Aslında sizin için bambaşka bir yazı hazırlamıştım. Fakat arkadaşımla yaptığım konuşma yazımı değiştirmeme sebep oldu. Mutlaka sizin başınıza da geliyordur. Hani bazen bir arkadaşınızla dertleşirsiniz o anlatır ve sohbetin sonunda rahatlarken sizi bir sıkıntı basar ya da siz o gün çok neşeliyken bir eleştiri tüm gününüzü mutsuz geçirmenize sebep olur. Bazen de çok güzel olduğunuz bir gün her şey gayet yolundayken enerjiniz düşer ve bunun sebebini bir türlü bulamazsınız (büyük bir olasılıkla nazar değmiştir). İşte bu ve bunun gibi birçok durumun sebebi eterik kordonlardır. 
Bizler sadece fiziksel bedenlerimizden ibaret değiliz. Vücudumuzun birkaç santim üzerinde enerji alanlarımız vardır. Bu tıpkı ikinci bir beden gibi etrafımızı sarar. Bu alanda bulunan enerji kişiye özgüdür. Herkesin enerji alanı kendi duygu, düşünce ve yaşam şekline göre biçimlenir. İnsanlarla ilişki kurmaya başladığımız andan itibaren birbirimizle aramızda enerji bağları oluştururuz. Bunlar görünmez bağlardır ve bazen kanca olarak da adlandırılırlar. Ben bunları anne ve bebek arasındaki kordonun görünmez hali olarak tanımlıyorum. Bu kordonlar sayesinde birbirimize iyi veya kötü enerjilerimizi geçiririz başka bir tanımla enerjisel olarak iyi veya kötü beslenir/besleriz. Bu beslenmenin gerçekleşmesi için o kişiyle ille de fiziki temas içerisinde olmamız gerekmez. İster düşüncesel olsun ister fiziki bu kordonlar her zaman iki kişi arasındaki enerjisel geçişi sağlar. Aslında birçok enerji akışı halleri vardır. Bu bağlar oluşmaya başladıktan sonra kişilerin duyguları, düşünceleri birbirine akmaya başlar. Enerji alanları korkuları, yaşam derslerini, bilinçaltı kalıplarını, yaşam sevincini, olumlu ve olumsuz duyguları barındırır. Kısaca bu görünmez kordonlar sayesinde birbirimize sevgimizi ve sevgisizliğimizi aktarırız. Ve bilinç olarak çoğu kez bunun farkında olmayız. Karşı taraftan bize olumlu enerji akışları geçtiğinde enerji alanımız zenginleşir böylece 'bilinçaltı korkularımız'dan biri olan 'başkaları tarafından onaylanma' ihtiyacımız karşılanmış olur ve değersizlik duygumuz yok olur. Daha dengeli bir insan haline geliriz. Aslında insanlar bu dengeyi kendi başlarına kurabilmeyi öğrenmek zorundadırlar aksi takdirde kişi 'insan bağımlılığı' oluşturur (evet iyi olana da bağımlılık yaratırız). Kişi bunu öğrenmezse dışarıdan sürekli bir desteklenme ihtiyacı doğurur. Bunu yapmadıkları zaman öfkelenir, sinirlenir hatta çoğu zaman kırılırız. Bazen karşı taraftan sırf bu enerjiyi alabilmek için küçük oyunlar oynarız.
Kendi enerji alanımızı korumadan karşımızdaki kişileri pozitif enerji ile beslersek bizim enerjimiz düşerken karşı tarafın enerjisi yükselir ya da karşı tarafa negatif bir enerji aktardığımızda bizim enerjimiz yükselirken karşı tarafın enerjisi düşer. Çünkü bu bağlar çift uçludur bir tarafın enerjisi yükselirken diğer tarafın enerjinin düşmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden enerji alanlarınızı korumayı öğrenmek bizim faydamıza olur. Size “kimseyle dertleşmeyin” ya da “güzel sözler söylemeyin” demiyorum sadece kendinizi ve karşınızdakini korumayı öğrenin. Daha sonraki yazılarımda enerji alanımızın maruz kaldığı/bıraktığı durumları ayrıntıları ile sırasıyla yazacağım. Bu günlük yazımı ufak ama etkili ipuçları ile bitiriyorum.
Size güzel bir şey söylendiği zaman mutlaka 'teşekkür' edin. Bu kendinizi güzel olan şeylere açmanızı aynı zamanda karşınızdaki kişinin enerjisini emmenizi engeller. Biri size duymaktan hoşlanmadığınız bir şey söylediğinde ise “bu onun düşüncesi” deyin. Bu şekilde negatif enerjinin sizi etkilemesini ve karşı tarafın da sizin enerjinizle beslenmesini engellemiş olursunuz. 
Sevgi ve huzurla...
Kişisel seanslar, Kupa Terapisi (Hacamat), Subliminal Cd. ve Kişisel / Grup Meditasyonları için lütfen randevu alınız. 
Telefon: 0.534. 628 72 27
Facebook: 8/9 Kişisel Gelişim Merkezi – Ayşen Akbulut