(Osmanlıca Yazılımı: Lâ-yus’el)
Dikkatli okurlarım bileceklerdir. Geçtiğimiz haftalar içerisinde, 1965 yılında çıkarılan bir kanun maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi (AYM) bir müracaat oldu.
Bu konuda Milliyet Gazetesi -13.12.2017 -şöyle yazdı: İmama Siyaset Yasağı kalkabilir” Anayasa Mahkemesi (AYM) bugün Din Personelinin, 1965 de çıkarılan, “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” a göre, uyulmaması “ihraç” kararı gerektiren “siyasi söylem yasağı” nın iptalini görüşecek.
Bu haberi yazımın başına almıştım. Bu gün AYM. Bu konu ile ilgili kararını verdi -14.12.2017- Şöyle diyor Yüksek Mahkeme: Diyanet Personeline siyaset yasağı ile ilgili maddenin iptali istemini reddetti (mynet)
Benim diyeceğim: Dönemin Göbels’ leri bu karara üzülmüşlerdir. Bazılarının zaten günümüz siyasilerini övmede hiç pervaları yok zaten. Karar isabetlidir. Uyulup uyulmadığını o camilere gidenler şahit olacaklardır. (zira bazıları bu konuda o kadar  ileri gitmişlerdi ki; ‘ben dahil’ cami cemaati hayli azaldı ‘namaza durulurken uyulan saf-ların sayısı meydandadır.’) Görevini bi-hakkın yapanlar pek çoktur. O değerli hocalarımızı tenzih ederim.
DİYANET MENSUPLARINA KURS:
İlgili haberi Ödemiş Kent Gazetesi’nde okumuştum.
“Vaaz Becerilerini Geliştirme Kursu”
“Ödemiş Müftülüğü, Merkez Camilerde görev yapmakta olan personelimizin ilgi ve becerilerini geliştirmek, vaaz-irşad konularında kurs açtı”
Bilindiği gibi camilerde “Merkezi Yayın” uygulaması var, sanırım OHAL gereği yurt çapında uygulanıyor. Bu uygulama özellikle genç din görevlilerimizi köreltiyor. Pek çoğu ilâhiyat mezunu, İmam Hatip Çıkışlı Hafızlarımızdan da kendilerini hayli geliştirenler de var. Bunlardan istifade edemiyoruz. Merkezi yayında konuşmacının Türkçesi, diksiyonu iyi değilse hiçbir dediği anlaşılmıyor. TRT. Ye spiker alınırken; Türkçeyi düzgün konuşma, diksiyon vb. hususlarda sınav yapılıyor da, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konuda bir uygulaması var mı? Bunu dile getiren bir Allah’ın kulu da olmuyor. Başlığa aldığım lâyüsel kelimesi bundandır. Diyanet eleştirilemez, yol gösterilemez, fikir verilemez bir kuruluş değildir.
Son zamanlarda iyice politize olan, görevlilerine yazımın başında değindim. Görevinin bilincindeki hocalarımızı yine tenzih ediyorum. Politize imamlar kendine gelmelidir. Merhum Cumhurbaşkanı’mız Süleyman Demirel’in sözü ile yazımızı bitirelim:
“Keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner.”
Not. Kimse öküz altında buzağı aramasın. Gazetemizin on yıl önceki ilk günlerinde “Ödemiş Müftüsü Ödemiş’i şeriata sürüklüyor” başlıklı belge ve kanıtları ile yapılan bir haber sonucu, dönemin Ödemiş Müftüsü’nce açılan tazminat davası sonucu hayli yüklü bir tazminata maruz kalınmıştı.
Bir başka yazımda da, hayata veda eden genç öğretmenlerine karşı son görevlerini yapmaya gelen öğrencilerimizin, camii içinde yer bulamama gibi gayet masumane yazımı, çok değer verdiğim, taa hafızlık çalışmalarından tanıdığım torunum yaşındaki hoca efendi beni mahkemeye vermek isteyip, oğlumun hatırı için vazgeçtiğini söylemişti. Mahkemelik ne varsa bunda.. Doğruyu ifade etmekten bundan böyle de asla vazgeçmeyeceğimin bilinmesi isterim.
Saygılarımla.
Lâ-yus’el  anlamı: mes'ûl olmaz, sorulmaz.