Maalesef bir yılı daha tükettik. Bir yıl daha eksildi ömrümüzden. Şimdi yepyeni bir yıl var önümüzde… Her yılbaşında olduğu gibi bu seferde geçmiş senenin muhasebesini yaparak yeni yıla umutla sarılacağız. Geçmiş senesi kötü geçenler iyi bir yıl umacaklar… İyi geçenler de daha iyi bir yıl dileyecekler.  Ne kadar doğru bilinmez ama çağımızın olmazsa olmazlarından Facebook, Twitter, İnstagram vb. sosyal paylaşım sitelerinden gördüğüm ve tahlil ettiğim kadarıyla çoğunluk için 2014 iyi bir yıl olmuş. Hoşmuş, güzelmiş, fena değilmiş. Nadiren de olsa 2014 yılını kara bir yıl ilan eden kimselerde var. Ben, yaklaşık on beş senedir aktif olarak kullandığım bu internet âlemini artık hiç gerçekçi bulmuyorum. Tamamen sahte, yapmacık duygular içeren bu âlemde her şey yolunda ve herkes mutlu görünse de işin aslı öyle değil…
Sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarına bakımsız halleri ile ya da eski bir elbise ile fotoğraf koyan insan yok denecek kadar az… Fotoğraflarda herkes çok şık, herkes gülüyor. Sarılmalar, canımlar, cicimler gırla… Haliyle başkasını mutlu görüp kıskanan insan sayısı da tavan yapıyor. Hemen “O mutlu, ben niye değilim?” ile başlayan bir depresyon içerisine giriliveriyor. Hâlbuki aynı mutluluk fotoğraflarından kendisinde de var. Yani anlayacağınız birçok insan sanal pencereden göründüğü gibi yaşamıyor. Ama bu ifadelerim tüm paylaşımların sahte ve tüm hesapların yapmacık olduğu anlamına gelmesin. Benim iddiam; paylaşılan mutluluk gerçek bile olsa bu durumun yedi gün yirmi dört saate has bir durum olmadığı ve mutluluk gibi acıların da var olduğudur. Yani herkes yüzde yüz mutlu değil… Zaten bu mümkünde değil. Bu yüzden gülen bir insana baktığımızda onun da bir acısı, sıkıntısı olabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek lazım.
Gerçek hayata şöyle bir bakacak olursak bir zamanlar kendisine “Sayın” dendi diye kıyametin koparıldığı bebek katili için “Kahraman” ilan edilme günlerinin yaklaştığının bilmem farkında mısınız? Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hatta Adalet Bakanı’nın bile iş ve işlemlerini “manidar” bulduğu, bağımlı bir yargının dağıttığı zulüm kim bilir kaç kişinin canını yaktı/yakacak bilen yok! Mesela Bülent Arınç’a suikast palavrasını ancak altı yıl sonra çözebildik. Bu ve benzer olaylar sayesinde bu ülkenin en güvendiği kurumlardan birisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tu kaka ilan ettik. “Kusursuz olan Müslüman değil İslamiyettir” gerçeğini unutup bilmem kaç yüz milyona makam arabası aldı diye Diyanet İşleri Başkanı’nı sorgulamamız gerekirken dinimizi sorguladık.  Öğretmenimizden titreyen öğrenciler iken hamd olsun öğretmen titreten öğrenciler de gördük.
Velhasıl kapıda yeni bir yıl var ama gidiş hiç iyi bir gidiş değil… Yeni bir yılın arifesinde böylesi karamsar hususlardan bahsederek canınızı sıktığım için özür dilerim. Fakat böyle giderse Allah göstermesin; vatanımızdan kovulduğumuz, dışlandığımız ya da kendi evimizde kira ödediğimiz günler yakındır, benden söylemesi… Ne mi yapmak lazım? Evvela insan olmak lazım. İnsansak, insan gibi yaşamak lazım. Araştırmak, anlamak, bakmak, görmek lazım! Kim iyi, kim kötü bilmek lazım. İyi ya da kötü olanın “yıl” değil “insanlar” olduğunu bilmek lazım.
Yeni yılınızı kutlar, 2015 yılının hepimiz için her bakımdan adaletin sağlandığı, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl olmasını temenni ederim. Sevgi, saygı ve selamlarımla…