Akşama operasyon vardı. Lice’den Bingöl’e gidecektik. Züppelerin, farları açıkken otobanda kullanamadığı arabayı, farsız, yamaçlardan sürecektim. Her an bir roket yeme olasılığı da vardı üstelik!  Yalnız olsam, gerekirse vatan için gözümü de kapar öyle kullanırdım. Taşıyacağım yük ağırdı. On üç tane vatan evladı vardı, sırtımda... Ayşe’nin yavuklusu Ali, Osman emminin bi’denecik Muzaffer’i, Zeynep ananın en küçük oğlu Mehmet, Zeki, Rüstem, Halim, Abdülkadir…

Şaşkındım. İlk operasyonumdu. Ölüm hiç bu kadar yakınıma gelmemişti. Ama hazırdım.

Bir asker bağırıyordu: “Köklerini kazıyacağız! Analarını belliyeceğiz!” Kafasında bandana, yüzüne karalar çalmış, bildiğin Rambo işte!

Son telefonlar ediliyor ve vakit gittikçe yaklaşıyordu. Hareket saatine on beş dakika kalmıştı. Bir asker kayıp… Yok, şehit değil arazi! Tahmin etmem pek zor olmadı. Bizim Rambo ortalarda yok! Sağda solda onu aradık, bulamadık. Hareket emri geldi, bir eksikle yola çıktık.

Görev tamamdı. Üç gün sonra birliğe döndük. Bizim Rambo da oradaydı. Üç gün taburun etrafında pır döndürmüşler. Öğrendik ki biz gittikten sonra onu bir ranzanın altında bulmuşlar. Yok uyumuşta, yok düşmüşte, yok yuvarlanmışta bi’sürü hikaye…

Bunu niye mi anlattım.

Son genel seçimlerin ardından giderek tırmanan terör olayları üzerine izlediğim sosyal medya paylaşımları bana bu olayı hatırlattı. Bakıyoruz herkes özel harekatçı, herkes komando, herkes jandarma, herkes polis olmuş. “Yakalım, yıkalım, anasını ağlatalım” paylaşımları gırla gidiyor. Bir nevi hepimiz Ramboyuz!

Tamam, üzülüyorsunuz anladık ta ne var bi’de süzülseniz.

29,90’a Türkiye’nin her yerinden her yerine uçuş bileti alabiliyorsunuz. Evvela bunu bilin istedim. “İyi de birader sen niye gitmiyorsun?” diyenleri duyar gibi oldum. O aslanların; sizden, bizden istediği omuz, bu omuz değil de ondan! Onlar anlayış istiyor, samimiyet istiyor. Neden ve niçin öldüklerini anlayıp size düşen görevi yerine getirin istiyor.

Size, bize düşen ne mi?

İşte o da “samimiyet!”

Alkışlarken, yuhalarken, gülerken, ağlarken, oy kullanırken, siyaset yaparken, haber izlerken ve birde dua ederken samimiyet!    

Zira; “Eğer söz söyleyen adam, söylediği şeye samimiyetle inanıyor ve samimiyetle anlatıyorsa, taşlardan mavi çimen çıkardığını iddia etse de, kendisine inanacak kimseler bulunur.” Ve şunu da sakın unutmayalım ki samimiyetin kaybolması kuvvetin kaybolmasıdır!