Ahmet SAYILISOY


Ödemiş’in 10 km. güneyinde yer alan Balabanlı Köyü’nün eteklerinde kurulu olduğu dağın doğusunda Balabanlı Kalesi yer alır. Küçük Menderes Yöresinin zengin tarihi geçmişinin bugün bile ayakta olan temsilcilerinden olan kale; hak ettiği ilgiyi ne yöre insanından ne de ilgili makamlardan görememiştir. Oysa Lidya, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinden mimari izler barındıran Balabanlı Kalesi yöremizin Türk-İslam dönemi öncesine ışık tutan bir açık hava müzesidir.

Kronolojik olarak ele aldığımızda Balabanlı Kalesi’nde iç kalenin merkezindeki kaya kütlelerine oyulmuş olan Ana Tanrıça Sunağı kalenin ilk evresini oluştururken bizleri Lidya dönemine götürür. Ayrıca kalenin kuzeydoğu yamaçlarında definecilerce talan edilmiş olan kaya mezarlar yine Lidya dönemine aittir.

İlk evresinde daha çok dinsel bir yapılanmanın olduğu tepeye ilk savunma misyonu Helenistik dönemde yüklenmiştir. Bu dönemde tepede inşa edildiğini bildiğimiz Helenistik kulenin bir kanadı halen iç kalenin güney batı kanadında gözlenebilirken kulenin kalanının akıbeti gizemini korumaktadır. Helenistik bloklarla inşa edilen bu kulenin malzemelerinin bir kısmı Bizans devrinde inşa edilen doğu terasın güney suruna temel oluşturması için taşınmış ve kullanılmıştır.

Kalede Roma Döneminden çok az bir kalıntı günümüze ulaşabilmiştir. Bu kalıntılar Helenistik sur üzerindeki yarım metrelik duvarda ve iç kalenin güneyinde yer alan yuvarlak kulenin temelindeki kare kulenin duvarlarında gözlemlenebilir.

En büyük onarım ve yeni yapılanmanın gerçekleştiği Bizans Dönemine ait izler kalenin geneline yayılmış durumdadır. Kaleyi doğu, batı ve kuzey yönden çevreleyen teraslar ile iç kale surları bu dönemde büyük ölçüde tamir edilmiş ya da ilk kez inşa edilmiştir. İç kale kuzey, batı ve güneyde birer savunma kulesiyle desteklenmiştir. Ayrıca iç kale batı sur bir dirsek ve bir payandayla da güçlendirilmiştir. Dış teraslar ise kuzey ve batı cephelerde simetrik olup iki surun birleştiği köşede yuvarlak bir kule ile desteklenmiştir.  Doğu teras oldukça sarp bir yamaçta konumlandırılması bakımından kule ya da payanda ile güçlendirilme gereği duyulmamıştır.

Dış kalede kuzey ve batı teraslara açılan iki giriş yer almaktadır. İç kale ile doğu teras arasında da kuzey ve güneyden bağlantıyı sağlayan geçitler yer almaktadır. Kalede yapılan yüzey araştırmaları neticesinde batı ve kuzey teraslar ile iç kale arasında bağlantının sağlandığı giriş tespit edilememiştir.

İç kalede yüzeyde gözlenebilen 11 mekân bulunur. Bu hacimler farklı boyutlarda ve işlevlerde olmakla birlikte örtü başlangıç seviyesinde korunmuştur. Mekânlardan kaya kutsal alanı önündekinin örtüsünün ( beşik tonoz ) üç te biri günümüze ulaşabilmiştir. Bu durum iç kalenin 2 – 3 m. arasında dolu olduğunu göstermektedir.  İç kaledekilere benzer mekân izleri doğu terasta da yer almaktadır. Ancak işlevleri ve mimari özelliklerine dair detaylar gelecekteki kazılara değin gizemlerini sürdüreceklerdir.

Günümüzde eteklerine kurulmuş Balabanlı Köyü’nün adıyla anılan ve seyyahların ve kronikçilerin (İbn-i Batuta, Evliya Çelebi, Dukas ) eserlerinde bahsedilmeyen kalenin gerçek adı bilinmemektedir. Nisan 2013 tarihinde lisans bitirme tez konusu olarak belirlediğimiz Balabanlı Kalesi dolaylı ve doğrudan girişimlerimizle Mayıs 2014 tarihinde 1. Derece Arkeolojik Sit olarak tescillenmiştir. Yöre halkımızın bu tarihi ve kültürel anıtı yerinde görmelerini tavsiye ederim.

Editör: Haber Merkezi