Nüfus ve yüzölçümü olarak Küçük Menderes Havzası’nın en büyük ilçesi konumunda olan Ödemiş’in, 16 mahallesi ve 74 köyü bulunuyor. Ödemiş’te sıkıntıların büyük bir çoğunluğunu göğüsleyen ise muhtarlar oluyor. Yerel Güç Gazetesi olarak bütün mahalle ve köy muhtarlarımıza ulaşıp bulundukları konum itibari ile hem yapmış oldukları hizmetleri hem de sıkıntılarını sayfalarımızdan aktarmaya çalışacağız.
Muhtarlarla yaptığımız röportajların ilkini İnönü Mahallesi Muhtarı ve Ödemiş Muhtarlar Derneği Başkanı olan Nihat Savuran’la gerçekleştirdik.
Savuran’a Ödemişli muhtarların yaşadığı sıkıntıları sorduk, Ödemiş’le ilgili genel bilgiler edinmeye çalıştık. Biz sorduk, Nihat Savuran cevapladı…
 
Yerel Güç: Ödemiş’e bağlı kaç köyümüz var?
Nihat Savuran: Ödemiş’imize bağlı 74 tane köyümüz var.
 
Y.G: Köy nüfusu ve şehir nüfusumuzla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
N.S: Ödemiş’imiz 55 bin köy nüfusuna, 74 bin de şehir nüfusuna sahip. Nüfus olarak birçok ilden büyük bir ilçede yaşıyoruz. Buna göre de belli başlı sorunlar oluşuyor.
             
Y.G: Sizce son dönemlerde en çok gelişen köyümüz hangisi?
N.S: Son dönemde Ödemiş’in en çok gelişen köyleri bana göre Hamamköy ve kestanesi, cevizi ile meşhur Kemer köyü.
 
Y.G: Nüfus açısından en büyük köyümüz hangi köy?
N.S: Bademli beldesine bağlı Bıçakçı köyümüz nüfus açısından en büyük köyümüz.
 
Y.G: Köylerimizin gelişimindeki en önemli faktör nedir sizce?
N.S: Su gelirleri, köye ait olan kahveler ve araziler. Gelir kaynaklarının ağaç yetiştirmeye dayalı olması gibi etkenler köy gelişiminde aktif olarak rol oynuyor.
 
Y.G: Gelişmemiş köylerimizin en büyük sorunları nelerdir?
N.S: Su sorunu bu konuda ilk başta geliyor. Halk kazandığı parayı suya yatırıyor. Çiftçinin suya ödediği para çok fazla. 1 saat için ödemeleri gereken ücret 15 TL ve bir kere sulamakla da ürünler yetişmiyor. Kısacası su parası köylünün iliğini kemiğini kurutuyor.
 
Y.G: Köylerimizin en büyük sorunu sizce nedir?
N.S: En büyük sorun su ve kanalizasyon sorunudur diyebilirim. İçme suları denetlenmiyor. İçme sularının temizliğine, klor oranına hiç dikkat edilmiyor. Son dönemde bu konu çok ön planda, çalışmalar yapım aşamasında. Yakın zamanda hayata geçirilmesi planlanıyor.
Kanalizasyon problemine gelirsek; hiçbir köyümüzde kanalizasyon yok ve atıklar foseptik çukurlarına veriliyor. Çevredeki derelere, göllere atılıyor. Tam bir çevre felaketi. Arıtma tesisleri yapılmalı. Elektriğin yüzde 50’sini devlet ödüyor. Böyle bir imkan varken doğanın bu şekilde katledilmesine inanması imkansız bir şey.
 
Y.G: Gölcük’te bu konuda çok sıkıntıları olan bir yer. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
N.S: Gölcük hoyrat kullanılan bir yer. Atıklar göle veriliyor ve o gölden daha sonra tarlaları sulamak için su çekiliyor. Bu konuda benim fikrim, gölün temizlenmesi ve atıkların arıtılması, arıtılmadan göle verilmemesi, doğaya bırakılmaması gerekli.
 
Y.G: Bize biraz Köylere Hizmet Götürme Birliği’nden bahseder misiniz?
N.S: Köylere bütün hizmetler bu yollarla yapılıyor. Hükümet, İl Genel Meclislerine farklı oranlarda bütçe ayırıyor. İl Genel Meclisi’nin aldığı karara göre de bu bütçe köylerimize dağıtılıyor.
 
Y.G: Köy muhtarlarının köylere hizmetteki işlevi nedir?
N.S: Bu konuda asıl iş onlara düşmektedir. Bir köy muhtarı köyün hem itfaiyecisi, hem şoförüdür. Muhtar bir köyün her şeyidir .
 
Y.G: Sizce muhtar kimdir?
N.S: Bence muhtar devletin hamalıdır. Az önce de bahsettiğim gibi bir köyde muhtar her şey demek. Mahalle muhtarları da, köy muhtarları kadar olmasa da önemlidir. Köy muhtarı, o köydeki devlettir.
 
Y.G: Peki en büyük sıkıntınız nedir?
N.S: Ekonomik getirisi olmayan bir iş. Üslerimizden destek göremiyoruz. Kurum amirlerimizden, memurlarımızdan, müdürlerimizden gereken destek bize verilmiyor.
Bağ-Kur’umuz yok. Kendi Bağ-Kur’larımızı hep kendimiz ödüyoruz. 350 TL maaş alıyoruz. Bu devirde bu maaşla geçinmek çok zor.
Editör: Haber Merkezi