Bir insana küstüğünde ya da kırdığında başkalarına ulaşabileceğin köprüleri yıkmış olursun. Bir insanı görmezden geldiğinde yine başkalarını görebilmekten mahrum kalırsın. Bu nedenle insani ilişkilerde, siyasette bir insan hiçbir zaman tek insan değildir. İnsanları birbirine bağlayan bağlar farklıdır. Normalde 5-10 dakika geçiremeyeceğin birisiyle ortak bir arkadaşın da bulunduğu ortamda saatlerce keyifli vakit geçirebilirsin. Yani bir kişiyi küstüğünde zaten diğeri ile de doğal olarak tüm köprüleri de atmış oluyorsun. Bir süre sonra bir bakmışsın, aynı tip insanlardan oluşan dar bir çevrenin içinde buluvermişsin kendini.

30 Mart’ta yapılan seçimler özellikle Ödemiş’teki seçim sonuçları bunu ispatlamıştır. Biraz siyasetten anlayan, biraz insanlarla hoşbeş eden herkes sonucu aylar öncesinden biliyordu.

Ancak şunu da önemle belirtmek gerekir ki, Ödemiş’te seçimin galibi ne Sayın Mahmut Badem ne de Ak Partidir, kazanan Ak Parti Adayı Mahmut Badem’dir. Kaybedeni de ne Sayın Bekir Keski ne de CHP’dir, CHP Adayı Bekir Keskin’dir.

Bunu biraz açmak gerekirse Mahmut Badem tek başına bu seçime girse kazanabilir miydi? Yine Ak Parti Ödemiş’te Mahmut Badem dışında bir adayla seçime girse kazanabilir miydi? Büyük çoğunluğun cevabı benim gibi tahmin ediyorum –Hayır, olacaktır.

Aynı soruyu CHP için de sorabiliriz. CHP başka bir adayla seçime girse yine kaybeder miydi? Ya da Bekir Keskin başka bir partiden aday olsa kaybeder miydi? Bu soruların cevabı ilk paragrafta yazdıklarım doğrultusunda düşündüğümüzde ilk soru için belki de -Hayır cevabını vermemiz gerekecektir. 

Özellikle nüfusu çok fazla olmayan Ödemiş gibi ilçelerde hem parti hem de adayın kim olduğu önemlidir.

Böyle yerlerde aday öncelikle kendi partisinin oylarını eksiksiz alabilmelidir. Çünkü bir yerde parti, O’nun kalesidir. Partililer ise O’nun en büyük yardımcısı ve yol arkadaşlarıdır. Buradaki her kayıp surlarda kapanmaz deliklerin açılmasına neden olur.

            Ama çoğu zaman parti oyları seçim kazandırmaya yetmez. Bu nedenle aday parti dışından da oylar taşıyabilecek nitelikte olmalıdır. Bu nedenle aradaki görüş farklılığı nedeniyle partiye üye olmayan kişilerle iyi temaslar kurabilmeli ve temaslar sadece seçim zamanı değil süreklilik arz etmelidir.

            Ödemiş’te baktığımızda Ak Parti oyları nerdeyse eksiksiz Mahmut Badem’in arkasında durmuştur. Mahmut Badem’de parti içi ve dışı ekibiyle birlikte hiçbir partiyle bağlantısı olmayan oyları da almayı başarabilmiştir.  

İşte CHP Ödemiş’te bunları başaramamıştır. Öncelikle kalesini sağlam tutmamış hatta neredeyse kale diye bir şey kalmamıştır. Hal böyle olunca partili oyların bir bölümünü alamadığını seçim sonuçlarından anlıyoruz.

Bu şartlar altında kalkıp ta hiç kimsenin “İçimizdeki İrlandalılar” faso fisosuna sarılmaya, sağa sola hainlikle suçlamaya hakkı bulunmamaktadır.

Teşekkür etmesini bilmeyen insanlardan kimse özür dilemesini de beklemiyor ama partinin öz evlatlarını görmezden gelip, değersizleştirip kaleden çıkararak yerlerine şimdiye kadar partiyle ilgisi olmayan “Fransız kalanları” ı alınmasının sonuçlarını kabullenmeleri gerekmektedir.

Ayrıntıyı girmeye gerek yok 7 yaşındaki çocuğu sorsanız herkes her şeyi biliyor. Bilenlerin bugüne kadar bilmezlikten gelmeleri, saklamaya çalışmaları sonucu değiştirmedi.

Zaten diyenler ne demiş zamanında: Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.

 

            Hadi bu da benden olsun amatörce biliyorum ama idare ediverin gari:

artık gurur duyabilirsiniz

küçük dünyanıza ördüğünüz duvarla

çoktan unuttu görmezlikten geldikleriniz

oysa yıkmalısınız duvarları daha vakit geç değil

ama nerde birkaç tuğla daha koyacaksınız

dostların arasında değilsiniz artık

öyle büyük ki duvarınız güneşi göremiyor

esen rüzgarda bile serinleyemiyorsunuz

ne çiçek ne deniz hepsinden nasıl geçtiniz

artık kendi kalenizde sadece bir mültecisiniz (aab)