M. FATİH DOĞRUCAN YAZIYOR..
Habertürk TV’de idi, Meral Akşener…
Saat 20.00 de başlayan TV programında sıcak sohbet ile bir takım mesajlar verdi ve münasibince derin yarıklar açmadan anlamca derin ifadelerle yön gösterdi.
Meral Akşener çok şeyden bahsetti…
Kısa bir program süresinde yakın tarih özeti geçti.
Gerektiği kadar açıkladı ve ustaca ifade etti.
Ancak ben programdan bahsetmek yerine dikkatimi çeken meseleleri öne almak istiyorum…
İlk öncelikle ekrana çıktı ve ne iyi etti…
28 Şubat’ın gerçek kahramanı, edebinle, tarafsızlık şerbetini hergün meclis kürsüsünde içerken, 28 Şubat üzerinden nemalanan iktidarın çıldırma noktasına geldiğini görmekteyiz.
Kısacası eleştirisi, kırgınlıkları kendinde saklı olmak üzere o dönemin ayakta kalmış en yetkin siyasetçilerinden biri olan Meral Akşener, mütevazı bir ifade tarzı ile KRAL ÇIPLAK diyen tarzından vazgeçmedi…
Eh zaten KRAL ÇIPLAK diyebilmek için, önce ÇOCUK masumiyeti gerekir ki, dolanbaçsız açık yürekliliği çocuk kadar temiz bir vicdan muhakemesini de resmetti.
Hiçbir şeyi sündürmedi, üstünde tepinmedi, kestirme yoldan ve dengeyi gözeten üslubunla konuları cevapladı.
Hukuk, Vicdan ve Rıza kavramlarının bir arada olması gerektiğinden ISRAR ile bahsederken Balyoz ve Ergenekon davalarının travmaya dönüşen sonuçsuzluğunu kamu vicdanını yaralamak olarak ele aldı.
Kızlı-Erkekli tartışmasında sağduyu merkezi olduğunu gösterdi ve hayata müdahale ekseninde, bir dönem başını  aç-kapat diyen bir baskı metaforunun şimdi de kızlı-erkekli gibi bir kavram dayatması gibi tezahür ettiğini ifade etti.
İhtilafların çözülmesinden ziyade derinleşmesinden beslenenlerin iktidarını hanımefendice ve devlet adamlığı gereğince eleştirdi.
Düşüncesizce ve bir çırpıda söylenmiş sözler kümesi gibi algılanabilecek kızlı-erkekli hadisesinin ebeveynler üzerinde yaratacağı travmayı işaret ederek, veliler tarafından okula gönderilecek çocukların engellenebileceğini vurguladı.
Dinsel hassasiyetini net ve önce vicdanını  ortaya koyarak ifade etti.
Hacca, devlet imkanı ile gittiği iddiasını kendi parası ile gittiğini açıklarken net bir ifade ile zarif bir şekilde “Şahsi parayla gidilmesi gerektiği” konusunda hatırlatma yaparak bunun bir ibadet olduğunu ve ibadet değeri taşıması için önce ekonomik özveri gerektiğini hatırlattı.
Gerçi Meral Akşener ismine çoktan ikna olmuş bir kamuoyu olduğu ortadayken tevazuyu elden bırakmadı.
Cumhurbaşkanlığı sorusuna kendi önceliği ile cevap verdi. “BABAANNE Olmak”… Allah bu hissi kendisine tattırsın ve duası  kabul olsun inşallah…
Ancak biz affederse eğer bizi, kendisini Cumhurbaşkanı görmek arzusunda olan dev yığınları görmezden gelemeyeceğiz…
Bu arada Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi zamanlama ve siyaset argümanı geliştirmesi açısından can-ı yürekten kutluyorum…
Yerinde ve zamanında hamleler ile siyaset sahnesine fırtına gibi giren bir MHP’nin artık ipuçlarını bizlere sunmaya başlıyor.Velhasıl-ı Kelam ÜLKÜCÜ gelenek ve terbiyesini her satır arasında vurgulayan AKŞENER mütevazı  konuşmasına rağmen istikbal için ÜLKÜCÜ bir umudu ve BARIŞ  PROJESİ olarak tecelli edecek ÜLKÜCÜ iktidarı ağzımıza bir tat olarak bıraktı…
Meral Akşener bir ÇARŞAMBA olarak PERŞEMBE’nin gelişini gösterdi, vurguladığı Devlet Bahçeli ile iktidarın yeni alternatifini işaret etti…
işaret etti…