Bugüne kadar siyasetteki tek gücüm dürüstlük oldu. Sağdan girip soldan çıktığım bu siyaset denizinde geçte olsa anladım ki siyaset doğru adam işi değilmiş. Hemen hemen her partiden dostum, ahbabım, tanıdığım, bildiğim insanlar var. Siyasetini beğenirim, beğenmem o ayrı konu, insana insan gibi muamele ettiğim için herkesle selamlaşır, herkesle tokalaşır, herkesle sarılır, herkesle çay içer ve herkesle sohbet ederim. Herkesin fikrini dinler vicdanım ve yüreğimle karar veririm. Görür, anlar ve bilirim ki ne herkes tamamı ile doğru ne de herkes tamamı ile yanlıştır. (Bu benim içinde geçerli…) Herkes kendine göre doğru yaptığını savunup doğru olduğunu iddia etse de bana göre herkesin doğrusu da var, yanlışı da… Ama gerçek şu ki doğru bilinen yanlışlar daha çok!
Günümüzdeki siyaset anlayışı kendi içindeki siyaseti tartışmaya, sorgulamaya pek müsait değil… Yani A partisi mensubu isen A partisinin her yaptığını kabul etmelisin. Bir A partili olarak sadece B partisine muhalif olabilirsin. Garip olan B partisi mensubu da B partisinin politikalarını kabul etmek zorundadır. Değilse disiplin diye bir şey var, anandan emdiğin sütü burnundan getiriyorlar.  
Mevcut durumda tavandan şekillenen siyaset, taban tarafından kabullenmek ve uygulanmak zorunda… Oysaki asıl olan A partisinin politikalarının tabanda tartışılarak tavana ulaşmasıdır. Demokrasi, geniş katılım, ortak akıl gibi süslü kelimelerin sadece siyasi edebiyat için kullanıldığı günümüzde artık siyaseti şekillendiren tek şeyin “güç” olduğuna inanıyorum. Kim olursa olsun, gücün güçlünün yanında olmak daha karlı görülüyor. Rüzgâr nereye eserse oraya savrulan seçmenler, partililer var oldukça ortalıktan ancak toz - toprak kalkar, gürültü - kıyamet kopar. Nitekim kalkan tozun toprağın yeniden yere düşmesi kaçınılmazdır. İhtiyacımız olan tozu dumana katmak değil tozu, kiri, pası temizlemektir. 
Fakat ne mümkün! İki kelimeyi bir araya getirip daha doğru düzgün konuşamayan adamların sırf trilyonluk olduğu için önder, öncü kılındığı mevcut siyasi yapı değişmedikçe siyaset yapmanın kimseye bir faydası yoktur. Bu öyle tüzükle, genelge ile değişecek bir şey değildir. İnsan önce kendisini değiştirecek! Bırakın politika üretmeyi, günlük konuşmalarda dahi cahil, kaba bir üslup kullanan adamları sırf zengin diye bir yerlere taşıyacak kadar renk körü olmayacak insan! Yeşili de maviyi de bilecek. Yeşil deyince dolar değil ağaç gelecek aklına, mavi deyince de engin bir deniz ve özgürlüğü çağrıştıran sonsuz bir gökyüzü… Maviye mavi, yeşile yeşil diyen adamlarla yürüyecek! Yoksa mavi maviliğinden, yeşil yeşilliğinden utanır.
Sonsöz halkı halk gibi konuşan değil halk gibi yaşayan anlar. Senin bir aylık gelirinle bir gecede kadeh tokuşturup dansöz oynatan adamlar ne seni anlar, ne derdini… Lakin önemli olan onun seni anlaması değil senin, onun seni anlayamayacağını anlamandır. Bilmem anlatabildim mi?
Sevgi, saygı ve selamlarımla…