Bir damlacık sudan,nasıl yaratıldığını fark etmeli.
                  
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en      sonunda iki metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda
       kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın,ahirete nisbetle,anne karnı        gibi olduğunu fark etmeli.
Henüz bebekken,Dünya benim dercesine avuçlarının sımsıkı     kapalı olduğunu,ölürken de ayni avuçların her şeyi bırakıp          gidiyorum işte! Dercesine apaçık kaldığını ve kefenin
            Cebinin bulunmadığını fark etmeli.
Baskın yeteneğini fark etmeli sonra,Azrail’in her an sürpriz yapabileceğini,nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan.
Hayvanların yolda,kaldırımda,çöplükte; ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli.
     Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı.
     Gülün hemen dibindeki dikeni,dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli.
     Evinde kedi,köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli.
     Eşine seni çok seviyorum! Demenin,mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli.
     Dolabında asılı 25 gömleğinin,sadece üçünü giydiğini,ama arka sokaktaki komşusunun,o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.
     Zenginliğin ve bereketin,sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli.
     Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli.
     Fark etmeliyiz çok geç olmadan…
     Ömür dediğin üç gündür,dün geldi geçti,yarın meçhuldür..
     O halde ömür dediğin,bir gündür. O da bu gündür.
                      DERSLER
DERS.1- Öğretmenin dağıttığı test sorularını,son soru hariç bir çırpıda bitirdim.Son soru:”Her gün,okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?”Kadını,hemen her gün yerleri silerken görüyordum.Biraz kısa boylu,başı bağlı,sırtı kamburca, 50’lerinde falan olmalıydı.Neyse,son soruyu boş bırakıp,kâğıdı teslim ettim.Sınav biterken,bir arkadaş: Hocam!Bu soru sınava dahil değil,şaka yapıyorsunuz değil mi?diye sordu.Tabii ki dahil dedi ve devam etti hocamız “bu dünyada herkes işini yapıyor.Herkes yeterince önemlidir.Takdiri,bir mütebessim çehreyi,makam ve mevkiine bakılmadan yüreğine olan herkes hak ediyor.
DERS.2 – Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu ve gece yarısı zenci bir kadın,yolun kenarına çektiği arabanın yanında çaresizce gelip geçenlerden yardım istiyordu.Yanında durdum.1960’lı yıllarda bir beyazın ABD.de bir zenciye,hem de Alabama’da yardıma kalkışması,pek olağan şeylerden değildi.Onu kente kadar götürdüm,bir taksi durağına bıraktım.Ayrılırken,ille adresimi istedi,verdim.Bir hafta sonra kapım çalındı.Bırakılan muazzam pakete bir de not ekliydi.
“Geçen gece bana otoyolda yardımınıza teşekkür ederim.
Sizin sayenizde ölmekte olan eşimin,yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım.Biraz sonra da son nefesini verdi.”
Ders.3 – 10 yaşındaki çocuk pastaneye girdi.Garson kız hemen koştu…Çocuk sordu:”Çikolatalı pasta kaç para?”
’15 TL.’ Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı.Bir daha sordu:”Peki dondurma ne kadar?’10 TL.’dedi garson kız,sabırsızlıkla.Dükkânda yığınla müşteri vardı ve garson kız hepsine koşuşturuyordu.Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki…Çocuk,parasını bir kere daha saydı ve “bir dondurma alabilir miyim lütfen!”dedi.
Kız dondurmayı getirdi.Fişi,tabağının kenarına koydu ve öteki masaya koştu.Çocuk,dondurmasını bitirdi.Fişi kasaya ödedi.Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde,gözleri doldu,birden.Boş dondurma tabağının yanında,çocuğun bıraktığı 5 TL.bahşiş duruyordu.
Ders.4 – Eski zamanlarda bir kral,yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş.Tenha bir yere gizlenip,olacakları seyre koyulmuş.Sabahtan öğlene kadar,nice zengin tüccarlar,kervancılar,saray görevlileri birer birer geldiler.
Kayanın etrafından dolaşıp,saraya girerken,’pek çoğu,bu kadar vergi alıyor,ama yolları temiz tutamıyor.’diyerek kralı yüksek sesle eleştirdi.Sonunda saraya,meyve ve sebze getiren bir köylü çıkageldi.Sırtındaki küfeyi yere indirdi,iki eli ile kayaya sarıldı.Kan ter içinde kaldı ama sonunda,kayayı da yolun kenarına çekti.Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki,kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü.Açtı…Kese altın doluydu,bir de kralın notu vardı içinde…”Bu altınlar,kayayı yoldan çekene aittir.”
Ders.5 – Acil servise ağır hasta bir kız getirdiler.Tek yaşama şansı 7 yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi.
Küçük oğlan,ayni hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu.Doktor durumu 7 yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu.Küçük çocuk bir an duraksadı.Sonra derin bir nefes aldı ve “eğer kurtulacaksa veririm kanımı”dedi.Kan nakli yapılıyorken,ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu.Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı,ama küçük oğlanın yüzü de giderek soluyordu.
Gülümsemesi de yok oldu.Titreyen bir sesle,doktora sordu.”Hemen mi öleceğim?”Ufaklık doktoru yanlış anlamıştı.Ablasına,vücudundaki bütün kanı verip,öleceğini düşünüyordu.
     “Bin aydan daha hayırlı olduğu müjdelenen,KADİR GECENİZİN” ve yaklaştığımız “RAMAZAN BAYRAMI”nın’siz değerli okurlarımıza,Vatanımıza ve Türk Milletine,İslâm Âlemi ile tüm İnsanlığa hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
                            [email protected]