HABER: SÜLEYMAN GÜLEROĞLU
 Ödemiş Salı Pazarı Belediye Kafeteryası önünde başlayan yürüyüş Hükümet konağı önünde bulunan Atatürk Anıtı önünde sona erdi.
“Masum bedenime dokunma! Çocuk susar sen Susma!  Çocuk istismarına Hayır, Çocuklar öldürülmesin!” Gibi çeşitli Sloganlar eşliğinde yapılan yürüyüş sonrası açıklamayı anne ve ev hanımı Rahime Kaya Beykal yaptı.
Beykal, “Bu gün biz anne-babalar ne güzel bir adım attık. Bir araya gelme sebebimiz aslında hiç de güzel değil, güzel olan çirkinliğe, vahşete karşı ortak ses, tek yürek olabilmek. Artık çocuklar öldürülmesin, kaçırılmasın, tecavüze uğramasın.
Başta çocuklarımız olmak üzere katledilen, yaşama hakkı elinden alınan, her canlı adına buradayız. Köpeğe, kediye, kuşa, yavruya, yavrumuza, masum bedene dokunma!
Ne yazıktır ki her yitip giden canımızın ardından, bu son olsun, ne olur tecavüze işkenceye maruz kalmasın diye dua ederek, sosyal medyada fotoğraflarını paylaşarak, kendi hayatımıza yine geri dönüyoruz.
İnsanın yaşamı, doğduğu andan itibaren çevresiyle kurduğu ilişki ile anlam kazanır. Karnı doyuyor, ilgi görüyor ve seviliyorsa kendini güvende hisseder. Çocuklarımız güvensiz bir yaşamı haketmemektedirler.Bir kez daha gördük ki; evleri önünde oynayan çocukların kaybolmasını, şiddet görmelerini, yok yere yitip gitmelerini önleyemiyoruz.
Onlarca, yüzlerce çocuğun yanmasına, zorla evlendirilmesine, tecavüzüne, gebe kalmasına, zorla çalıştırılmasına, öldürülmesine engel olamıyoruz. İki çocuğun kaybolması ve günler sonra hayatını yitirmiş olarak bulunması, bu türden haberlerin ne ilki, ne de sonuncusu olacak. Bu dehşet tablosu her yıl binlerce çocuğun, istismarı ve ölümü ile sonuçlanmakta, yaşanan olayların önlenmesi bir yana, kaydı dahi tutmak çok zor.
Ülkemizde her gün, en az 32 çocuk kayboluyor, kimisi yitiyor, kimisi evine dönebiliyor. Ödemiş, Ceylin’i unuttu mu? Eylül’ler, Leyla’lar, Ceylin’ler bir daha öldürülmesin.Şimdi biz anne babalar diyoruz ki;
Her çocuğun sağlıklı bir çevrede yaşama ve büyüme hakkı vardır.
Yaşanan her acının, yitip giden her masum canımızın ardından birbirini suçlayan devlet büyüklerimizden, her vahşetin ardından "çok üzgünüz, kınıyoruz, inşallah son olsun" temennilerinden ve "en kısa zamanda gerekli kanunlar gelecek " vaatlerinden vazgeçmelerini istiyoruz, çünkü bu sözler önlemeye yetmiyor. Ülkemizde her gün, en az 32 çocuk kayboluyor, kimisi yitiyor, kimisi evine dönebiliyor. Teknolojinin her nimetinden faydalandığımız bu dönemde, hala parklarımızın ve sokaklarımızın çoğunda kamera yok. Her olayda yasa tasarıları gündeme gelip, balon misali sönüyor. Neden bu konuda ısrarcı olamıyoruz.

“Bir Yıl içinde 344 kadın öldürüldü”

Sadece Özgecan vahşetini takip eden bir yıl içinde dahi, 344 kadın öldürülmüşken, son yıllardaki çocuk ve hayvan istismarının sayılarını söylemeye dilim varmıyor. Çocuk ölümleri neden durdurulamıyor. Çünkü kapsamlı istatistik tutulmuyor, nedenleri saptanmıyor. Çünkü veri toplanamadığı için gerçekçi çözümler üretilemiyor. Medyanın ve kamuoyunun lanet ve yas tutucu ilgisi ne yazık ki çocuk istismarı ve çocuk ölümlerini engellememektedir. İdamın olduğu ülkelerde de, taciz ve tecavüz vakaları devam ediyor.

 “Çözüm idam değil, eğitimdir. Eğitimli, adaletli, ahlaklı bir toplum olmalıyız”

 Vahşet vahşetle önlenmez. Çözüm idam değil, eğitimdir. Eğitimli, adaletli, ahlaklı bir toplum olmalıyız. Bunun için okullarımızda, evlerimizde çocuklarımıza adaletli ve ahlaklı olmayı öğretmeliyiz. Unutmayalım ki katiller, caniler, tecavüzcüler de bir zamanlar çocuktu, onları bu denli canavarlaştıran nedir? Ülkemizde nice aydın eğitmenlerimiz, pedagoglarımız ve bilim insanlarımız varken neden çocuklarımızı korumak ve onların yaşamını iyileştirmek yolunda işe yarar adımlar atılmıyor? Bir anne düşünün, evladının cansız bedeni, milyonlarca kere paylaşılıyor, ta ki bir sonraki masum bedenin fotoğrafı paylaşılıncaya kadar. Gelin bu defa farklı davranalım.

Çocuklar öldürülmesin. Sokakta, parkta bizim çocukluğumuzdaki gibi güvenle oynayabilsinler.

Çocuklar için daha çok, kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk hastaneleri oluşturulmalı, bunlar düzenli olarak kontrol edilmeli, çocuklarımıza evde, okulda her ortamda, insan sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi aşılamalıyız. Paylaşmayı, birbirine güven duymayı öğretmeliyiz.  Bütün bunları güvenli bir toplumda başarabiliriz. Ahlaklı ve adil bir toplum olmak için çocuklarımızdan başlamalıyız. Aciz olana saldırmak acizliktir. Unutulmamalı ki çocukların cinsiyeti değil çocuk olması önemlidir. Hiç bir hayvan yavru hayvana tecavüz etmez. Bu yitirdiklerimiz ve daha da kötüsü toplumca yaşadığımız endişe, insanlık değildir.
Ben bir anneyim, siz bir anne, siz bir baba, abi, ablasınız… Artık yeter. Çocuklar öldürülmesin.”




Editör: Haber Merkezi