HABER:SÜLEYMAN GÜLEROĞLU
Tarımsal özellikleri ve endemik bitki çeşitliliği nedeniyle Küçükmenderes ovasının ‘tarımsal koruma alanı’ ilanı edilmesi gerektiğini söyleyen Bağlı, Bölgedeki maden arama çalışmaları konusunda duyarlı olduklarını ifade eden Selahattin Bağlı, Koza-Der’in Ödemiş ile Turgutlu arasındaki 1050 rakımlı Başova yaylasında yürütülen maden arama çalışmaları ile ilgili takipte olduğunu belirtti.

Yaylanın, Ödemiş’in maydanoz, domates, barbunya deposu olduğunu belirten Bağlı, “Çalışkan insanların ceviz ağaçları ile donattığı bölge, ne yazık ki madencilerin ilgi alanından kurtulamadı” dedi.

Derebebekler ve Üzümlü yakınlarındaki baraj nedeniyle bundan böyle bölge insanın yaylaya daha bağımlı olacağını söyleyen Bağlı, yaylada yaklaşık 1000 dönümlük arazide yapılmak istenen maden çalışmalarından etkileneceğini ifade etti.

Bölgede yürütülen alışmalar tam bitti derken yeni bir ruhsat başvurusu ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Bağlı, son olarak ‘Çevresel Etkileşim Değerlendirme Gerekli Değildir’ raporu ile yeni bir başvuru yapıldığını öğrendiklerini söyledi.

Maden arama ve taş ocağı işletme çalışmalarının su kaynaklarını doğrudan etkilediğini belirten Bağlı, köylülerin gelişmelerden dolayı rahatsızlık duyduklarını belirtti.

5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla da bir açıklama yapan Bağlı şunları kaydetti:

5 Haziran’ın Dünya Çevre Günü olarak kutlanmasına neden olan 1972 Stockholm İnsan ve Çevre Konferansı’nın, yani dünyanın ilk Birleşmiş Milletler çevre zirvesinin 44. yılı. Yani dünya yaklaşık yarım asırdır çevre gününü kutluyor. Ama son 50 yıldır, insanlığın üzerinde yaşadığı gezegene, kendi hırsları ve açgözlülüğü nedeniyle ödettiği bedel de giderek büyüyor.

Dünyanın en önemli bilim insanları; eğer ‘böyle gelmiş böyle gider’ demeye devam edersek, küresel ısınma, kuraklık, iklim felaketleri, ormansızlaşma, canlı türlerinin ve biyoçeşitliliğin ortadan kalkması ve ekolojik krizin geri dönülmez noktaya gelmesi nedeniyle, önümüzdeki yıllarda üzerinde yaşayabileceğimiz özelliklere sahip bir dünyanın kalmayacağını net bir şekilde belirtiyorlar.

Bilim insanlarına göre iklim değişikliği nedeniyle dünya 2050’ye kadar ortalama 2-3 derece ısınacak, ortalığı sel alacak, tarımsal üretim düşecek, denizlerde balık kalmayacak, iklim değişikliğinin gıda krizi, açlık ve iklim göçleri gibi sosyoekonomik sonuçları dünyamızı bugünkünden çok daha ağır ve yaşamsal krizlere sürükleyecek.

Ama ne yazık ki insanlığın ve tüm diğer canlıların kaderini elinde tutan kararları alan siyasi partiler ve parlamentolar, kısa dönemli tartışmaların, polemiklerin ve günlük hesapların peşinde sürükleniyor, kişisel çıkarların ve tükenmez iktidar heveslerinin sözcülüğünü yapıyor.

Bilindiği gibi bölgemizde derneğimizin de içinde bulunduğu HAVZA-PLAT oluşumu olarak, çevremizi tehdit eden her türlü girişime karşı önlem almaya ve kamuoyunu bilinçlendirmek adına bir dizi etkinlikler ve eylemler yapıyoruz.

Yukarıda saydığımız gerekçelerden dolayı, bir Küçük Menderes havzasında yaşayan insanlar olarak ‘Çevreyi hor görürsen, geleceği zor görürsün” sloganından yola çıkıp, bölgemizin doğal güzelliklerini gelecek kuşaklara aktarmak istiyoruz.

Koza Der olarak da bölgemize diktiğimiz fidanlar ve çevre ile ilgili duyarlı eylemlerle dikkatleri çekerken son yıllarda ortaya çıkan altın madeni açma girişimlerine karşı verdiğimiz destek ile adımızı duyurduk. Bu konuda çeşitli çalışmaların içinde yer aldık. Sivil kuruluşlarla kamu kurumlarının ortak çalışma yürütmesi ve doğaya gelebilecek her türden tehlikeye karşı uyanık olmayı tercih ettik.

Bu duyarlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz
Öte yandan verimlilik ve endemik bitkileri ile Türkiye’nin önemli bir tarımsal üretim alanı olan bölgemizin tarımsal koruma alanı ilan edilmesi için Ödemiş Belediye Meclisi’nin 2016 Performans Planı içine ilave yaparak, konuyla ilgili ödenek ayrılması ve çalışma yapılması kararının alınmasında duyarlılık oluşturduk.

5 Haziran dolayısıyla alınan kararların somutlaştırılmasını ve uygulanmaya alınmasını diliyoruz. Unutmayalım ki çevre hepimizin içinde yaşadığı bir doğal yaşam alanıdır.

Toprağımız ve suyumuzla doğal çevre yok olduğunda yaşam alanlarımız da yok olacak ve gelecek kuşaklar için daha çekilmez bir dünya ortaya çıkacaktır. Tüm kurumlarımızı ve vatandaşlarımızı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla mücadele etmeye ve duyarlı olmaya davet ediyoruz”

Editör: Haber Merkezi