanı seçilecek. Üç adaydan ilki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Bir diğeri ise çatı aday olarak ismi ortaya atılan, ilk günlerde geniş tabanda çok tanınmasa da kısa zamanda bunu tersine çeviren Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu.  Sonuncu aday ise kazanmaktan çok zihniyetlerine desteği sınayacak olan Selahattin Demirtaş. 
              Adayları değerlendirmeden önce ”İdeal bir Cumhurbaşkanı nasıl olmalı?” sorusuna yanıt verelim. Öncelikle herkesin “benim Cumhurbaşkanım” diyebildiği biri olmalı. Her yönüyle âdil, dürüst ve şaibesiz olmalı. Görevi ile ilgili işlerde verdiği hüküm ve kararlarda hukuka uygun davranmalı ve o konularda söz sahibi olabilecek bilgi ve deneyime sahip olmalı. Devleti yönetme bilgi ve becerisine sahip olmalı. Halkın içinden gelip halkın dilinden anlamalı ve mutlaka Milli değerlere sahip olmalı. 
             Kazanma ihtimali olmayan, kazanmayı da düşünmeyen ve alacağı oy ile sözde çözüm sürecinde izlenecek yola yön vermeyi planlayan Selahattin Demirtaş'la ilgili ciddi ve derin bir irdelemeye ihtiyaç duymuyorum. Demirtaş'ın adaylığı belirttiğim gibi Cumhurbaşkanı olmak amacından çok bölücü terör örgütü ile yapılan müzakerelere verebileceği yön bakımından önemlidir ki gelişmelere göre bunu ileriki günlerde başka bir yazı ile değerlendirmeyi düşünüyorum. 
            Gelelim Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı adaylığına. Yukarıda saydığımız kriterlerin birçoğu Erdoğan'da bulunmuyor. Bu özellikler içinde Devlet yönetimi bilgi becerisine sahip olma ve halkın içinden gelerek halkın dilinden anlama özellikleri kendisinde toplansa da diğer özellikler değerlendirildiğinde çok düşündürücü neticelere ulaşıyoruz. Erdoğan uzlaşmacı olmaktan çok toplumun birçok kesimi ile kavgacı bir tutum içinde. Ayrıca Erdoğan'ın hukuka uygun davranıp davranmayacağı kendi sözleri ile bile şüpheli hale gelmiş durumda. Bugüne kadar tek bir kez ”Türküm” demeyen Erdoğan'ın milli değerlere ne kadar sahip çıktığı da ortada.  17 Aralık sürecinden sonra dillendirilen iddialardan sonra gerek kendisinin, gerek ailesinin gerekse kabinesindeki bazı isimlerim üzerine şaibe düştüğü de su götürmez bir gerçek. Hele hele toplumu adeta ikiye bölen ve ayrıştıran eylem ve söylemleri ile kesinlikle herkesin “Benim Cumhurbaşkanım” DİYEMEYECEĞİ bir isim. Çoğulcu demokrasiyi anlayamamış, farklı anlayışları kucaklayamamış, terör konusu hariç uzlaşmacı olamamış Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması ülkemizde yeni sorunların başlangıcı olabileceği izlenimi veriyor. 
              Tüm bunlardan sonra nihayetinde gelelim yazımın başlığında belirttiğim gibi “Neden Ekmeleddin İhsanoğlu?”.  Birincisi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra bugüne kadar  Çankaya'ya oturan tüm Cumhurbaşkanlarına baktığımızda en iyi kariyere sahip kişi sayın İhsanoğlu'dur. Eğitimi, bilimsel çalışmaları, kariyeri ile bu makama rakiplerine göre şüphesiz en çok yakışan isimdir. Yukarıda saydığımız Cumhurbaşkanı nasıl biri olmalı kriterlerinin de tamamına sahiptir. Babasının Mehmet Akif Ersoy ile olan yakınlığı ve milli kavram ve söylemlerle alınan aile terbiyesi ile gerek ailesinin ve gerek kendisinin milli değerlere sahip olduğu şüphe götürmez. Aldığı görevlerdeki başarıları ile iyi bir Devlet adamı ve diplomat olduğu da bilinen bir gerçek. Milli manevi değerlere sahip olması yanında aynı zamanda modern bir aile yapısına sahip olan İhsanoğlu bu özelliği ile de son dönemde yaşanan laik-anti laik tartışmalarına son verecek bir görünümde. Dürüst ve şaibesiz geçmişi, mütevazi kişiliği yanında söylemlerini de değerlendirdiğimizde sayın İhsanoğlu iyi bir Cumhurbaşkanı olacaktır.
                Ekmeleddin İhsanoğlu'nu çatı aday olarak gösteren siyasi oluşumlar içinde bazı çatlak sesler de yok değil. Ancak artık adaylık süreci sona erdi ve yarış başladı. Bu saatten sonra “O mu olmalıydı? Bu mu olmalıydı?” tartışmalarına bir son verilmeli. Ortada bir gerçek var ki Demirtaş'ı bir kenara bırakırsak önümüzdeki seçim sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı ya Ekmeleddin İhsanoğlu ya da R.Tayyip Erdoğan olacak. Bu çatlak sesler daha çok Erdoğan'a adeta hasım olan bazı CHP'lilerden çıkıyor. Onlara bildikleri bir gerçeği “sayın İhsanoğlu'nun seçilmemesinin Recep Tayyip Erdoğan'In Cumhurbaşkanı olması demek” olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. 
              Şayet Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa maalesef toplumun her kesiminin “benim Cumhurbaşkanım” dediği bir isim olamayacaktır çünkü ona oy vermeyen her fert Erdoğan'ı kendi Cumhurbaşkanı olarak göremeyecektir. Ama Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı görmek isteyenler bile sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'na karşı olmadıkları için İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı olması halinde herkesin “Benim Cumhurbaşkanım” dediği bir Cumhurbaşkanımız olacaktır.