Eskiden anlatırlardı; pehlivan güreşine ya da ününü çevreye yaymağa meraklı ağalar çiftliklerinde pehlivan beslerlermiş. Düğündür dernektir, çıkarırlarmış meydana, ünlerine ün kattırırlar, gönenirlermiş.
                Bizim Furunlu’da (Bayındır) pehlivan güreşi geleneği olmadığından, iyi kötü para elleyenler hemen bir güreş devesi alır gelirlerdi. Deve işi meraklı işi. Üstelik oldukça masraflı bir hobi. Bir halının peşinde Balıkesir’den Antalya’ya  Batı Anadolu boyunca koştur ha koştur. Zaten çiftçinin işi sarpa sarınca en önce deve meraklıları battı.
                      Bizim Furunlu’dan Çepiç Mısdıva’yla  Gıcık Marem’in durumları çok öğreticidir bu konuda.
                Neyse ülkemiz artık pehlivan, güreş devesi besleme devirlerini geride bıraktı.
                      İleri Demokrasi’ye geçtik gari. Parayı bulan seçmen besliyor.      
                Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; eskiden özürlü olmak, ciddi bir hastalığa tutulmak, bakıma muhtaç olmak  büyük talihsizlikti.
                Hamdolsun (Bu bileşik sözcüğü, ağzıma yiyecek dolsun anlamında kullanan bedbahtlar varsa da bizim Bayındır’da gerçek anlamında kullanılır.) artık değil.
                      Hamdolsun devletimiz, özürlüye, hastaya aylık bağladı. Tabi bunlar yetmez, özürlülerin oy kullanamaması söz konusu. Hastalar da kalkıp sandığa gidemeyebilir; bunun için bunların bakıcılarına da, özürlünün hastanın üç katı maaş bağlandı.
                Memlekette sanayi, tarım,  hayvancılık  vb. bitirildi, kazanç kapıları yok edildi ya; bu kez birkaç  özürlü çocuğu, bir de hasta anası  ya da babası olanlar yaşadı.
                       İnanmayacaksınız, özürlü diye rapor aldırdığı çocuklarını çalıştırıp, onların üzerinden para kazanan, ikincisi onun üstünden özürlü aylığı alan, üstüne bir de ben bunlara bakıyorum, diye onların kat kat fazlası bakım aylığı alanlar türedi.
                Hani başta pehlivan besleyenler, deve gezdirenler dedik ya. Artık o keyifleri yaşamak bunların hakkı bence.
                Şimdi gelelim, asıl, zurnanın “Zırt!” dediği yere:
                Bu insanlar şimdi kime oy verir? Yani diyeceğim bu sırtüstü yatarak zenginleşenler oylarını kime atar?
                Laik Cumhuriyet yıkılıyormuş, memleket bilmem kaç parçaya bölünüyormuş, ahlak sükut etmiş, açlık başgöstermiş dinletebilir misiniz?
                Dinletemezsiniz. Demokrasilerde maaşa bağlanmış seçmene hiçbir şey kâr etmez ve onun oyu en garanti oydur.
               
                     Peki bu işlerin finasmanı nereden mi karşılanıyor.
                     Bu da soru mu şimdi? Koca memleket sat sat dağıt!  Arada bir dönüp,  bırakıp gidenlere küfredeceksin ki, sırtüstü yatıp geçimini oyla sağlayan “Hamdolsuncular” iyiyi kötü, kötüyü iyi sanmaya devam etsinler.
                Yalnız bazı vatandaşlara acıyorum biliyor musunuz? Kimi sağlıklı ve uyanık vatandaş “Devlet herkese aylık bağladı. Memleketin bir enayisi ben miyim? Hatsa taklidi yapar aylık alırım.” diyenler çalışmalara başladı:
                       Çevrede hasta görüntüsü yaratmak için elini ayağını alçıya aldıranlar, iki büklüm gezenler, benim böbreğim tek diye kendi dedikodusunu çıkaranlar;  hatta, sonda ile çiş ediyormuş imajı yaratmak için elinde sidik torbası ile gezenler aldı başını gitti. Artık kaçı başarılı oluyor bilemiyorum. Garip bir durum tabi.
                Sonuçta, “Halkımıza sağlıklı yaşamlar diliyorum.” diyecem ama, insanları üzmek de hoş değil!