Ne güzel sözdür “höşgörü”. Çoğu kez ağzımızdan bir çırpıda çıkıverir çıkmasına da hoşgörmeyi gerçekten başarabiliyor muyuz? O biraz şüpheli.
 
              Hoşgörüyü en kolay anlatımla karşımızdaki insan ya da topluluğun düşünce ve davranışlarındaki kendimizin doğru ve anlayışıyla çabuk ve kesin yargı, eylem ve söylemlerden kaçınma olarak açıklayabiliriz. Hoşgörünün eksik olduğu birey ve toplumlarda, yaşamın sürekli çatışma ve kargaşa içinde sürdüğüne birçok kez tanık olmuşuzdur. Hoşgörüyü kavramak, yaşamak ve yaşatmak için bilgi, sevgi ve çaba gerekir. Çünkü hoşgörü bireyin kendini psikolojik, sosyal ve felsefi olarak bilinçli bir şekilde kavrayabildiği oranda oluşabilir. İçten sevemesek bile karşımızdakini anlamaya çalışmak olması gereken ama bir o kadar da zor bulunur bir meziyet.
 
             Neredeyse tüm inanış sistemlerinin temelinde sevgi, saygı ve hoşgörü var. Siyasi görüşü içinde barındıran bir çok “izm”’in felsefesinde de aynı söylemler var. Ama ne acıdır ki aynı sistemin parçası insanlar zaman zaman kendi inançlarına ya da kendi siyasi fikirlerine ters gelen insanlar acımasızca davranıp, hayatlarına bile kastedebiliyorlar. Sözde hoşgörü maalesef özde gerçekleşmiyor çoğu kez.
 
             Aslında birçoğumuz hoşgörülü olmayı istesek de bunu başarmakta zorlanıyoruz. Trafikte araç kullanırken, işimizi yapmaya çalışırken hatta aile içinde canımızdan çok sevdiklerimize bile hoşgörü sınırları aşıyoruz. Bunu aşmanın en güzel yolu hayatımızda sevgiye daha fazla yer ayırmaya çalışmak. Çünkü sevginin insana kattığı enerjiyi ve değeri başka hiçbir şey veremez.
 
              Bu yazımda hoşgörüyü işlememin sebebi ise kentimizde uzun yıllardır köşe yazarlığı yapan sayın Mehmet Şahan’ın yerel gazetelerle ilgili yazısıdır.
Yazısında yerel gazetelerin yerel yorum ve haberlerden oluşması gerektiğinden bahseden Şahan’a kısmen katılıyorum. Bence de yerel gazetelerde adından da anlaşılacağı üzere yerel konulara ağırlık verilmelidir. Ama bu yerel gazetelerin  ülke ya da Dünya gündeminden uzak kalmasını gerektirmez kanısındayım. Ama sayın büyüğüm yazısının son bölümünde öyle güzel ve doğru ifadelerde bulunmuş ki kendisini ayakta alkışlıyorum.
 
              Kentimizdeki yerel gazeteler zaman zaman kendi aralarında küçük çekişmeler hatta sürtüşmeler yaşasa da, bazı kalemler olmayan yarayı kaşımaya çalışsa da Mehmet Şahan ağabeyimiz bize öyle güzel bir ders veriyor ki umarım herkes bundan kendi payına düşeni almayı başarır.
 
                Mehmet Şahan’ın yazısındaki “Görüşleri farklı olsa da hiç birinin yurtseverliğinden, Ödemiş severliğinden şüphe edilmemelidir.” , “bu dört güzide yerel gazetesi birbirlerinin kuyularını kazmadan, dostça yayın hayatını sürdürsün.” ifadelerine kim şapka çıkartmaz?  Hele “siz dördünüz, birden daha güzelsiniz.” Sözünün samimiyeti ve güzelliğine diyecek söz bulamıyorum.
 
                Teşekkürler sayın Şahan, hem hoşgörünüz için hem de bize hoşgörülü olmayı hatırlattığınız için.