Bazı tartışmalara tanık oluyorum. ''FETÖ diye bir şey yok, 15 Temmuz da senaryo'' diyerek başlıyor.''Fettullah bir kukladır, göstermelik bir kamuflajdır'' gibi devam eden tartışmalar...
Fetö göstermelik ve asıl unsurları saklayan bir oluşum olsun kabul. 15 Temmuz da uydurma olsun o da kabul.
''FETÖ diye bir şey yok'' cümlesiyle tartışmaya başlamak da neyin nesi?
Kendini peygamberden üstün özelliklerle tanıtmak isteyen bir vaiz yaklaşık kırk yıl önce mürit toplamaya başladı.
Başarılı bir şekilde kalabalık sayılara ulaştı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları dahil olmak üzere Başbakan ve Bakanların yanına sokuldu. Onlardan referanslar aldı. Himmet topladı. Para topladı. Para topladı. Para topladı. Ağladı topladı. Azarladı topladı. Ağladı topladı. Elinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en büyük makamlarının kartvizitleriyle tüm dünyaya açıldı. Para topladı. Para topladı. Büyüdü. Okullar açtı. CIA'nın dikkatini çekti. Arsalar aldı. Devlet içinde yapılandı. CIA 'nın daha çok dikkatini çekti. 
Buraya kadar FETÖ değildi Fetullah Hoca cemaatiydi. Bugün böyle bir şey yok tartışmasıyla söze başlayanlar bile o günlerde ''adamlar disiplinli çalışıyor, her şeyde başarı sağlıyorlar'' gıptasıyla cümleler kurarken, ben ve benim gibi düşünenler ''her ne olursa olsun bir cemaat illegal faaliyetler içinde para topluyorsa o cemaatin bir gün topladığı paralarla ne yapacağı belli olmaz''. ''Hocalı müritli ilişkiler her zaman tehlikelidir. Çünkü biat kültürüyle büyürler. Asker de olsalar, bilim adamı da olsalar, hocalarının emrinden ziyade inisiyatif kullanma becerilerini ortaya çıkaramayacakları için her an kötü işlere imza atma olasılıkları vardır''. ''Zaten Mustafa Kemal ATATÜRK tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte tarikatların faaliyetlerine son vermeleri adına bir çok çalışmaya bu yüzden imza atmıştır. Ünvanların kullanılmasını bile yasaklamıştır. '' 
Ne zaman FETÖ oldular?
Dinler arası diyalog programıyla birlikte başlayan kuvvetli dış bağlantılarla 'ILIMLI İSLAM' modeli yaratıcılarının oyuncağı olmaya başladığı zaman. Bunları bizim siyasiler çözemedi. İşine gelmedi. Ancak çok değerli araştırmacılar çözdü ve her konuşan, yazan öldü. Yani terör o zamanlarda başladı. Soruların çalınmasıyla terör devam etti. Çeşitli terfilerin usulüne uydurulurken bir çok çalışanın hak gaspına uğramasıyla terör devam etti. Ne zamana kadar bu ve buna benzer terör hadiseleri devam etti? 15 Temmuz'a kadar.
Neler oldu hatırlayalım; Askerlerimize, generallerimize, Genel Kurmay Başkanımıza, düşünürlerimize, yazarlarımıza, film yıldızlarımıza, tiyatrocularımıza, futbol kulübü başkanlarımıza, iş adamlarımıza, rektörlerimize, dekanlarımıza, bilim adamlarımıza, Türkiye Cumhuriyeti Devletine kastedildi kısaca. Ne zaman o tarafın tehlikeli hale geldiği anlaşıldı, resmî olarak? O günkü hükümet yetkililerini, bürokratlarını, ve hukümetin tamamını indirmeye yönelik hareketler ayyuka çıkınca. 17-25 Aralık. 
FETÖ diye bir şey vardır!
...
Her ne sebeple, Tanrı ile İnsan arasında ben aracıyım diyerek vaaza başlayan kim olursa olsun o kişi böyle bir işe tek başına yeterli olamayacaktır. İnanmayın!
Önündeki hitap ettiği kalabalık arttıkça kendini güçlü hissedecek, sizler para verdikçe fiilen güçlenecek ve muhakkak ''HATA'' yapacaktır, veyahut birilerinin kullanımına, güdümüne girecektir, kötü emellerine alet edeceklerdir. Sizler de bu kötülüğe bilmeden, istemeden sürüklenmiş olacaksınız.
Çünkü sorgulama, sorgulanma, tartışma, düşünme, düşündürme melekelerinden uzaklaştırmaya yönelik hoca-cemaat, şeyh-mürit, pir-kul, vesaire ilişkilerin temeli böyledir.
FETÖ bunlardan sadece biri. Ülkemiz ne yazık ki yüzlerce irili ufaklı tarikat-cemaat ya da seküler bir takım grupların örgütlerin illegal faaliyetlerine devam ettiği elverişli bir tarladır.
Bu tarlayı bu tür zararlı 'otlardan ve böceklerden' çeşitli yaptırımlarla birlikte milli eğitim programını Türkiye Cumhuriyeti Devletine yaraşır biçimde; ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ ışığında yürütmeliyiz.
(Not: Atatürk düşüncesi, ilke ve devrimleri 'slogan' olarak kullanılıyor, kullanıla kullanıla uzaklaşılıyor, DİKKAT!)