Haber: Dilek Ayvalı

Tire’de 1200'lü yıllarda urgan üretim merkezi olarak kurulan Tire Çarşısı, uzun yıllar boyunca Osmanlı Donanmasının halat ihtiyacını karşıladı ve Cumhuriyet döneminde de urgan merkezi olma özelliğini korudu. Çarşıdaki ustaların ürettiği urganlar uzun süre İstanbul ve İzmir'deki şehir hatları vapurlarında kullanıldı.

İpek Yolu güzergâhında bulunması nedeniyle el sanatlarının da merkezi konumundaki tarihi çarşı, gelinlikçileri, semercileri, yorgancıları, keçecileri, nalıncıları ve bunlara mal getirip götüren tüccarlarıyla asırlarca bölge ekonomisinin adeta can damarı oldu.

Çırak Bulunamıyor  

Teknolojinin gelişmesiyle fabrikasyon üretimin artması ve ustaların mesleği devam ettirecek çırak bulamaması nedeniyle zamanla çarşıdaki zanaatkârların sayısı azaldı. El emeğiyle üretilen eşyalara olan talebin azalması da çarşı esnafını olumsuz etkiledi. Her geçen yıl talebin azalması tarihi çarşıdaki dükkânların birer birer kapanmasına yol açtı. Öyle ki urgan üretim merkezi olarak kurulan tarihi çarşıda tek bir urgan ustası dahi kalmadı. Tarihi çarşıda, uzun emekler sonucunda ortaya çıkan süslü nalınlar, nakışlı yorganlar, işlemeli keçeler ve deri semerler ustalarının elinde belki de son kez hayat buluyor.

Tire Ticaret Odası Başkanı Mehmet Nadir Delikanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tire'nin el sanatları ustaları bakımından zengin olduğunu söyledi.

Çarşının büyüklüğünün yaklaşık 5 bin metrekare olduğunu aktaran Delikanlı, "Bunun içinde hanlar, hamamlar, bedestenler var. Her gelen padişah burada bir eser bırakmış gitmiş. Zamanında herkes buraya gelip ustalık öğrenmiş ama şimdi ustalarımız tükeniyor. Son ustalar artık bu işleri gelir elde etmek için değil alışkanlık olduğu için yapıyor. Bizim en üzüldüğümüz bu güzelim çarşısın dükkânlarının depo olarak kullanılması. Eskiden burada her dükkânda iş vardı. O günlerin özlemini duyuyoruz." diye konuştu.

Delikanlı, ilçe ekonomisinin çarşıdan organize sanayi bölgesine kaydığını vurguladı.

"Devamlı çalışan insan yorulmaz"

Çarşının en eski ustalarından 85 yaşındaki nalıncı Cemil Tolga ise çocukluğundan beri bu işi yaptığını dile getirdi. Plastik terliklerin piyasa girmesiyle işlerinin azaldığını anlatan Tolga, kendisinden sonra bu işi yapacak ustanın kalmadığını ifade etti.

Mesleği babasından öğrendiğini belirten Tolga, "Dükkânı sabah yedide açar akşam altıda kapatırım. Bir nalını yaklaşık 3 saate yapıyorum. Devamlı çalışırken yorulur mu insan? Yorulmaz." dedi.

"1 ay sonra ben de dükkânı kapatacağım"

Semerci Abdullah Süren ise geçmişe büyük özlem duyduğuna işaret etti. Mesleğe başladığında 23 semerci ustasının olduğunu anlatan Süren, şunları kaydetti:

"Biz başladığımızda burada 23 semerci ustası vardı. Şimdi bir ben varım. Ben de yaklaşık 1 ay sonra kapatacağım dükkânı. Bundan sonra evden camiye, camiden eve. İki kız çocuğum var, eğer biri erkek olsaydı mesleğimi öğretirdim. Bu sanatın arkadan gelişimi olmadığından ölmek mecburiyetinde. Eskiden birbirine saygı sevgi vardı. İnsanlar gittikçe yozlaştı. Para az idi ama insanlar birbirine daha iyi bakıyordu. Şimdiki durum pek iç açıcı değil."

Editör: Haber Merkezi