S.S.Foça Merkez Su Ürünleri Kooperatifi Bölge Birlik Temsilcisi Hasan Eser,  1 Eylül tarihinde; ‘Vira bismillah’ diyerek denize açılacak olan balıkçıların yeni sezondan umutlu olduklarını söyledi.

Yaptığı açıklamada; yeni av sezonunun balıkçılık camiası adına kazasız belasız ve bol bereketli bir sezon olmasını dileyen Hasan Eser, “Yeni sezondan umutluyuz. Zira ‘vira bismillah’ diyerek denize açılan ve ‘Rastgele’ temennisini kendisine şiar edinmiş bir camianın ‘umutsuzluk’ diye bir ifade kullanması eşyanın tabiatına aykırı olur” dedi.

SON HAZIRLIKLAR YAPILIYOR

Yeni sezon için balıkçıların artık gün saydığını belirterek; yapılan hazırlıklar hakkında bilgi veren Eser, şunları söyledi: “Balıkçılarımız geri sayımın başladığı bugünlerde son hazırlıklarını yapıyor. Akaryakıt, kumanya, su ve balık kasası gibi temel ihtiyaçların ikmali yapılıyor. Ağlar son kez gözden geçiriliyor, tamir ediliyor. Denize açılabilmemiz için; elzem olan resmi evraklar teknelerimizin bağlı oldukları liman başkanlıklarında güncelleniyor. Ege yöremizde balıkçı tayfası bulmadıkları için reislerimiz mürettebatlarını Karadeniz ve Marmara bölgelerinden getiriyor.”

BU SEZON MEYVELERİNİ TOPLAYACAĞIZ

1 Eylül tarihi itibariyle Gırgır ile, 15 Eylül’den itibaren de Trol ile avcılığın serbest olacağını hatırlatan Eser, şöyle konuştu: “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız boyu 10 metreyi geçen yüzlerce balıkçı teknesini boyuna göre metre başına 10 ila 20 Bin TL arasında ödeme yaparak satın aldı. Satın alınarak avcılıktan tamamen çekilen tekneler; Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Tesislerine gönderildi. Bu girişim 19 Haziran 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla; denizlerimizdeki balık kaynaklarını av baskısından kurtarmak amacıyla yapıldı.Söz konusu girişimin meyvelerini bu sezon toplayacağımıza inanıyorum. Ancak gelecek nesillere miras bırakacağımız denizlerimizi kurtarmak istiyorsak;  sürdürebilir balıkçılık adına filomuzu daha da küçültülmek zorundayız” 

BÖLGESEL BALIKÇILIK ÖNERİSİ

Sezonun başlamasıyla birlikte Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerinden çok sayıda balıkçı gemisinin İzmir bölgesine avlanmak üzere geldiğine dikkat çeken Eser, sözlerine şöyle devam etti: “5 Aylık yasak döneminde mevcut balık stoklarımız çoğalıyor. Ancak sezonun açılmasıyla birlikte avlanma sahalarımız çok ciddi derecede av baskısına maruz kalıyor. Çünkü başka bölgelerden yöremize gelen  tekneler;  İzmir bölgemizde ki tekne sayımsızı en az 20’ye katlıyor. Çok kısa bir sürede;  avlak sahalarımız deyim yerindeyse bitkisel hayata giriyor. Bu durum sadece İzmir bölgesine adına değil, bir çok bölgemiz adına da geçerlidir. Bu nedenle de; Türkiye’de artık bölgesel balıkçılığa geçilmesi gerektiğini savunanlardanım. Türkiye’de sürdürülebilir balıkçık yapmak istiyorsak; bölgesel yani plakalı sisteme geçmek zorundayız. Sezon içersinde yüz tekne’nin avlanacağı kapasiteye sahip bir bölgede siz bin  teknenin avlanmasına müsaade ederseniz balıkçılığı kurtarma ve yaşatma konusunda başarılı olamazsınız!”

ARZ TALEP DENGESİNİ KURAMIYORUZ!

5 Ay süren yasak boyunca balıkçıların hali hazırdaki kaynaklarından geçindiğini, teknelerine,ağlarına bakım yapmak üzere her yasak döneminde bankalardan kredi kullanmak zorunda kaldığını anlatan Eser, “Balıkçı sezona borçlu olarak başlıyor. Borç balıkçının adeta psikolojisini bozuyor.Çünkü bizim balıkçımız gelişmiş dünya ülkelerinde olduğu gibi yasak döneminde devlet tarafından sübvanse edilmiyor. Balıkçı sezonun açılmasıyla birlikte balıkçı denize hırslanarak çıkıyor.Her  bir  teknemiz özellikle balığın bol olduğu sezonun ilk günlerinde  talebin çok üzerinde balık istihsal ediyor.Talebin üzerinde avlanan balıklar  halde yok pahasına satılıyor. Balıkçı bu seferde 'sürümden kazanayım' düşüncesiyle daha da fazla balık yakalamanın peşine düşüyor. Hâlbuki balık sezonumuzu 7 aylık zamana yaymamız gerekiyor. Ama hiç kimse yarını düşünmüyor. Çünkü balıkçı günü kurtarma derdine düşüyor. Daha sezonun ilk ayında denizlerimiz çok ağır bir av baskısına uğruyor. İlk ay talebin üzerinde istihsal edilen balıklar değerinde satılamadığı gibi; geriye kalan 6 ay’da da avlanacak balık kalmıyor.Yani arz talep dengesini kurulamıyor. İşte bu noktada yapılması elzem olan  girişim kota uygulamasını hayata geçirmek olacaktır. Bir çok gelişmiş dünya ülkesinin uyguladığı kota sistemi balıkçılığımızın tek kurtuluş noktasıdır. Her teknenin  yıllık avlayacağı balık miktarına ve balık türlerimize kesinlikle kota getirmek zorundayız” diye konuştu  

 

 

Editör: Haber Merkezi