Yerel siyaset insanlarının ve de bürokratların yaya gezmelerini ve zaman zaman da olsa toplu taşıma araçlarını kullanmalarını önemseyen biriyim. Halkın arasına karışmanın ve halkın nabzını tutmanın en iyi yolu budur. Bir önceki döneminden tanıdığım şehrimizin belediye başkanı Sayın Mahmut Badem’in toplu taşıma araçlarını kullandığını pek görmedim ama sık sık yaya olarak gezinti yaptığına şahit olmuşumdur. Yayaların yaşadığı zorlukları bizzat gördüğü için olsa gerek, 2009 yerel seçimlerine ramak kala Mahmut Badem büyük bir risk alarak Ödemiş cadde ve sokaklarındaki işgaliyeyi büyük oranda engellemişti. Kaldırımlar nefes almış ve vatandaş cadde ve sokaklarda huzur içinde yürümeye başlamıştı. 

2009 yerel seçimlerinde Ödemiş’te CHP’nin seçimleri almasının hemen akabinde şehrimizdeki bir esnaf ve zabıta sohbetine bizzat şahit olmuş ve yaşanan diyalogdan ötürü büyük üzüntü duymuştum. Kaldırımı işgal eden esnaf görevini yapmak üzere orada bulunan zabıtaya çıkışarak: “Sen git, Bekir gelsin” diyordu. (Bu arada bilmeyenler için yazayım. Bekir dediği kişi de o dönemin belediye başkanı Sayın Bekir Keskin oluyor.) Bu şehrin belediye başkanının adını ağzını alırken böylesi yalın bir dil kullanması hiç hoşuma gitmemiş ayriyeten zabıtaya kafa tutması da beni çileden çıkarmıştı. Derhal Bekir beyi arayarak durumu anlattım. Sayın Badem’in seçimlere rağmen büyük bir risk alarak işgaliyeyi önlediğini eğer bu disiplin bozulursa işgaliyenin önüne geçilemeyeceğini belirterek sayın Mahmut Badem’in bu katı tavrını kendisinin de sürdürmesini rica ettim. Sayın Bekir Keskin de düşüncelerime katıldığını ve bu konuda taviz vermeyeceğini söyledi. Çok geçmedi “sarı çizgi” icat edildi. Yanılmıyorsan esnafa 35 - 50 cm gibi bir hak tanınarak bu çizginin aşılmaması istendi. Gayet medeni bir uygulamaydı fakat o günlerde dost meclislerinde bunun çözüm olmayacağını belirtmiştim. İlla ki izin verilen alandan taşarak sıkıntının devam edeceğini ifade etmiştim. Nitekim dediğim gibi de oldu. Teşhir ürünlerini geçtim, kaldırıma masa sandalye atanlar bile oldu.  

2009 yerel seçimlerinden hemen sonra kendisiyle Hastane Caddesi üzerinde karşılaştığım Sayın Mahmut Badem ile ayaküstü uzunca sohbet etmiştik. Karşı partinin yönetim kurulu üyesi ve meclis üyesi adayı olmam nedeniyle kendisinin “Bana seçimi kaybettirdiniz!” sitemi ile karışık samimi bir sohbete koyulduk ki bizi bu sohbette görenler soluğu CHP ilçe binasında alıp bu samimiyetimi sorgulamışlardı. Vay efendim ben Mahmut Badem ile nasıl konuşurmuşum. Benim sohbetimi sorgulayarak partili olduklarını iddia eden kişilerin de daha sonra Ak Parti’de kayıtları çıktı o da ayrı konu… Zengin – fakir, güzel – çirkin, sağcı – solcu benim için fark etmez. Ben insan olan insanla konuşurum. Bu yüzden kendimi savunma gereği bile duymadım.

 Her neyse… 

Sayın Badem ile o gün ayaküstü konuşmamızın konusu Bugün çok merak edilen o Dolmabahçe görüşmesi kadar gizemli de değildi hani… Büyük çoğunluğu kaldırım işgali üzerineydi. Kendisini tebrik etmiştim. O da o gün mevcut durumdan şikâyetçi olarak vatandaşın rahatsız edildiğini belirtmişti.

 Bugün durum o günden pek farksız değil… En güzel parklarımızda bir çadır işgali almış başını gidiyor. Görüntü kirliliği olduğu gibi üzerleri pislik içinde olan çadırlardan süzülen yağmur suları çamurla karışık vatandaşın üzerine akıyor. Kaldırımlarımızda çamaşır makinasından motosiklete, kahve değirmeninden iç çamaşırına, ıspanaktan pırasaya kadar hemen hemen her şeyi görmek mümkün! Abartmıyorum bir kaldırıma adamın biri patron koltuğunu atmış önünde sehpası, sehpanın üzerinde kahvesi, bacak bacak üstüne de atmış, ne gelenden utanıyor ne de gidenden…

 Ailecek kaldırımda yürüyemiyor ve gerçekten trafiğin yoğun olduğu noktalarda taşıt yoluna inmek zorunda kalıyoruz. Çoluklu çocuklu insanları hesaba katarsanız sıkıntı daha da büyüyor. Bu yüzden Sayın Badem’i bu konuda tavrını bildiğim, desteklediğim, takdir ettiğim eski Badem olmaya davet ediyorum. Ve inşallah bugünden itibaren kaldırım işgaline daha bir eğilen Zabıtamız ile vatandaşımızın kendi yolu olan kaldırımda daha rahat yürümesini temenni ediyorum.

 Sevgi, saygı ve selamlarımla…