Bir Bayramı daha eda ettik. Çevremizdeki ve toplumdaki modernizenin, teknolojinin getirdiği bayramlaşma şekil ve yüzeyselliğine sonra geleceğim.
Yüce İslâm’ın şanslı (çünkü Müslüman doğduk) bir ferdi olarak Türk Milletinin dünya genelinde Kurban konusunda en uzaktaki ve en muhtacı düşünerek o toplumların insanına ulaşmadaki hayırseverliği yanında, yurdumuz içindeki (özellikle Doğu ve Güneydoğu) yardıma muhtaç vatandaşlarımızın misafiri olarak onların köylerine, beldelerine kadar giderek; kurban ibadetini ora insanıyla birlikte yapması çok takdire şayan bir olay. Gazete ve televizyonlarda görmüşsünüzdür;  mutluluğu gözlerinde okunan yurdum insanının.
“KİMSE YOK MU DERNEĞİ öncülüğünde yalnız İzmir ve Küçük Menderes’ten;  Van ve Bitlis’e giden 230 kişi bayramın birinci günü yöre insanıyla kucaklaştı. Van’da 4. 500, Bitlis’te ise 2. 790 aileye ulaşan gönüllüler, 5’er kiloluk kurban eti, giyecek ve kırtasiye yardımında bulundular. Kimse Yok mu Derneği o kadar güzel bir organizasyona imza attı ki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gidilmedik, yardım götürülmedik, şehir, belde köy bırakmadılar. Yalnız bu dernek değil elbette. Kızılay, Diyanet İşleri Başkanlığı, Can suyu, İHH ve ismini burada sayamadığım nice kuruluş; benzer yardımlarını yurdumuzun ve dünyanın her köşesine ulaştırdılar. Dünya genelinde 165 Ülkeye ulaşan Türk Yardım kuruluşları, ora insanlarının gönüllerini fethettiler. Bu konuda yurt dışındaki yardımlara dair gazetelere yansıyan birkaç örnek vermek istiyorum:
Afrika Ülkelerinden Nijer’e giden Kimse Yok mu Derneği öncülüğündeki hayırseverler, 1. 100 büyük baş kurbanlık kesimi gerçekleştirdi. Nijer’in Ticaret Odası Başkanı bakın duygularını nasıl ifade ediyor; ‘6 yıldır kurban bayramı öncesi, Nijerliler arasında, Türkiye’den gelecek yardımlardan dolayı günler öncesinden sevinç yaşandığını belirterek, Türkiye’deki bütün sivil toplum kuruluşlarına teşekkür ederiz’ diyor ve ekliyor, Fransızlar yüzyıllarca ülkemizi sömürdüler ve bizleri aç ve sefil bıraktılar. Afrika’nın bir diğer fakir ülkelerinden;  Burkina Faso’ya, yalnız Kimse Yok mu Derneği vasıtasıyla giden 250 kişilik yardımsever heyeti; 21 bin aileye kurban eti dağıttı. Kurban eti dağıtımında göz yaşlarına hakim olamayan bir köy imamı;  “Eğer bu eti de almamış olsaydım, dördüncü yıldır kursağıma et girmemiş olacaktı. Sizlerin getirdiği bu kurban eti sayesinde; başta aile fertlerim ve bütün köy;  etin tadını ve kokusunu hatırladı. Ayni ülkenin Vayviye Bölgesi Şeyhi Aldülaziz Guedrago da bölgelerindeki 150 köyün, Türk Hayırseverler sayesinde yıllar sonra etle tanıştığını söyledi. Türk halkına ve bu yardımları ülkesine ulaştıran tüm yardım kuruluşlarına şükranlarını belirtti.
Türkiye, zor günler geçiren Somali halkını da Kurban Bayramında yalnız bırakmadı. Onlarca Türk Sivil Toplum Kuruluşu Mogadişu’da Türk insanının verdiği vekâletle kurban kesti. İHH. Somali Temsilcisi Taner Altın da vekâletle toplam 4. 900 hisse kurban kestiklerini ifade ediyor. Kimse Yok mu Derneği Genel Sekreteri Celâl Türkoğlu bu yıl Somali’de 4. 400 Türk Hayırseverin vekâleti ile kurban kestiklerini ve halka dağıttıklarını ifade ediyor. Şimdi;  çok farklı bir konuya geçiyorum; lütfen yazacaklarımı, dikkatle okuyunuz sevgili Yerel Güç okurları. Bacanağım Mehmet Coşkun (Lokumcu Mehmet) ve biz aile fertlerimiz çocuklar, torunlarımızla bu yıl Kurbanlarımızın bir kısmını;  Benzinlikteki Bacanak Mehmet’in;  oğulları Türker ve Zafer’inişlettikleri, Arzu lokum” İmalâthanesinde keselim dedik. İyi de ettik. Yazdan kalma bir günde; ferah, yemyeşil bir bahçe, mükemmel bir bahar havası, kediler, şirin bir köpek, tavuk kümesi tabiatın bütün güzelliği mevcut. Modern insan yaşamının kaybolan bu güzelliklerden mahrum; ya apartman dairesinde, ya tatile kaçarak çoktan unutulan Kurban geleneğini yaşatmaktı arzumuz, çocuklar ve torunların da belleklerinde kalacaktı kaybolan bu Türk örf ve adeti. Eşlerimiz ve gençler kurban işi ile uğraşırken ben bir köşede, ortamın tadını çıkarıyor, bir yandan gazeteleri okuyordum, derken;  Köyün çocukları sökün ettiler.
 
Benim durumum uygun olduğu için (en azından ellerimde et bulaşığı yoktu) çocukları şeker, lokum ile beraber, yeteri miktarda banknot hazırlığımla onları gönüllenme işini keyifle yaptım. Tekrar gelenler ile işin tadı ve önemi kaçmaya başlayınca bizim çocuklar bahçe kapısını kapattılar. Kadınımız, kızlarımız rahatsız olmuşlardı. Allah kabul etsin kavurmalarımızı yedik, evlerimize döndük. Ertesi gün Bayram ziyareti için gelen yeğenlerimin anlattıkları beni kahretti. Biz Ödemiş’e dönünce, yaşları 12-15 arasındaki oğlan çocukları, sokaktaki taşları sökerek, işletmeyi taş yağmuruna tutmuşlar. Komşular zor kovalamış. Sebep neymiş biliyor musunuz? Kapı kapanınca para musluğu kesilmiş. Bu taşlayan çocuklara bayramlaşma için kapımızı açtığımızda, tek tek soruyordum; nerelisiniz, adın ne, kaçıncı sınıfta okuyorsun vb. izzeti ikram gösterdiğimiz çoğu Mardin kökenli, Güneydoğulu ailelerin çocukları imişler. Ertesi günlerde bunların büyüklerinden bir Allah’ın kulu gelip özür beyan etmemiş, çocuklarının verdiği zarar ve yaptıkları çirkinlik sebebiyle. Başbakan Recep Tayyip Bey’in hemen herkonuşmasında“Benim Kürt kardeşlerim!”diye diye azdırdığı (biz Türkleri rencide ettiğinin farkında mıdır bilmem?) kendisinden, bir kez olsun Türk Kardeşlerim sözünü ağzından duymadığım için, ona oy veren bir kişi olarak şahsen kırgınlığımı bu vesile ile belirtmek isterim. ÜstatNecip Fazıl’ın Sakarya Türküsü şiirinde;  “Öz yurdunda garipsin, Öz vatanında parya” satırlarında veciz şekilde ifadesini bulanhissiyatım ile Başbakan’ın tutarsız bulduğum bu sözlerini ne zaman kendinden duysam hüzünleniyorum. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, bu konuda milyonlarca insanı kırdığını nasıl hatırlatmaz kendisine. Başbakan’ın Kürt kardeşlerinden (benim Türk kardeşlerim bu tür nankörlük davranışında bulunmazlar!) gördüğümüz, böyle bir davranış ailecek hepimizi derinden yaraladı. Geçelim.
“SMS ve e - mail ile BAYRAM TEBRİKİ”
Geçen ve bu bayram; maalesef benim de;  SMS ile Bayram tebriği işine uymama sonradan çok üzüldüm. Mazeretimin (kendimce) tesellisi, ulaşamayacağım dostlarımı gönüllemekti. Allah’a çok şükür dost ve yakınlarımın sayıca çokluğu, birebir telefon için zaman yetersizliği vb. Aldığım telefonlar, sanki kendimi hatırlatmış da beni aramalarına mecbur etmişim, intibaı uyandırdı bende, işin doğrusu büyük oranda durum bu oldu. Dost bildiklerimden alamadığım yanıtlar da içimi kanattı. Ömrüm olursa, bir daha bu şekilde davranmayacağım.
Çocukluğumuzun mahalle kültürünün kaybolması, başkalaşma, yabancılaşma, yozlaşma bizi bu hale getirdi.
Bayramlaşma aslında;  birisiyle muhatap olma, karşımızdaki insanla kalp teması kurmaktır. Başka birileriyle sevinç yaşama, bu sevinci aile büyükleriyle, dost ve ahbaplarımızla, iyi halisane düşünceler beslediklerimizle paylaşmak değil midir bayramlaşmalar? İşin en önemli özelliği de karşımızdakiyle gönül teması kurarak onu muhatap almak ve değer vermektir diye düşünüyorum.
Her geçen gün sahteleşen, yozlaşan iletişim kurma biçimimiz bayramlaşmayı da derinden etkiliyor. Günümüzde, bayramlarda en önemli iletişim kurma aracımız cep telefonları oldu artık. Aile ziyaretleri yapmadan, karşımızdakiyle göz ve gönül teması kurmadan, telefonlarla iyi dileklerimizi yakınlarımıza iletiyoruz. Bu durum, günümüz şartlarında hadi hoş görünebilir. Ancak insanın kendisinin yazmadığı bariz şekilde sırıtan, ya da son derece basmakalıp cümlelerle hazırladığı bir mesaj metnini bir tuşla cep telefonundaki herkese göndererek yapılan bayramlaşmalar benim de ifade ettiğim özürüm gibi izahı mümkün değildir.
Bayramı vesile ederek kendimizi hatırlatma demiştim ya yukarıdaki satırlarda, işin gerçeği de bu. Bir de hele e-mail’le bayram kutlamaları yok mu? Tam bir perişanlık.
Bilgisayarına yıllar boyu kaydettiği yüzlerce kişi ile bir tuşa basarak iletişim kurduğunu zannediyor insanoğlu. Bu şekilde davranarak birisinin kalbinde yer etmek mümkün mü? Aslında kalp ve göz teması insan üzerinde tesirli olur düşüncesindeyim. Maalesef bu yeni tarz bayramlaşmalarda sahicilik yok.
Geleneklerimizle beslenmeyen, büyüklerinden gerçek bayramlaşmayı göremediği için yeni jenerasyon, asıl bayramlaşmayı bu sanıyor. Veya burada ismini yazmamın büyük ayıp olacağı evlât, sevdik, kardeş bellediğim gerek bayan gerek erkek olan beni de, bayramlaşmayı da umursamayan niceleri, yüreğimi kanattı bu bayram. Canları sağ olsun. Bayramlaşmada gösterdiğimiz sahici olmayan davranışlar ve kaale bile alınmamak bütün bir hayatımıza sirayet ediyor. Bambaşka insanlar haline geliyoruz.
Saygılarımla.  rifatgurevin@hotmail. com