Sıcak ve daha da ısınmaya devam edecek gündem “dershaneler”. İktidarla, iktidarın bir dediğini iki yapmadığı(!) Gülen cemaati arasındaki çatlağı açık açık tarafların söylemlerinde yer almasına yol açan büyük sorun.

          Cemaat ile Erdoğan’ın arasının iyi olmadığı zaten MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın kurban edilmesi hadisesi ile gün yüzüne çıkmış ve bizzat Erdoğan “bu Hakan Fidan’a değil bana karşı operasyondur…” demişti. Zaman içinde kilit konumlara yapılan atamalar ve zaman zaman yaşanan sözlü atışmalar bu soğukluğun hep devam ettiğini bizlere gösterdi.

          Birçoklarının gözünden kaçan bir başka ayrıntı var ki o da kızlı-erkekli mevzuunun en çok Erdoğan’ın sağ kolu hatta belki de biraz beyni olarak nitelendirebileceğimiz Bülent Arınç’ı yıprattığıdır. Sayın Arınç’ı bir çırpıda dışlayan bu süreç sonunda kızlar ve erkeklerden daha çok Arınç ve siyasete vedası hatırlarda kaldı.

          Hemen ardından gelen dershanelerin kapatılması ise yaşananların üstüne tuz-biber oldu. Son yaşananları bir arada değerlendirdiğimizde kızlı-erkekli senaryosunun Arınç ve cephesine karşı bir operasyon olduğu sonucunu çıkartmak çok da hayalperestlik olmasa gerek.

          Dershanelerin kapatılmasını “çocuklar çocukluklarını yaşayamıyor, yarış atına dönüyor…”söylemi ile pekiştirerek halk desteği almaya çalışan iktidarla ülkemizde dershanelerin neredeyse dörtte birine sahip cemaat arasında ipler iyice gerildi. Bu süreçte Başbakan kendi ağzıyla “ne getirdilerse yaptık…” bile dedi. Gerçi ne getirdiler ne götürdüler biz pek bilmiyoruz ama anlaşılan Erdoğan’la cemaatin bugüne kadar ki alışverişi bir hayli hareketliymiş.

         Bazı kafalar hala “Tayyip eğitim sistemini düzeltmeye (!) çalışıyor” dese de görünen o ki konunun altında altyapıya, geleceğe ve hatta Devlete (kimilerine göreyse derin devlete) hakim olma çabasından başka bir şey yatmıyor.

         Cemaatin dershane ağının bu kadar yaygın oluşu, buralarda yetişen öğrencilerin bir kısmının ileride yine “hizmet” kadrolarında yer alarak hizmet ağını kuvvetlendirdiği bir gerçek. Yine gerek okul gerekse dershanelerin gelirlerinin yeni okul ve dershane açılmasına kaynak yaratarak her geçen gün cemaati güçlendirdiği de yeni bir tespit değil. Bir de buralarda yetişen başarılı öğrencilerin cemaat değerleriyle bezenip ülke yönetiminde söz sahibi olması ve cemaat menfaatlerini gözetme durumunu da unutmamak gerek. Peki Erdoğan buna göz yumar mı? Göz yummayacağı “”cemaatin okullarına alternatif olarak sunduğu kendi deyimiyle “halkın gözbebeği imam hatipler”’e verdiği önem ve dershanelerin kapatılması ile başlayan başlayan süreç ile çok açık anlaşılıyor.

          Erdoğan ile cemaat arasındaki soğuk savaş gelecek nesillere kimin sahip olacağı ile ilgilidir. Yaşananlar gösteriyor ki büyük bir sürpriz olmazsa Erdoğan ve ekibi geri adım atmayacaktır. Yine görünen o ki bu soğuk savaşta şimdilik Erdoğan bir adım önde. Ne demişler “mühür kimdeyse ferman onundur.”