Merhaba sevgili okuyucularım,

Bugün sizlere, karşıma sıkça çıkan ‘akran zorbalığı’ndan bahsedeceğim.

Akran zorbalığı, benzer yaş grubundaki çocukların tek veya grup halinde başka bir çocuğa düzenli olarak fiziksel, sözel, sosyal, cinsel veya siber şiddet uygulaması olarak tanımlanmaktadır.  Zorbalık çoğunlukla çocuğun içinde bulunduğu çevrede (okul, kurs, mahalle gibi) gerçekleşiyor olsa da teknolojinin hızla hayatımıza girmesiyle, çocuklar sosyal medyada da sıklıkla zorbalığa maruz kalmaktadır. 

Zorbalık, yurtdışında genel olarak dil, din, ırk gibi unsurlarla çoğunluktan farklı olanı mesela göçmen kesimi hedef alsa da ülkemizde diğerlerinden “farklı” olarak değerlendirilen çocuklar zorbalığa maruz kalmaktadır. Fiziksel görünüşündeki farklılıklar(!) (zayıflık, cılızlık ya da şişmanlık), içine kapanıklık ya da çalışkan olma, herhangi bir gruba ait olmayıp bireysel vakit geçirmeyi tercih etme gibi faktörler zorbalığa uğrama ihtimalini arttırmaktadır. Aynı zamanda, aile ekonomisinin kötülüğü (fakirlik gibi) ve ailenin çocuğun bakımında ihmalkâr olması da (çocuğun giysilerinin kirliliği, vücut, ağız ve diş temizliğinin yetersizliği gibi) bu ihtimali arttırabilmektedir.

Zorbalık saç seçme, ittirme gibi fiziksel olabileceği gibi lakap takma, hakaret etme gibi sözel olarak da gerçekleşebilir. Cinsel temasta bulunmaya çalışma ya da taciz etme cinsel zorbalığa örnek olarak verebilir. Her ne kadar fiziksel ve sözel zorbalık daha yaygın olsa da son zamanlarda siber (elektronik veya sanal zorbalık diye de adlandırılmaktadır) zorbalık yaygınlaşmıştır. Siber zorbalık, teknoloji aracılığıyla bir kişiyi rahatsız etmek, taciz etmek, tehdit etmek, utandırmak veya hedef gösteren paylaşımların yapılmasıdır. Araştırmalara göre; her 4 çocuktan 1’i siber zorbalığa maruz kalırken, 6 çocuktan 1’i de -bilerek veya bilmeyerek- siber zorbalık eyleminde bulunduğunu itiraf etmektedir.

Zorbalığa uğrayan çocukta bir takım bedensel ve psikolojik değişimler meydana gelebilir. Bedensel olarak, çeşitli ağrılar (karın ya da baş ağrısı gibi) ve yorgunluk yaygın olarak görülmektedir. Psikolojik olarak da ise çocukta içe kapanış, kendini yetersiz, çaresiz ve değersiz hissetme, depresif semptomlar ve kaygı ortaya çıkabilir.

Çocuk maruz kaldığı zorbalıkla çeşitli şekillerde baş edebilir. Bunlardan ilki ‘kaçınma’ davranışıdır. Çocuk zorbalığa uğradığı yere gitmek istemeyebilir. Örneğin, zorbalık okulda meydana geliyorsa, okula gitmemek için bahaneler üretebilir ve bu da akademik başarısını düşebilir. İkinci olarak çocuk ‘boyun eğebilir’. Çocuk zorbalığa uğradığı ortamdan bağını koparmamak ya da dışlanmamak için zorbalığa boyun eğmeye devam edebilir. Üçüncü olarak, çocuk içinde bulunduğu sistemden dışlanmamak ya da sosyal kabul görebilmek için zorbalık yapanlara benzer davranışlar sergileyebilir, kendinden daha güçsüz bir bireyi hedef alabilir. Dördüncü olarak, çocuğun içinde var olan duyguları, öfke ile yer değiştirebilir ya da çocuk kendini ispatlamak veya kendini korumak için saldırgan davranışlar sergileyebilir. 

Bu süreçte, çocuklarının hissettiklerini anlama ve anlamlandırmada ailelere büyük iş düşmektedir. Elbette, ailelerle birlikte zorbalık konusunda dikkatli olması gerekenler öğretmenler ve okul yönetimleridir. Aile ve eğitimciler olarak çocukla çözüm yolları beraber üretilebilir, zorbalığı önleyici stratejiler geliştirilebilir. Akran zorbalığına maruz kalan çocuğa bu durumla mücadele etmesi için baş etme mekanizmaları gösterilmeli/öğretilmelidir. Zorbalık çocukta işlevsel bir kayıp yaratmıyorsa, çocuk yerine mücadele etmekten kaçınılması gerekmektedir. Zaten değersizlik ve yetersizlik duygusu ile mücadele eden bir çocuğa yapılan dışarıdan hamleler çocuğun bu yetersizlik duygusunu pekiştirmektedir. Eğer zorbalıkla mücadelede, aile ve okul desteği yetersiz kalıyor ve çocuk hala zorluk çekiyorsa, zorbalığın olumsuz etkileri fazla büyümeden bir uzmana başvurmak ve psikolojik destek almak gerekir. Her durumda olduğu gibi zorbalıkta mücadelede de erken müdahale çok daha hızlı ve olumlu sonuçlar verir.

Sevgilerimle,

Uzman klinik psikolog Özge Özdemir Köz

İletişim: [email protected]

www.kozterapi.no