17-25 Aralık büyük yolsuzluk operasyonu ile ilgili çok şey söylendi, yazıldı çizildi saygıdeğer okurlarım. Onca bilgi ve belge inkâr edilmiyor mu?  Bakın, halk arasında en tesirli olan dedikodu şuydu: O paralar suçlanan kişilere ait değil; polisler tarafından konuldu. Yani, suç delilleri bir kumpasla oralara yerleştirilmişti ve bunun sorumlusu, soruşturmayı yapan polislerdi.
Yüzlerce delile rağmen hokus pokus yapıldı ve imtiyazlı olduğu anlaşılan kişiler, bir çok hukukçunun ortak kanaatine göre kurtarıldı.
Serbest bırakılan kişilerin gözaltı sırasında ele geçirilen paraları evvelki hafta iade edildi biliyorsunuz. Gazeteler olayı kara mizah örneği “Bavulla götürdüler.” diye yazdılar. Nitekim televizyonlarda bu gerçeği insanımız gördü. Peki, daha düne kadar “Bunlar o kişilere ait diyen” ve halâ daha olaya inanmak istemeyen APK. li kardeşlerim, buna şaşırmıyor musunuz? Bir kılıf uyduramıyorlar, halâ görmüyor musunuz?
Aklı başında insanlar soruyor: “Madem paralar size ait değildi, niye faiziyle beraber gelip aldınız?” “Bu paralar bize ait değil, hazineye devredilmeli”  niye diyemiyorlar. Eğer böyle davransalardı, yargılanacakları gün, paralar bize ait olmadığı için almadık, dolayısıyla suçsuzuz diyebileceklerdi. Yargılanmayacaklarından o kadar eminler ki; paraları almada beis görmediler. Ahlâk dibe vurdu dibe. Ey, AKP. liler gerçeği görüyorsunuz, kabullenin artık. Hatadan dönmek fazilettir. Bu gerçeklerin savunması yapılamaz.
Ülke olaylarını takip edenler hatırlayacaklardır. Nisan 2001 Ekonomik krızinde; o günün Merkez Bankası Başkanı’nın, döviz artışından hemen önce şahsi parasını dövize çevirdiği anlaşılmış, kıyametler kopmuştu. Tepkiler karşısında çaresiz kalan başkan, haksız kazancını hayır kurumlarına bağışlayacağını beyan etmişti. Ne hazindir ki, hiçbir hayır kurumu bu kirli parayı kabul etmemişti.
Şimdi, Bavulla götürenlerin bir kısmı, paranın faizini Kızılay’a vereceğini söylemiş, Kızılay da hemen bu şaibeli paranın üstüne atlamış. Demek ki, 15 yıl önceki asgari ahlâk kriterleri bile günümüzde altüst olmuş; üstelik “alnı secdeli insanların” 12 yıldır, iktidarda olmalarına rağmen.
Not: a) Saygıdeğer okurlarımın ve Yerel Güç Ailesinin yeni yıllarını kutlar; 2O15’in sağlıklı, huzurlu, bol kazançlı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.
b) Önceki hafta gazetemizin koyu MHP’li olduğunu yazılarından bildiğimiz A.G. haddini hayli aşarak “Hizmet Hareketi” ni hedef alan ağır bir yazı kaleme aldı. Okuyucularımın ısrarı ile bu konuya girmiş oldum. O yazıyı ancak koyu bir Ak Partili yazabilir. Onun yaptığına kendi ayağına kurşun sıkmak denir. Geçtiğimiz 2013 Yerel Seçimlerinde cemaatin en az % 75’inin (yani dört kişiden üçünün MHP’ye oy verdiğini hatırlatırım, nereden mi biliyorum, muhafazakâr kesim CHP’ye mesafelidir ve pek oy vermez ama bu yazar gibilerin sayesinde, bundan sonra CHP’ye yönelim olabilir. Ayrıca Mehmet Yılmazer’e de sorabilirler. Saygıdeğer okurlarım, ben bu tür cemaat düşmanı, hadi öyle demeyelim de karşıtı diyelim bazı MHP’lileri anlayamıyorum. Kardeşim, sizin hatta Devletin yapamadığını bu Hizmet Hareketi gerçekleştirmiyor mu? Dünya’nın 160 Ülkesindeki Türk Okulları; Güzelim Türkçemizi, Türk Kültürünü, Al Bayrağımızı, İstiklâl Marşımızı, Türk Büyüklerini yedi düvel insanına öğretmiyor mu? ) MHP. Ödemiş İlçe yöneticileri herhalde kendisini uyarma zahmetinde bulunurlar.
c) Gazetemizin genç editörlerine haddim olmayarak örnek için bir bilgi notu vereceğim, gönderilen yazıların redaktesin de işlerine yarar. Geçen haftaki köşe yazısında bir yazarımızın: “Sayi Nerde Bu Devlet?”  cümlesi “Sahi nerde bu Devlet?” olmalıydı. Türkçemizde sayi diye bir kelime yoktur.

Saygılarımla.