2014 ün her ne kadar hükümet açısından sürprizlerle geçeceği basında sık sık dile getiriliyor olsa da ana muhalefetimiz ikinci plânda kalıyor.

Biz de bugün CHP’yi ve muhtemel gelişmeleri ele alacağız.

Malûmunuz; Mustafa Sarıgül, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapıldı. (Yapıldı diyorum, önseçim falan olmadığı için Rahmi Koç, Hüsamettin Özkan ve TÜSİAD üst yönetimince CHP’ye kabul ettirildi. Yoksa Kılıçdaroğlu, koltuğunu bırakacağı insanı aday göstermek istemezdi elbette) Sarıgül’ün, İstanbul’daki seçimlerde Belediye Başkanlığını kazanamasa bile, CHP’nin genelde alacağı oydan en az 10 puan önde olacağı aşikâr. CHP Genel Başkanlığı yolu İstanbul’dan geçeceğe benziyor. Aslında Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Adayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin idi ama Türkiye’nin derin güçleri ve iş âlemi ağır bastı. Onlar için Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmanın yolu, CHP’de bu oyunun oynanmasını gerekli kılıyordu. Zira başka alternatif yoktu.

Hafta içinde, gazetelerde Deniz Baykal’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmeler yapacağı haberi yer aldı. Baykal, demek istiyor ki; ben daha siyaseten yok olmadım. İşte sahne aldım geliyorum. Belki dikkatinizden kaçmış olabilir; Mustafa Sarıgül de geçtiğimiz hafta içinde bizim Savcı Del Pietro’yu (Zekeriya Öz) ziyaret etti. Herhalde Savcı’nın önüne, kendisi ile ilgili dosya falan gelirse onlara itibar etme diyesi gerek.

Bir de ilginç bir husus daha var Mustafa Sarıgül ile ilgili, Gazeteci Sevilay Yükselir’e geçen hafta içinde bir mülâkat verdi Sarıgül, bakın neler diyor;

“Taban beni Şişli’de değil, daha ileride görmek istiyor artık. Beni sevenler, Başbakan’lık yolunda adım atmamı istiyor. Bunun da anahtarı İstanbul’u almaktır. Allah’ın izniyle önce İstanbul’u, sonra CHP Genel Başkanlığı’nı, ondan sonra da Türkiye’yi alacağız”

Bunun üzerine, Sevilây Yükselir soruyor; “Alevilerin, Ermenilerin, Musevilerin, TÜSİAD Güdümlü bazı Medya Patronlarının, ayrıca Gülen Cemaati’nin sizi destekleyeceği yönündeki iddialar tuhaf geldi bana. Gerçekten doğru mu bu kulisler?” Bu soru üzerine birkaç saniye düşündü ve sonrada (of the record) yazılmamak kaydı ile aynen şunları söyledi;

“Evet doğru! Hoca efendi ile bir-iki istişare yaptık. Sağ olsunlar, oğlu gibi severler beni. Ve aday olmam noktasında, sonuna kadar destek olacaklarının sözünü de verdiler!”

Hoca efendinin Sarıgül’e böyle bir garantiyi verdiğini, hoca efendi ile Başbakan Erdoğan arasında yaşanan tatsız gerginlik sonucu böyle davrandığını düşünelim. Cemaat artık eski cemaat değil. Olayları yargılayan, ülke menfaatleri açısından düşünen çok zinde bir cemaat tabanı var. Yüzde yüz biat, hiç olmazsa bu konuda beklenmemeli. Tabii ki Mustafa Sarıgül çok zeki biri. Gülen Cemaati’ne tam angaje olmak ve cemaatin tüm imkânlarını kendisine seferber etmek isteyebilir. Zaman Gazetesi Yönetiminden de tam destek görebilir. Ama her Zaman abonesinin oyunun da garanti olmadığını bilecek kadar akıllıdır. Bunun kendisi için önemi yoktur. Hatta büyük ihtimalle seçimi kaybetmesinin bile.

“İstanbul seçimini kazanamayacağını da iyi bilen akıllı bir siyasetçidir o!”

Yukarıda da bahsettiğim gibi CHP’nin 10 puan üzerinde alacağı oy ile, “İstanbul’dan Ankara’ya yol gider” şarkıları söylemeye bile başlayabilir Sarıgül.

İşte bu anda; yıllardır Gazeteci Engin Ardıç’ın dile getirdiği ve Deniz Baykal’da bulunduğunu söylediği, hakkındaki suiistimal dosyaları, ayrıca ezeli belâlısı Melih Gökçek’in elinde bulunduğunu söylediği dosyalar çıktığında; Süleyman Demirel kadar siyasi bir kine sahip olduğunu bildiğim Deniz Baykal; sevgilisi ile çekilmiş kasetlerin ortaya saçılması sonucu, şimdi de Sarıgül’ü lânse edenlerce, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na oturtulmasını hazmedemediği gibi, o koltuğu Sarıgül’e kolay kolay bırakacak bir siyasetçi de değildir. Baykal çifte zaferini kazanmak için bilenmektedir. Hem Kılıçdaroğlu’nu alaşağı edecek, hem Sarıgül’ü bir kez daha yenmenin tadına varacaktır. (Hatırlarsınız; geçmişteki bir CHP. Kurultayında, çok sayı farkı olmasa da Mustafa Sarıgül’e galip gelmişti.)

Baykal’ın kuruduğu hayalin gerçekleşmemesi için bir sebep yok. Bunun örneklerini tarihte çok gördük. İsmet Paşa siyaset sahnesinden, Ecevit tarafında bertaraf edilmesine rağmen, 27. Mayıs. 1960 Askeri Darbesini yaptırmış ve 75 yaşında Başbakanlık koltuğuna oturmuştu.

Charles de Gaulle; İkinci Dünya Savaşını takiben, seçildiği Fransa Devlet Başkanlığı’ından 1946’da istediği yetkileri alamadığı için istifasından 12 yıl sonra, Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nı Fransa’nın kaybetmesi sonucu 1958’de, yeniden 5’nci Fransa Cumhurbaşkanı olmuştu. Baykal, CHP’nin başına bilmem kaçıncı defa niye gelmesin?

2014 yılı büyük ihtimalle Çankaya’ya çıkacak olan (Benim gönlüm Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na yeniden aday olması yönünde) Recep Tayyip Erdoğan ile küllerinden yeniden doğacak olan Deniz Baykal’ın yılı olacaktır.

Saygılarımla.