ASKERİ DARBE İHTİMALİ HER ZAMAN VARDIR, BUNU İYİ BİL, UYANIK OL!
 
Üç-dört gün önce,gazetelerde görmüş, TV’lerde izlemişsinizdir. Balyoz Darbe Plânı Davası’nda 6 buçuk aydır tutuklu bulunan ve bir internet sitesinde kendi sesinden olduğu iddia edilen “kan donduran”  konuşmaları yayınlanan bir amiral bakın neler diyor;
YA EKONOMİK KRİZ YA İÇ SAVAŞ
 “Yasa tasarısı hazırlanıyor. Bir-iki aya kadar bizi çıkaracaklar. Çıktıktan sonra güzel plânlarımız var! Ya bu bir savaşsa, savaş yapacağız. Yapacak bir şey yok yani. Burada bitmemesi lâzım bunun. Bir iki aya kadar da gelen bilgiler ve emareler de o yönde. Bir yasa tasarısı gündemde. O yasayla bizi çıkaracaklar. BU ÜLKE YA EKONOMİK KRİZLE, YA BİR İÇ SAVAŞLA KENDİNE GELECEK. BU İKİ SEÇENEKTEN BİR TANESİ KAPIMIZI ÇALACAK. ONDAN SONRA DÖNÜŞ YOLU ORADA BAŞLAYACAK.”
Bu ses kaydında ayrıca Başbakan’a ve geçmişte Genelkurmay Başkanlığı yapan dört emekli orgenerale de burada yazmaktan hicap duyacağım ağır hakaret ve tehditler gırla gidiyor. Bunları lütfen önemse ey halkım.
Bu ülkede maalesef, bazı siyasilerin ve basının hayli büyük bir bölümünün tehlikeyi göz ardı ettiren gayretleri var. İsmini saymakta zorlandığımız askeri darbe plânlarının görülen davalarından öğrendiklerimiz; yalan ve düzmece iddialarmışcasına halkımız yanıltılıyor. Binlerce sayfalık iddianameler, orijinal ses kayıtları ve gerçek imzalı emir ve tutanaklarla savcıların ortaya koydukları gerçekler yukarıda bahsettiğim çevrelerce insanımıza yalan düzmece gibi yanıltıcı şekilde lânse ediliyor. Ve bu yüzden halkımızın % 30 gibi bir bölümü bu davalara inanmıyor. Ama darbe gerçeği Allah korusun bu ülkeyi bir daha vurduğunda, hani söyleriz ya; yirmi yıl, elli yıl sonra ancak ülke kendine gelir diye, öyle bir ümit de olmayacak. Bu ülkeyi batıracaklar. Kan gövdeyi götürecek, ülke ekonomik yönden perişan edilip, işsizlik, enflâsyon, iç kargaşa. Daha nice olumsuzluk ihtimali var. Hatırlayın lütfen “BALYOZ DARBE PLÂNI” nda: cuma namazı sırasında İstanbul Bayezit Camii’ne konulacak bombaların patlatılması ile binlerce insanımız, Koç Müzesi’nde bulunan denizaltıyı ziyarete gelen öğrencilerin bulunduğu sırada konulan bombaların patlatılması ile yüzlerce evlâdımız öldürülecekti. Müzede bombalar ortaya çıkartıldı, Bayezit Camii’ne bombaları yerleştirecek subay ve ast subayların isimleri bile bir bir sayılıyor iddianamelerde. Bu ve buna benzer nice kâtliam gerçeği ortaya çıktıkça, dört gün önce amiralin söylediklerinin hiç de olmayacakmış gibi algılamamamız gerekiyor. Bu gözü dönmüş darbeci zihniyetin yapmayacağı şey yok.
Bizim halkımızın, neme lâzımcılıkta, ilgisizlikte günümüzdeki hali mâlum. Başa gelince, çaresizlik; kâbus gibi insanımızın üstüne çökünce, yapacak bir şey olmadığı gerçeği ile karşı karşıya gelindiğinde anlayacak bu millet ama çok geç olacak...Biz bunu 1960’da 27 Mayıs darbesinde ve sonrasında yaşadık. Önce, amiralin söylediği halen yargılanan darbecileri kurtaracak yasa teklifini TBMM’ye kim verecek. Hangi siyasi görüşten olursak olalım, TBMM’deki temsilcilerimizin böyle bir girişimine mani olalım. Telefonlarla, elektronik postalarla, mektuplarla engel olmaya gayret edelim böyle bir girişimi. Unutulmasın hepimiz ayni gemideyiz. Belki ben ve benim gibi yürekli demokrat görüşte olanlar, önce öldürülebiliriz, ama sağ kalanlar çekecekleriyle, ölümü çok ararlar. DARBELER ÖNCE EVLÂTLARINI YER!
O takdirde, bugün müreffeh bir hayat sürerken, darbe iktidarı geldiğinde; öyle iki-üç senede bir arabayı değiştirmek. 200 m2’lik evlerde oturmak, Evdeki perdeleri, halıları, mobilyaları, beyaz eşyayı beğenmeyip zırt pırt yenilemek, odalarımızı LCD televizyonlarla, pahalı klimalarla, lüks koltuklarla, el dokuması halılarla donatmak, markalı giysileri ve daha nice lüksünüzü unutun. Aldığınız emekli maaşının yarıya düştüğünü, maaşınızın on katını verseler bile yüzde binlere varan enflâsyon, kıtlık, karaborsa ve daha nice olumsuzluk ve çocuklarınızın, eşinizin, evinizin en tabii ihtiyaçlarını karşılayamamanın ıstırabını bir düşünün. Global bir dünyada ülkemizin nice ambargolar yüzünden satılamayan mallarımız sonucu kapanan fabrikaların sebep olduğu işsizliği, yoksulluğu. ”Aç köpek fırın deler” atasözünün gerçeğini işte o zaman görürüz. Yağmayı, bir topan ekmek için insanları boğazlayanları, karışıklığı, döviz girdisi olmayınca, yürümeyen otomobilleri. Şakım şakım evlerimizi kışın ısıtan, yazın serinleten klimayı çalıştıracak elektriksizliği. Bu yüzden tarımını yapamayacak köylümüzün halini, sanayi sitelerinde binlerce dükkânın kapandığını, esnaf diye bir sınıfın kalmadığını, Tire, Ödemiş gibi ticaret hacmi belli, nispeten küçük şehirlerimizdeki dükkân kiraları için aylık 3-5 bin TL. HATTA HIZINI ALAMAYIP 7-8 bin TL. KİRA İSTEYEN MÜLK SAHİPLERİ bu günleri, Osmanlı döneminin Kanuni devri imişcesine çocuklarına torunlarına anlatırlar artık. 75 milyonluk koca Türkiye ne hale gelir, bir düşün ey halkım. Suriye, Irak, Libya ve daha nice ülke, askeri diktatörler yüzünden ne hale geldi? Arap dünyasındaki Baas rejimlerini ne çabuk unuttuk! O devlerdeki insanların yaşadıkları, size bir şey hatırlatmıyor mu? Ey, her şeye ilgisiz, umursuz halkım. Bu darbeci zihniyetin ordumuz içinde halâ uzantılarının, ya varsa endişesini, amiralin sözleri bize bir daha hatırlatıp ürpertmedi mi? İktidar partisinin yöremizdeki ileri gelenleri, üst yönetimleri bu endişelerini dile getirerek Ankara’dakileri uyarsınlar. Rahmetli Adnan Menderes halkına güveniyordu. Hangimizin gıkı çıktı. Eli silâhlı darbe canavarı karşısında ne yapılabilir. Başa geldikten sonra çare yok ey millet. Onun için bu ihtimali hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Darbecileri öven siyasilere kanmayalım. O yönde yayın yapan demokrasi karşıtı gazeteleri almayalım. Televizyonlarını izlemeyelim. Darbe yanlıları sadece kendi menfaatleri yönünde hareket ederler. Millet, ülke, gelecek nesillerimiz onların umurlarında değil. Sen de uyuma be kardeşim.
TALÂT AYDEMİR OLAYI…
Size yakın tarihimizde yaşanmış, bir askeri darbe teşebbüsünü anlatayım da hiç umulmaz bir zaman ve zeminde nasıl darbe olabileceği gerçeğini aklınıza sokun ey nemelâzımcı halkım!
Albay Talât Aydemir 22 Şubat 1962’de ilk darbe girişimini yaptı neredeyse başarıyordu. Ben bu olayı Ankara’da Genelkurmay’ın çok önemli bir biriminde vatani görevimi yaparken bizzat yaşadım. Darbeyi başardı endişesi taşıyan komutanlarımız günlerce karargâha uğramadılar, can korkusundan olsa gerek. İsmet İnönü Başbakan’dı ve darbecileri affetti. İyi halt etti! Emekli edilmesine rağmen aynı Talât Aydemir 15 ay sonra 21 Mayıs l963’de Kara Harp Okulu’nun iki bin öğrencisi ve Ankara civarındaki başka askeri birlikleri de arkasına alarak darbeyi yine az daha gerçekleştiriyordu. İlkinde olduğu gibi, radyo evini önce ele geçirdiler. İsmet Paşa yine Başbakan’dı. Darbeciler 22 Şubat’ta yargılansa ülke bir daha böylesi bir tehlikeye düçar olmayacaktı. Ordu dışındaki, sivil emekli bir albayın bile ülkeyi az daha uçuruma nasıl getirebileceği gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Ey yerel siyasiler! Bu yazımı mutlaka genel merkezinize, mebuslarınıza gönderin, halkın düşüncesini iyi bilsinler. Rehavet ve halkına güvenmek yukarıda bahsettim. Adnan Menderes’in, Demokrat Partili binlerce mağdurun, ülkenin başına neler getirdi. Talât Aydemir’le birlikte hareket eden emir-komuta mağduru binlerce harp okulu öğrencisinin hayatı karartıldı. Üç-beş darbecinin siyasi hırsı yüzünden yüzlerce (belki binlerce) ordu mensubu ordudan tard edildi. Ülkemizdeki işsizlik ve ekonomik durgunluk o günlerde halkı perişan etti. Ey millet! Darbecileri savunan siyasilere ve basına prim verme, onlara inanma, gerçekleri gör! Görmeyenlere usanmadan anlat! Türkiye’de, maalesef her zaman, darbe tehlikesi vardır. Her vatandaş, gerçek delillerden oluşan darbe davalarının savcılık iddianamelerinin doğruluğuna inanmalı ve tereddüdü olanları aydınlatmalıdır. Ülkemizin, demokrasi ile yönetilmesi büyük bir lütuftur…Seçim sandığı ise  en güzeli. Beğenmediğimiz partiyi bir sonraki seçimde seçmeyiz olur biter. Bu millet demokrasiyi ve seçmeyi artık biliyor. 2002’de dört büyük siyasi parti meclis dışında kaldı, bu örnek bile bunun kanıtı. Darbe mi? Bir daha asla!..
Değerli okurlarımın mübarek üç aylarını, kutlar, Ramazan ve bayrama tüm aile fertleriyle sağlıklı ve huzur içinde ulaşmalarını yüce Allah’tan niyaz ederim.
Bu gün (29 Mayıs 1453) ayrıca güzel İstanbul’umuzun da fetih yıldönümü, aziz milletimize kutlu olsun…