Son günlerin, Abdullah Gül - Erdoğan dialoğu, bunların şuuraltında gemi, kayık figürünün yerleştiğini göstermesi açısından hayli ilginç. Önce fikrimi söyleyeyim, sonra işin siyasi geçmişine döneceğim.
Görülüyor ki, Metal yorgunu AKP. gemisi rotasının varmak istediği iskele: Te Adam İskelesi..
Kemal Kaptanın CHP. Kayığının rotası: Demokratik Parlamenter Rejim İskelesidir.
Hangi kaptanın, hangi limana varacağına halkımız karar verecektir.
Karşılıklı söz düelloları kayıkçı kavgası mesabesindedir.
Ağustos 2007 de  Erdoğan’ın, Kardeşim Abdullah Gül diye partalıp, halkın önüne Cumhurbaşkanı Adayı olarak sunulan Gül, aslında o günlerde Erdoğan’ın  siyasal gücü bu günkü kadar olmadığı için, AKP. de sözü geçen Bülent Arınç ve güçlü parti kurucularının bastırmasıyla gerçekleşmişti.
Bugün için Abdullah Gül, Bülent Arınç, Melih Gökçek, Kadir Topbaş vb. siyasiler, Halil Başaranlı Kardeşimin siyasi literatüre yıllar önce yerleştirdiği “Hacılar Kırı” mensubudurlar artık Yani, “ Siyasi Mevta!”
Gül ve ekibi (ki, seçilememiş, tekrar MV. Adayı olamamış, siyasi ihtirasları bitmeyen eski MV. lerinden ibarettir) artık gölge etmesinler Türk Siyasetine!
Bir gerçek var.. Ülkemizde sağ siyasetin alternatifi yine sağdır. Gül ve yanındakilerin hayallerindeki sağ değil, temiz kişiliği ve lider kumaşı ile Meral Akşener’in partisidir. Sessiz halk yığınlarının nereye teveccüh ettiğini önümüzdeki seçimlerde göreceğiz.
Gül ve Arınç gibi o zamanın partideki ağır topları, pek çok kanunsuzluk ve yolsuzluklar yapılırken seslerini çıkarsalardı, bunların eteğinden asılsalardı, bunca utanç verici olay (meselâ, ABD. deki mahkemede Türkiye Cumhuriyeti’nin istiskal edilmesi gibi) cereyan etmeyecekti. Şimdilerde, hani bir tabir vardır. Ağzıyla kuş tutsalar, bunların yoğurdu maya tutmaz. Geçmiş günahlarını hatırlayıp, köşelerine çekilsinler. Siyaseti yeni yüzlere, gençlere bırakalım artık.
Birkaç satırla da olsa CHP. den söz etmek istiyorum. Kemal Kılıçdaroğlu görevini bihakkın yapan bir Genel Başkan. Türk halkı, Batı Devletleri’nin insanı gibi değil. Arkasından gideceği siyasetçinin lider hüviyetinde olmasını istiyor. Milletin Erdoğan’a adeta taptığını görmüyor musunuz? Geçen hafta Habertürk TV. de. Futbol Aleminin renkli siması Yılmaz Vural’ın söyleşini dinledim. Erdoğan’ı, o kadar çok seviyorum ki, Öl! dese ölürüm. Siz gazeteciler, TV. ciler, randevu alamazken, ben bir telefonla Saray’a gider, geyik muhabbeti bile yaparız. diyordu. Köy kahvesinde bunu dinleyen halkım, işte benim liderim demez de ne der? Ha..CHP. diyorduk. Bir zamanlar CHP. Pek çok Genel Başkan değiştiriyordu. Deniz Baykal (lider vasfındadır) Altan Öymen, Oktay Ekşi vs. Dedik ya, bu millet lider vasıflı genel başkan ister diye. Meselâ sağdaki genel başkanlar. Hüsamettin Cindoruk, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Mesut Yılmaz, Erkan Mumcu bunları hatırlayan var mı ? yeniden geç başımıza deniyor mu? Bence, Kılıçdaroğlu azami % 25 oyu kaç seçim başta bulunmasına rağmen geliştiremedim deyip artık özveri zamanının gelip de geçiyor olmasını vicdanında seslendirerek, Selin Sayek Böke gibi lider vasıflı bir siyasetçiye buyur demelidir. Bu CHP. nin elindeki belki son fırsattır. Bundan sonra Türkiye Batı Ülkelerindeki gibi gerçekten sosyal demokrat partiler görecektir. Selin Hanım’ın annesi gayrimüslim diyeceklerdir. Biz, Osmanlı’dan beri Sünni, Alevi, Hristiyan, Musevi, Ermeni vb. nice toplumla birlikte yaşamışız. Osmanlı Hükümdarları’nın pek çoğunun annesi Türk ve Müslüman olmayanlardı.
Benzerliği farklı düşünülebilir ama; biz, Türkçeyi doğru dürüst konuşamayan, ekonomi uzmanı diye başımıza getirip, sebep olduğu ekonomik krizle ülkeyi AKP. ye mecbur ettiğimiz,  Tansu Çiller’i bile tolere etmiş bir milletiz. CHP. Bu değişikliği ülke için yapmalıdır.
 Bir sonraki yazımda olası CHP-İYİ PARTİ İttifakının nasıl yapılması gerektiğini yazacağım.
Saygılarımla.