Geçen hafta Televizyon kanallarında Melih Gökçek fırtınası esti. Birini olsun siz de görmüş olabilirsiniz. Belge ve resimlerle söylediklerini desteklemese şov yapıyor derdim. Cuma gecesi saat bire kadar Gezi Parkı Eylemlerinin bir başka yüzünü lojistik yönünü anlattı, dudaklarım uçukladı. Başlıkta da gördüğünüz gibi hedefinde Koç Ailesi ve Divan Otelinin, eylemler boyunca, Başbakan’ın deyişiyle çapulcu, darbecilere nasıl yataklık edildiği, sağlıktan tutun da tuvalet, saklanma, barınma tam tekmil Beş Yıldızlı Divan Oteli hizmeti.

Olayların ilk bir-iki günü televizyonlar, Divan Oteli’nin, eylemcilere; masum tuvalet ihtiyaçları vb. gibi basit şeyler için açtığından söz etmişlerdi. Oysa Melih Gökçek işin ne boyutlarda farklı ve çok önceden hazırlanan adeta bir savaşın cephe gerisi sağlık ve her türlü lojistik hizmetleri için tam donanımlı sahra(pardon, İstanbul Merkez ) hastanesi hazırlamışlar.

Divan Oteli’ne ait otoparkın 5 (yazı ile beş) katı boşaltılarak sahra hastanesi teşekkül ettirilmiş. Kolilerle serum ve envai çeşit ilâç.

Hasta yatakları, tuvalet kâğıdı, ped,  diş macunu ve diş fırçasına kadar hepsi temin edilmiş darbeci çapulcular için. Bitmedi, Koç Üniversitesi Kantinlerinde ilk iki gün (ilk gün 30 bin ) binlerce kumanya paketinin hazırlandığını ispatlayacağını, savcılara suç duyurusu mahiyetinde vurguladı Melih Gökçek. Polis, olaylara son verildikten sonra Divan Oteline girdiğinde Melih Gökçek’in gösterdiği resimlerdeki lojistik malzeme, yalnız bir kat’dan 12 kamyon dolusu belediyenin ve polisin depolalarına sevkedildiğini ifade etti. Bu kadar bilinçli malzeme ne kadar zaman evvel Divan Oteli’ne yerleştirildi. Herhalde olaya savcılar el koyduğunda bu hususu da öğreneceğiz. Ha bir de dikkatimi çeken beş katlı otoparkta bir tek araç bırakılmaması.

Şimdi bütün bunların olup bitmesinde Koç Ailesinden birilerinin haberdar olmaması düşünülebilir mi ?

Hatırlarsınız saygıdeğer okurlarım. Başbakan, zaman zaman Türkiye’nin bu çok zengin tabakasından bahsederken, AK.Parti iktidarında 4 -_5 kat daha servetlerine servet eklediklerini bizzat kendilerinin söylediklerinden bahsederdi.

O halde Koç Ailesi neden bunlara teslim oldu ?

En merak edilen husus bu olacak gibi görünüyor.

Ben size kendi kanaatimi söyleyeceğim. Bu zenginler, düşmanlarını demeyelim de hasımlarını hep yemlerler. Bakın Basında ve TV.lerde ne kadar servet düşkünü varsa, onların televizyonlarına ve gazetelerine bu zengin zümresi ilanlarını, diğer doğru düzgün yayın yapan televizyon ve gazetelerden daha fazla verirler. Aman bana dokunmayan yılan örneği.

Şimdi kol kanat gerdikleri o rejim geldiğinde bilmezler ki; önce üzerinde oturdukları servetlerine el konulacak, orta halli bir ailenin maaşıyla yetinecekler. İnanmayanlar, tarihten ders almadılarsa, Türkiye Komünist Partisi ve SDP.ile İşçi Partisi’nin Tüzüklerini okusunlar. Partilerin İnternet Web. Sitelerinde vardır sanırım. O köşklerine, milyonluk yatlarına, lüks arabalarına Holdinglerine nasıl el konulacağını öğrensinler.

Daha önceleri de yazmıştım. Türkiye’de anarşinin azdığı, illegal solun kudurduğu 1977-78-79 yıllarında, Ödemiş’de bunların merkezi

TÖB-DER ( eski Halep Pastanesi) idi. Nitekim 12 Eylül sonrası oradan çıkan silah, mühimmat ve bölücü sol içerikli afiş ve diğer unsurlar hayret verici çoklukta idi. Merak eden, karşı çıkacak olan olursa, Ödemiş Jandarma İlçe Komutanlığı arşivlerine müracaat edebilirler.

Zenginlerden bahsediyorduk değil mi ?

Evet o yıllarda afiş ve duvar ve yollara yazı yazan ekipleri Ödemiş’in en zengini olan zat, kamyoneti ile gece yarılarına kadar taşırdı. Bizzat direksiyonda kendisi olduğu halde. Bizim Eczane TÖB-DER Binasına 100 metre mesafede, ayni cadde üzerinde idi. Haftada, on günde bir gelen nöbet gecelerinde lambaları kısar, uyumaz caddede cereyan eden her şeyi görürdüm. Hatta kadim dostum, can arkadaşım bir Bankacı’nın  evi de bizim Eczane’nin karşısında zemin üstü daire idi. Onun da pek uyumadığını ve seyrettiğini bilirdim ve bu yürek yakan trajik zengin-anarşist dayanışmasını. Hatta geçende bir araya geldik o günleri konuştuk. Bu ve pek çok zenginlerin, onların yanında olmalarının sebebi ileride bunlar iktidar olursa kendilerine ilişmesinler düşüncesinden ibarettir. Halbuki bilmezler ki; önce kendilerini yutacak bu ejderha!

BİZİM  TUFAN  EVLENDİ !...

En küçük kardeşim Eczacı Sermin  Künüroğlu’nun ( Fazilet Eczanesi – Manyas Caddesi ) ele avuca sığmayan oğlu benim de yakışıklı yeğenim Tufan, geçen hafta evlendi. Tufan’ın bir de ablası var. Filiz,

Hollanda’da İngiliz Dili Edebiyatı dalında Doktora yapıyor. Dönüşünde İzmir’in çok saygın bir Üniversitesinde Öğrettim Üyesi olarak görev yapacak. Tufan diyorduk, helâl olsun Gülce kızımıza onu doğru yola, evliliğe razı etti.

Tufan’ı Ödemiş’de pek tanımazlar sanırdım.

Çünkü Liseyi Konak Anadolu Lisesi’nde

bir yıl da Ödemiş Anadolu’da okudu. Tufan enteklueteldır fotoğraf sanatı ve dalgıçlık sertifikaları vardır. Uluslar arası dalgıç programlarında da bodrumda dalışlar yapmaktadır.

Düğündeki arkadaşlarının sayısı hayli kabarık idi. Çok cana yakın oluşunun da çevre edinmede elbette rolü var. Tufan, Uluslar Arası İlişkiler okudu, tahsil ve askerlik sonrası İzmir’de iş hayatına atıldı. Halkla ilişkiler konusunda, ikna gücünün de artısı ile iş hayatında başarılı olacağına inanıyorum. Gelinimiz, cici kızımız Gülce ile yuvalarında mutluluklar diliyorum.

Hayırlı ramazanlar dilerim