Yarından sonra 10 Aralık Dünya İnsan hakları günü, tüm insanlığa kutlu olsun. Kainatın en değerli varlığı insan, dolayısiyle bu kıymetli varlığın birtakım haklarının olması da gayet doğal. Temel haklar ferdin insan olarak yaratılmış olmaktan kaynaklanan vazgeçilmez, dokunulmaz, reddedilmez ve istisnai durumlar dışında kısıtlanamaz haklardır. Bunlar dinine, diline, ırkına, rengine, milliyetine cinsiyetine ve sosyal statüsüne bakılmaksızın tüm insanlara tanınmıştır. Temel haklar insanın üzerinde her türlü tasarruf yetkisine sahip bulunduğu haklar olmayıp bunların belli şartlar altında kullanımı söz konusudur. Zira bu hakların Allah’ın insanlara bir bağışı ve lütfu olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla insanın insan olmasından dolayı hak sahibi olduğunu benimseyen görüş böyle bir zemine oturmaktadır.
İslam bilginleri, dinin maksadının din ve dünya işlerinin kendisine bağlı bulunduğu beş temel ilkenin konulması ve korunması olduğunu belirtmişlerdir. Zaruriyyat/zaruri maksatlarda denilen bu beş ilke;
1- Dinin korunması
2- Canın korunması
3- Neslin/ırzın korunması
4- Aklın korunması
5- Malın korunmasıdır
İnsanın yeryüzünde varlığını sürdüre bilmesi ve beşeri sorumluluğunu yerine getirebilmesi için korunması gereken ve bugün insan hakları çerçevesinde düşünülen hemen bütün hak ve özgürlükleri kapsayan bu beş ilke Müslüman olup olmadığına bakılmaksızın evrensel olarak bütün insanların temel hak ve özgürlüklerini belirlemeye yöneliktir. Kişinin hak ve özgürlüklerden yararlanabilmesi her şeyden önce yaşama hakkına sahip olmasını gerekli kılar. İslam, hiçbir ayırım gözetmeksizin her ferde hayat hakkı tanımış ve bu hakka yönelebilecek her türlü ihlal ve tecavüzü önleyici tedbirler almıştır. İslam’da haksız yere bir cana kıymak yasaklanmış böyle bir suçun işlenmesi durumunda ağır cezalar konmuştur.
Kur’an yaşama hakkına son vermenin büyük bir insanlık suçu olduğunu şu şekilde ifade etmektedir; ”Kim bir cana veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” Hz. Peygamber de veda hutbesinde konunun önemine dikkat çekerek ;”Bu gün, bu ay ve bu beldeniz nasıl kutsal/masun ise canlarınız, mallarınız ve ırzlarınızda öyle masundur, güvence altındadır” buyurmuştur. İnsan önce kendi yaşam hakkına saygı duymalıdır ki başkalarının da hayat hakkına saygı gösterebilsin. Hayat insana Allah’ın emanetidir. Onu sona erdirme yetkisi sadece Allah’a aittir. Dolayısıyla insanın hayatını sonlandırma gibi bir hakkı kesinlikle bulunmamaktadır. Cinayet, katliam, intihar gibi yaşam hakkını ihlal anlamına gelen söz konusu her türlü uygulama dinen büyük günah kapsamına girmekte olup failini Ahiret’te can yakıcı azaba sürükleyecektir. Yüce Allah;”. Haddi aşanlar için elem verici bir azap olduğunu hatırlatırken” Hz. Peygamber de;”Allah’ın haram kıldığı bir cana kıymanın helak edici olduğunu ifade etmektedir”
İslam getirdiği hükümlerle bir yandan hak ve özgürlükleri tesbit ederken diğer yandan hak ihlallerine karşı getirdiği müeyyidelerle bu hakları garanti altına almıştır. İslam anlayışında kanunsuz suç ve ceza yoktur. Aksi ispat edilmedikçe herkesin masum olduğuna hükmedilir. Beraati zimmet asıldır. İslam, zulüm, şiddet, cehalet ve esaretin hüküm sürdüğü bir sosyal doku içerisinde doğmuş olup zulüm ve şiddetin yerine adaleti, cehlin yerine ilmi ve eğitimi, köleliğin yerine hürriyeti tesis etmeyi hedeflemiştir. Ne mutlu yaratılanı yaratandan ötürü hoş gören adam gibi adam olan insanlara..Gününüz kutlu olsun sevgili dostlar.