“Çocuklar serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi, ifade etmeye teşvik edilmelidir. Böylece hem hatalarını düzeltmeye imkân bulunur, hem de ileride yalancı ve ikiyüzlü olmalarının önüne geçilmiş olunur. Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine saygı duymaya alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışılmalıdır. Bence bunlar, çocuk terbiyesinde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu şekildedir ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve mükemmel birer insan olurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Size oniki hafta boyunca ebeveynlik, ebeveyn davranış modelleri ve bu davranışların çocuğun kişiliği üzerindeki etkilerini yazdım Bu yazı dizisini hazırlamamın en büyük sebebi; ebeveyn olmanın üremekten çok başka bir şey olduğunu bir kez daha fark etmenizi sağlamaktı. Yazı dizisinin en başında belirttiğim gibi dünyadaki genel yargıya göre gençlerin yarattığı kişisel ve toplumsal problemlerden ebeveynler sorumlu. Yani size hiç önemi yokmuş gibi gelen davranışların toplamında yetiştirdiğiniz çocuklar, birer Özgecan katili, Soma faciası sorumlusu ya da gaddar bir lider olabilir. Bunlar size çok uç örnek mi geldi? Sizin için daha da basitleştireyim. Güven verici / destekleyici ebeveyn davranışı dışındaki tüm davranış modelleri ile büyüyen çocuklar; sizi kazıklayan esnaf, anlayışsız eşiniz, aldatan sevgiliniz, sadece kendini düşünen patronunuz, arabasındaki beyzbol sopasının üzerine “acı var mı?” yazısını yazdırarak taşıyan şoför, hayvanlara işkence eden serseri, işini öylesine yaptığı için size zarar veren memur, okul önünde çağla bademlerine uyuşturucu madde dökerek öğrencilere satan kişi, tüm o “Piyasada adam mı kaldı?”, “Bu devirde kimseye güvenilmez.”leri söyletenler olarak yaşamda karşınıza çıkarlar. Tabi bir de dünyadan öylesine geçermiş gibi etliye sütlüye karışmayan bağımlılık sahibi olanlar var.

Bunları kendinizi suçlamanız için söylemiyorum. Çünkü şu an da yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalıştığınızı biliyorum.  Eğer daha iyisini yapabilseydiniz, daha çok farkında olabilseydiniz başka türlü davranırdınız. Lütfen, sakın şu an da bulunduğunuz noktayı küçümsemeyin. Eğer bu satırları okuyorsanız daha iyiye ve doğruya bilerek ya da bilmeyerek niyet etmişsiniz demektir. Sırf bu yüzden bile kendinizi takdir edin. Ve lütfen, kendi yaşadıklarınız için ailenizi suçlamayın. Çünkü yaşam ilerledikçe daha iyi bir insan olmanız için size beraberinde fırsatlar da getirir. Hiçbir şey kaderiniz değil. Yeter ki yanlışın ne olduğunu fark edip düzeltmek için yollar arayın.

Geçmişe sızlanmak yerine durumun iyi yanından bakıp, kötü deneyimlerin iyi deneyimlere göre öğrenme sürecini hızlandırdığını hatırlayın. Çocukluğunuzda neler hissettiğinizi hatırlayın. Çocuklarınızın da aynı sizin gibi büyümekte ve öğrenmekte olduklarını hatırlayın. Çocuğunuz dünyaya sizin yapamadıklarınızı yapmak ya da egonuzu tatmin etmek için gelmediğini dolayısıyla mükemmeli beklemenin heves kırmaktan başka bir şey olmadığını hatırlayın. Sarılmak, sevgi ve önemsenme duygularını harekete geçirir. Onlara sık sık sarılın. Sevgi her şeyi iyileştirir asıl hep bunu hatırlayın.

Sevgi ve huzurla kalın.