Her insan her şeyi hemen anlamaz. Bunun en önde gelen sebebi okuma özürlü bir millet oluşumuzdur. Bu arada bir kısmı dizilerden vakit bulamaz bir kısmı da okey masasından kalkmaya üşendiği için ne olup bittiğini hemen öğrenemez.

Neyse biz konumuza gelelim. İlerde çok daha iyi anlaşılacağına hiç kuşku yok, 24 Temmuz 2015 tarihi Türk tarihindeki özel yerine kurulmuştur. Hürriyet devrimi gibi, Lozan Anlaşması gibi.

Türk Ordusu Ergenekonlarla, Balyozlarla ve bunlara benzer türlü çeşitli kumpas davalarla dize getirilemeyeceğini göstermiş ve bunun başlangıcı da 24 Temmuz 2015  olmuştur.

Son yıllarda tüm ulusumuzu yaralayan, umutsuzluklara sürükleyen bir olay vardı: Açılım, çözüm süreci vb. adlarla anılan ama ne olduğu sır gibi saklanan bir ihanet süreci. Kıçlarının altındaki koltuklar emperyalistler tarafından servis edilen, deliğe süpürülme tehdidi altında ülkesine milletine her kötülüğü yapmaya hazır muktedirlerce yürütülüyordu? Aman teröriste yüzünüzü ekşitmeyin, kızdırmayın, hoşgörülü davranın! tembihleri ediliyordu. Taarruz yetkisinin valilere verildiği ve el altından sakın ola ki izin vermeyin talimatı ile kulaklarının çekildiği, askerin kışladan, polisin karakoldan dışarı adım atamadığı iki üç yıllık bir süreç yaşandı. Bir MİT yetkilisinin PKK’lı teröriste “Valilerden, askerden, polisten hoşunuza gitmeyen sürece zarar veren varsa söyleyin icabına bakalım!” diyebildiği günlerdi. Umutsuz, kaygılı, geleceği olmayan bir süreçti bu.

Tarafsız cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bir televizyonun canlı yayınında; “400 milletvekili vermezseniz tabi bu ölümler olacak”, sözleri bir yerde “Bana oy vermeyeni gebertirim!” gibi bir anlama geliyordu bizce.

Evet 24 Temmuz 2015 tarihi, bu hale getirilmiş bir ülke için çok çok önemlidir.

Bölgemizde Amerika’nın çok piyonu var. Bunların en başta geleni PKK’sı, PYD’si, PJAK’ı Barzanisi şusu busu hepsini aynı kefeye koyun. Sonuçta her biri emperyalizmin kuracağı uydu devletin (2. İsrail) hizmetkârlarıdır. Zaten Obama da PYD kara güçleri olduğunu bizzat söyledi.

İşte 24 Temmuz’dan sonraki çırpınışları da bundan. Adam asıl düşman tabi ki, bağırıp çağıracak. Ne güzel, yurdumuzu piyonlarına böldürüp parçalatacak, kendine hizmet edecek uydu devleti kuracak, bölge petrollerinin üstüne bir güzel çöreklenecekti!

Şimdi bu adam “Derhal açılıma geri dönülmeli!” demesin de “Benim çanıma ot tıka!” mı desin?

Emperyalist Amerika’nın bölgemizdeki piyonları bundan ibaret değil tabi. Bir de IŞİD var. Hani koalisyon güçlerinin kendisiyle savaştığı söylenip insanı güldürdükleri örgüt. Amerika’nın ölümü gösterip sıtmaya razı etmek için kurduğu, ibreti alem için insanları çeşitli insanlık dışı yöntemlerle öldürttüğü örgüt.

Türkiye’den binlerce tır silah ile beslenip “Biz o silahları Türkmenlere gönderdik!” diye adam kandırdıkları örgüt. Silah dolu tırları yakalayan askerimizin, polisimizin, savcılarımızın mahkemelerde süründürülmesine, tutuklanmasına, ceza almasına sebep olan “dünyalar tatlısı!!!” örgüt.

Ve de Amerika’nın işgal edeceği yerlere önden gidip insanlarını kaçırtarak, direnenlerini de öldürüp tertemiz kendisine teslim ettiği örgüt.

ABD, IŞİD’e niye niye zarar versin, onca para, harcamış büyütmüş beslemiş.

Peki Ayn-el Arap  (Kobani) mı? Tabi kimi zaman birbirlerine de girerler. Yola getirmek için bazen Amerika savaştırır, bazen de kendi aralarında sürtüşürler. Her piyonu Obama’nın anası doğurmadı ya kardeş kardeş geçinsinler!

Neyse 24 Temmuz 2015 ve sonrası bazılarının işleri sarpa sardı. BOP yan yatma sürecinde. Eşbaşkanı sıkıntıda. Kürt Koridoru tehlikede.

Neymiş Türk Ordusu PKK’ya 300 sorti yapmış IŞİD’e yalnızca bir sorti.

Şaka gibi.

Sen aylardır IŞİD’e vuruyormuş numarası yap, Türk Ordusu gitsin vursun. Hani kel alaka, derler ya.

Özellikle bulup getirdiğin o toplama katiller senin defterin dürülünce sessiz sedasız gider, sen içini ferah tut. Canım Amerika.

O gün yaklaşmıştır üstelik. Başlangıcı 24 Temmuz 2015’tir.