ÖZEL HABER:CEREN ERCİH
Eşinin, iki çocuğunun ve babasının evde olduğunu kendisinin ise gece mesaisindeyken depreme yakalandığını ifade eden Kabakoz o geceyi şöyle özetledi; “17 Ağustos gecesi bizim için kabul dolu geceydi. Sakarya- Sapanca ilk görev yerimdi. Gece rutin görevimizi yapıyoruz. Biz saat üçte Sapanca ilçesine bir- bir buçuk km uzaktaki bir fabrikada kahvaltı yapıyoruz. Saat 3’te minibüsümüzü park ettik iner inmez deprem başladı. Biz depreme asfaltta yakalandık, ayakta duramadık yere yüz üstü kapandık. Ben evlerde olanları düşünemiyorum.  Deprem bittikten sonra minibüsümüzün yöne bile değişmiş, ben fabrika girişinde sütunun nasıl sallandığını gördüm. Zifiri bir karanlık, elektrikler gitti. Deprem olduğunu anladık ve ilçeye doğru harekete geçtik o sırada cep telefonları yeni çıkmıştı. Evi arıyorum cevap veren yok…
Evi defalarca aradım açan olmadı, çocuklarım gitti diye
Otobanın üzerinden geçiyoruz otobanın üzerindeki araçları gördük, şok olduk. Kimi bariyerlerden aşağı uçmuş, kimi ters gelmiş, millet panik halindeydi. İlçeye girdik baktık evler yıkılmış. İnsanlar oradan oraya koşturuyor. Bizim arabanın ışıklarıyla birbirlerini görebiliyorlardı o sıra dakikalarca evi arıyorum ben içimden eyvah! Çocuklar gitti diye başladım üzülmeye, ağlamaya.  Şehir merkezinde arkadaşları indirdim. Herkes evlerine dağıldı. Benim evim de Sakarya’nın diğer istikametindeydi. Şehir merkezinden geçmem imkânsız, tüm binalar yıkılmış. Ana caddeleri kullandım. Eve doğru harekete geçtim bu arada evi devamlı arıyorum.
Telsizlerden ‘biz bittik, biz bittik’ anonsları geliyordu
Eve yaklaşır yaklaşmaz eşim telefonu açtı. Bağırıyor, korkuyorum çabuk gel misali… Kız ne yapıyor oğlan nasıl ya babam? Babamda bize misafirliğe gelmişti. Ben bir buçuk iki dakika sonra mahalleye girdim bizim mahallemiz 20-25 evden oluşan bir yer evler hep 2-3 katlıydı. Ben evin önüne gelir gelmez babam oğlumu, eşim kızımı kucağına almış hepsini birden görünce çok rahatladım.  Mahallede bütün komşularla toplandık, görevime dönmek için yola çıktığım da telsizler karşıtı. İzmit- Sakarya ‘biz bittik biz bittik’ anonsları geliyor.  ‘Tüm binalar yıkıldı’ anonsları gelmeye başladı. Ben şehir merkezine geldim binalar yıkılmış insanlar panik halinde eşlerini, dostlarını arayanlar araba ışığıyla aydınlatmaya çalışıyorlar etrafı bizde elimizde geldiğince bir şey yapmaya çalışıyoruz ama herkes can derdinde olduğu için ne yaptığımızı da bilmiyoruz. Hava 5-6 gibi aydınlanmaya başlayınca her şey ortaya çıktı.  Cesetler enka altında…”
Babam, oğlumu can havliyle kurtarmış
Bulundukları mevkiinin hafif hasarlı olduğunu ifade eden Kabakoz, “Bizim mahallemiz hafif hasarlıydı.  Babam, hafif hasarlıydı. Ben yokken hanım oğlan ve kız üçü bir arada yatıyorlar.  Hanım kızı tuvalete kaldırmış o sırada oğlan tek başına yatıyor. Hanımım ve kızım depreme tuvalette yakalanıyorlar. Oğlum yatakta tek başına o arada gardolap yatağın üzerine düşüyor. Karyolanın koluna dayanıp çapraz bir şekilde boşluk bırakıyor oğlanın yattığı yerde. O gardırobun üzerine de duvarlar ve pencereler tuğlalar dökülüyor. Bir bakıma gardırop çocuğu koruyor. Ertesi gün biz o evin yatak odasına giremedik. Babam o can havli ile oradan o çocuğu nasıl çıkardı biz bilmiyoruz. Babam bile hatırlamıyor” dedi.
Deprem anında üst kata kaçanların çoğu yaşadı
Kabakoz, 1999 depremiyle büyük bir badire atlatıldığını söyledi ve son zamanlarda yaşanan orta şiddetli depremlere değindi. 7,4’ü hissettikten sonra 4,5-5’ler hafif geliyor diyen Kabakoz, deprem anı için ise şu tavsiyelerde bulundu; “Ben depremi yaşadıktan sonra depremde neler yapılacağını anladım. Bilhassa üst katta oturanlar aşağıya çalışanların çoğu ezilip vefat etti. Üst katta olup bir üst kata kaçanların çoğu kurtulmuş. Deprem anında en üst kattaysanız güvenilir bir çekyat, sağlam bir eşyanın yanına çöküp dua edeceksiniz. Kapıdan dışarı çıktıysanız bir üst kata doğru çıkacaksınız. Oradaki insanların kurtulanların çoğu öyle anlattı. Yukarı kaçanların çoğu kurtulmuş aşağı kaçanların çoğu ezilmiş.   Deprem anında deprem çantasının hazırlıklı olması gerektiğini öğrendim. Herkesin bir deprem çantası hazırlaması lazım. O gün mesela fenere çok ihtiyaç vardı her yer karanlık kimse önünü göremiyordu. Belki deprem çantası olmuş olsaydı insanlarda evi yıkılmayanlar diğer mağdurlara yardımcı olacaktı. Allah bir daha böyle acı vermesin çok zor. Depremde vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum. Depreme hazırlıklı olmamız lazım binalarımızı muhakkak kontrol edelim.”
Ne olmuştu?
Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 18 yıl geçti. Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova'da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma neden olan depremde resmi verilere göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi yaralandı. Depremde, 35 bin 180 konut, 5 bin 770 iş yeri yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 40 bin 757 konut, 6 bin 57 iş yeri orta, 45 bin 86 konut ve 6 bin 128 iş yeri de hafif hasarlı olarak kayıtlara geçti.

Editör: Haber Merkezi